Sabah 10.00 sularında sivil vatandaşları Gezi Parkı'ndan çıkarmaya başlayan polis, onlarca basın mensubunun bulunduğu ve çekim yaptığı noktada Şencan'ı hedef alan çirkin bir saldırı yaptı. Sivil kıyafetli elinde telsiz bulunan bir polis amiri, önce Şencan'ı diğer polislere hedef gösterdi. "Gözaltına alın bunu gazeteci gibi çekim yapıyor." diyerek Şencan'a saldıran polis, kimliğini göstermesine ve gazeteci olduğunu söylemesine rağmen müdahalesini sürdürdü. Zaman muhabirinin kimliğini göstermesinin ardından da hakaretlerini sürdüren polis, bu kez Şencan'ı kameraların görmediği düşüncesiyle tekmeledi. Polis, diğer gazeteciler gibi gaz maskesi taşıdığı için suç gibi gösterip Şencan'ı yere yatırıp gözaltına almak istedi. Daha sonra kendisine gazeteciler ve etrafındaki polis arkadaşları müdahale edilince darpçı, Şencan'ı serbest bıraktı. Şişli Etfal Hastanesi'nden darp raporu alan Şencan, Çağlayan'daki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na kendisini darp edenler hakkında dilekçe verdi.

Çirkin saldırıyı ve yaşadığı olayı anlatan Şencan, “Telefonla fotoğraf çekerken, ismini bilmediğim ama diğer polislere talimat verdiği için amir olduğunu anladığım bir polis yanıma gelip neden fotoğraf çektiğimi sordu. Gazeteciyim deyince telefonu elimden alıp dövmeye başladı. Ben gazeteciyim kartımı göstereyim dedikçe, kartımı göstermeye izin vermeden vurmaya devam etti. Sonra beni zorla yere yatırdılar. Sonra bu amir kelepçe takın diye diğer memurlara bağırmaya başladı. Daha sonra hangi gazeteden olduğumu sordu. Zaman muhabirliği kartımı çıkarıp gösterince iyice çıldırıp, telefonumu ve saatimi alıp gözaltına almak için beni bir kenara çektiler. Daha sonra küfretmeye devam ettiler. Birkaç ağır küfür daha ettikten sonra bıraktı beni.” dedi. 

Şencan, kendisine saldırıp küfür eden amirin ismini öğrenemediğini, üstünde çizgili kareli kahverengi bir gömlek olan, kısa boylu biri olduğunu belirtti.