Ey orantısız gücüne güvenen zalim! Onlar insandırlar! Gün gelir, onların hepsi senin yakana yapışırlar!
Bir adalet-i kübra var. Bir mahşer-i acaib var! Bir ma’dele-i ulya var!
O gün yakındır! Uzak sanma! Sakın yalancı gücüne aldanma!
Masumlara kan kusturuyorsun! Dünya-âlem şahit buna! Yakın bir zamanda bunlar seni çürütecek! Seni seri katiller listesine aldıracak.
O senin, arz-ı mev’ûdu sana verdiğini zannettiğin, bu yüzden çoluk çocuğu öldürmek için sana izin verdiğini sandığın, sana güç ve kuvvet verdiğine inandığın Allah, bu yalanların, bu azgınlığın hesabını sende bırakmaz! O bebeklerin ve masumların hesabını yerde bırakmaz! O Adil’dir, Aziz’dir, Celil’dir, İzzet ve Celal sahibidir. O’nun azabı çetindir, cezası kesindir, hesabı adildir.
Sen bundan kork ve titre!
Hak Güçten Üstündür
O çocukların, bebeklerin, kadınların, masumların sahipleri var!
Hak güçten üstündür. Sivilleri vuran kaybeder.
Sen şu münafık, üç maymun, iki yüzlü, beceriksiz, seni kollayıp gözeten, senin hırsına yenik düşen, seninle beraber şerefsizleşen, garkad ağacı hükmünde olan yönetimleri bir geç!
Sen onlara güveniyorsun; ama güvendiğin dallar ne kadar da çürüktür! Senden daha çürüktürler! Geç onları!
O masumların sahipleri var; ama bugün zayıftırlar. Sen de bunu fırsat belledin belli ki.
Senin bu fırsatın senin başını yiyecek; bu devran sana da dönecek!
İhtilaf ü Tefrika Hastalığı
Gerçi bugün İslam âlemi en zayıf günündedir.
Bediüzzaman hazretlerinin yavuz Sultan Selim Han’dan naklettiği gibi:
“İhtilaf ü tefrika endişesi kûşe-i kabrimde hatta bîkarar eyler beni.
İttihadken savlet-i a’dayı def’a çaremiz, ittihad etmezse millet dağdar eyler beni.”1
Keza Bediüzzaman hazretlerine Birinci Dünya Harbinden dolayı çok müteessir olduğu sorulunca şöyle diyor:
“Ben kendi elemlerime tahammül ettim; fakat, ehl-i İslâm’ın eleminden gelen teellümât beni ezdi. Âlem-i İslâma indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum. Onun için bu kadar ezildim.”2
Hala âlem-i İslam aynı elemde ağlamıyor mu?
Ama bu hal hep böyle devam edip gidecek değil elbet.
Bir gün olur elbet doğar şems-i hakikat. Hiç böyle müebbet mi kalır zulmet-i alem.
Doğacaktır vaad ettiği günler Hakkın; belki yarın, belki yarından da yakın.
Rabbim inayetini esirgemesin inşallah. Amin
Dipnotlar:
1- Eski Said Dönemi Eserleri, s. 125
2- Tarihçe-i Hayat, s. 149