Geçmişte el üstünde tutulan meslekler, birer birer teknolojiye yeniliyor.
Onlarca el emeği göz nuru mesleğin şimdi iki elin parmakları sayısınca temsilcisi var. İnatla mesleklerine sarılıyorlar. Bu yılmaz eski topraklardan birkaçı da Isparta'nın Yalvaç ilçesinde zamana direniyor. Bir keçeci, iki semerci...
SON KEÇECİ
Hasan Hüseyin Kondal, eşek semerinde de kullanılan keçenin üretimini yapıyor. Semer üreticileri keçeyi Hasan ustadan temin ediyor. "Altmış senedir bu işi yapıyorum." diyor Kondal ve ekliyor: "Oğluma devrettim. Ben bıraktım. Çok yaygın, mesela evlerde kullanılır, çobanlar kepenek olarak kullanır. İki semerci kaldı, başka bitti. Keçeci de bir tek biz varız, başka yok."
EŞİNE BAKICI TUTTU, KENDİSİ SEMER YAPIYOR
87 yaşındaki Osman Durutürk, kendini bildi bileli semercilik yapıyor. Hasta eşine bakıcı tutmuş ayda 500 liraya... 3 çocuğu var, hepsi evli ve İstanbul'da yaşıyorlar. "Aklım ererken yapıyorum. Bizim ata mesleği, devam ettiriyoruz." diyor yorgun sözlerle... "Hep öldüler, biz kaldık. İyi kötü bir şeyler yapıyoruz." ifadelerine şöyle devam ediyor Osman dede; "Eskiden burada 100 tane semerci vardı. Artık yetişmiyor, çırak veren yok, öğrenen yok. Bu iş de öldü." Vaktini kahvehanede geçiremediği için yıllardır yaptığı işle meşgul olan Osman dede, semerleri genellikle çobanlara sattığını anlatıyor.
ZAMANINDA İŞLERİ ÇOK İYİYMİŞ
Osman dedenin komşu dükkanı semerci Orhan amcaya ait. 70 yaşındaki Orhan Köstüklü, çocuk yaşta başlamış hayat sınavına. "Babam semercide çıraklığa verdi beni. Çok iyi adamdı. Onun yanında 4 sene çıraklık yaptım. Haftada 2,5 lira para veriyordu bana." diyen Köstüklü, "Sonra mesleği öğrenince 5 lira vermeye başladı, 1960'ın parası ile... Öğrendikten sonra başka bir semercide kalfa olarak çalışmaya başladım. O usta da haftada 15 lira verdi." ifadelerini kullanıyor.
Zamanında işleri çok iyiymiş. "Köylere giderdik semer yapmaya. O dükkanı idare etmeye başladık. Sonra çok para kazanmaya başladık." diyen Orhan amca, "El emeği ile olduğu için ne kadar çok çalıştın, o kadar para kazanırsın. Bana 'yeter artık çalışıp durma' derler. Desinler, beni ilgilendirmez. Ben gidip mal aldığımda tabakhaneci, keçeci, otçu benden kazanıyor. Sattığım yerden kazandığım için ben faydalanıyorum." ifadeleri ile gençlere mesaj veriyor.
Semerleri Konya, Isparta, Afyon gibi illere sattığını anlatan Osman Köstüklü, "Bu semerler bahçesine ot getirmek için çiftçilere lazım oluyor. Odun getiriyorlar. Çoban eşekleri için de halı palanlarını yaparız." sözlerini kaydediyor.
"Başka meslek yapayım demedim. Sanatımı kullandım." diyor Osman amca... Dört çocuğundan birini kaybetmiş. 3 kızını okutmuş, hepsi memur olmuş. "Beni okutmadılar, içimde kaldı. Ben zaten yokluktan geldim. Akşam annem ekmeği suya banardı, üzerine tuz dökerdi. O günlerden bugünlere geldik. Çok şükür halime... Şimdi 20-30 lira para kazanıyorum." diyerek, kanaatkârlığını gözler önüne seriyor.
SEMERCİLİK
Semer; at, eşek veya katır gibi hayvanların taşıyacakları yükün zarar vermemesi için ağaç iskelet üzerine deri ile keçe arası kamış otları ile doldurulup sarılarak dikiliyor. Çok özen isteyen bir sanat dalı olan semercilik, ata yadigârı meslek. Günümüzde çok az sayıda semer ustası kaldı. Unutulmaya yüz tutmuş olan meslekte artık çırak bulunamıyor. En genç semerci ustaları 60 yaş ve üzeri yaşlarda. Semercilik de, birçok sanat dalı gibi unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yerini almış durumda. Palancılık ve koşumculuk gibi benzer meslekler de hayatımızdan birer birer çıkmaya başladı.