ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Göl, "Son dönemde obruk artışının temel nedeni, aslında insani nedenlerdir. Bunları birkaç başlık altında toplayabiliriz ama en önemlisi yer altı suyunun kullanılmasıdır." dedi.
Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) Orman Fakültesi Havza Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ceyhun Göl, "Son dönemde obruk artışının temel nedeni, aslında insani nedenlerdir. Bunları birkaç başlık altında toplayabiliriz ama en önemlisi yer altı suyunun kullanılmasıdır." dedi.
Çankırı'da ilk obruk, 2015 yılında merkeze bağlı İnandık köyü çevresinde yer sarsıntılarına bağlı olarak 15 metre derinliğinde oluştu.
Sonraki yıllarda da 2'si büyük, irili ufaklı çok sayıda obruk oluşması üzerine arazilerinin incelenmesini isteyen 66 haneli, yaklaşık 150 kişinin yaşadığı İnandık köyü sakinleri, Afet ve Acil Durum (AFAD) İl Müdürlüğüne başvurdu.
AFAD tarafından arazinin incelenmesi ve köyün altında da boşluklar tespit edilmesi üzerine köyün taşınması kararı alındı.
"Obruklu köy"ün sakinleri için köyün mevcut yerinin iki kilometre kadar uzağında, Ankara yolu üzerinde 65 konut, 47 ahır bulunan modern bir köy yapılıyor.
"Obruk oluşumuyla ilgili risk haritaları oluşturulmalı"
Prof. Dr. Ceyhun Göl, Türkiye ve dünyada nüfus artışıyla insan ihtiyaçları ve tüketimin de arttığını söyledi.
Bu artışın bir sonucu olarak küresel iklim değişikliği yaşandığını belirten Göl, "Bunun birçok bölgede, sektörde etkileri farklı farklı ortaya çıkmaya başladı. Karstik alanlardaki etkilerinin biri de obruk oluşumudur." diye konuştu.
Obruk oluşumunun doğal ve insani nedenleri bulunduğuna işaret eden Göl, "Jeolojik yapısı uygun olan karstik araziler dediğimiz kireç taşı, tuz, jips gibi suyu gördüğünde eriyebilen ana kayalardaki yapılar, genellikle deniz ve göl çöken arazilerdir. Bunlar suyu gördüğünde erir ve yer altında karstik oluşum meydana gelir. Bu, yeryüzündeki ise obruk olarak karşımıza çıkar. Geçmişte nüfus az, sanayi bu kadar gelişmemiş, yerleşim alanları bu kadar geniş olmadığı için obruklar çok dikkat çekmiyordu fakat son dönemde aşırı tarımsal faaliyet, sanayi ve nüfusa bağlı olarak yerleşimin artmasıyla obruklar can ve mal kayıplarına neden olmaya başladı." ifadelerini kullandı.
Obruk oluşan bölgelerde jeolojik ve jeofizik etüt yapılması gerektiğini aktaran Göl, "Buna bağlı risk haritaları oluşturulmalı ve bunlar derecelendirilmelidir. Eğer yer altı suyu kullanımı varsa bu kontrol altına alınmalı, kaçak kuyulara kesinlikle izin verilmemelidir. Daha sonra hidrojeolojik analizler yapılarak yer altı su potansiyeli incelenmeli, daha az su tüketen tarımsal ürün teşvik edilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Göl, küresel iklim değişikliğinin en büyük etkisinin kuraklık, bunun da yer altı sularının çekilmesinin nedeni olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bir bölgede obruk oluşumu, o bölgede yeni obruk oluşma potansiyeline işaret eder. O yüzden etütlerin acilen yapılması lazım. Mevcut obrukların ise kesinlikle kapatılmaması lazım. Obrukların etrafında yeni çökmeleri engellemek için koruma tedbirleri alınmalıdır. Hele o bölgede yerleşim, sanayi veya ulaşım tesisi varsa mutlaka kontrollerinin ve gerekiyorsa taşınmalarının yapılması önem taşımaktadır."
AA