"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Boğaz'da denizin 106 metre altında tamirat

19 Eylül 2015, Cumartesi 13:15
İstanbul'un iki yakasını deniz tabanının altından 3,4 kilometrelik geçişle birleştiren Avrasya Tüneli, inşaat özellikleri yanında dalgıçların yaptığı görev itibariyle de ilklere sahne oldu.

Türkiye'de ilk defa satürasyon dalışı yaptırılarak Boğaz'ın 106 metre altında tam 15 gün yaşayan dalgıçlar, psikolojik olarak insan limitlerinin nasıl zorlanabileceğini de ortaya koydu. Nitrojen ve helyum soluyarak kazıcıyı tamir eden ekibin başında olan sağlık ekibinden Prof. Dr. Akın Savaş Toklu'nun "Diken üstündeydik." yorumu konunun en net özeti oldu. 

2008 yılında ihalesi yapıldıktan sonra 2014 yılının Nisan ayında kazısı başlanan Avrasya Tüneli projesiyle Asya ve Avrupa kıtaları deniz tabanın altından birleştirildi. Kıtaları birleştirmesi yanında kazıda kullanılan makineler ve bu ekipmana destek olan diğer unsurlarıyla da tünel ilklere sahne oldu. Pek çok kişinin deniz tabanı altındaki kazının nasıl yapıldığına ilişkin merakını gidermek için, projede bizzat görevli İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Akın Savaş Toklu, Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) anlattı. 

Tünelin kazılması sırasında TBM (Tunnel Boring Machine – Tünel Kazma Makinası) kullanıldı. Ancak bu makine zaman zaman bakım ve onarım ihtiyacı gerektirdi. Bu durumlarda yüksek basınç altında bulunan dev köstebeğin yeniden çalıştırılması için alanında uzman dalgıçlar görevlendirildi. Toklu ve ekibi işte bu ekibin sağlık sorumluluğunu yürüttü.Projedeki basınç altında çalışma mecburiyeti nedeniyle kendilerinden tıbbı destek istenildiğini belirten Toklu, Prof. Dr. Şamil Aktaş ile Uzman Dr. Bengüsu Mirasoğlu ile birlikte çalıştıklarını belirtti. 

Avrasya Tüneli Projesi’nde Türkiye’de ilk kez satürasyon dalışı uygulaması yapıldığını, bu dalışta dalgıçların nitrojen ve helyum soluduklarını belirten Toklu, bu dalışın riskli olduğunu ve psikolojik açıdan sorunsuz olmayı gerektirdiğini belirtti. Dalgıçların bu derinlikte günlerce dışarı çıkmadan çalıştıkları için önlem alınması gerektiğini vurgulayan Toklu, “Satürasyonda insanlar dalış yaptığında soluduğu gaz vücudunda çözünüyor, eğer bu gazı dışarı atmadan dışarı çıkarlarsa vücutta kabarcıklar oluşuyor. Herkesin bildiği vurgun denen olay oluşuyor. Bu da su altında çalışılan süreyi kısıtlıyor. 90 metre aşağıda bir saat iş yapıyorsunuz ama dışarı çıkmak için 5 saat bekliyorsunuz. Bu projede insanlar 16 gün basınç altında kaldı. 3 kişi küçücük bir odada. Sıkıntı şuydu, bunlar dışarı çıkmaya kalktıklarında ancak 4 buçuk günde çıkabiliyorlardı.“ dedi. 

'BAKIM ONARIM TAM DA EN DERİN NOKTA OLAN 106 METRE’DE İHTİYAÇ OLDU

Boğaz’ın altıda dalgıçların zor koşullar altında çalıştıklarını anlatan Toklu, 16 gün boyunca hiç dışarı çıkmadan ekibin kapsül içinde yaşadığını kaydetti. Bütün zamanlarını o küçük kapsülde geçiren dalgıçların psikolojik açıdan büyük bir etki altında olduklarını kaydeden Toklu, “O küçük odada yatıp kalkıyorlar. İş zamanı yine kapsülle o TBM makinesinin uç kısmına giderek çalışıyorlar. Bazen günde 7 saate kadar çalıştıkları oldu. İçerideki durum sıkıntılı. İçeri giren kişi biliyor ki istediği zaman çıkamayacak. Mental anlamda sağlam bir psikolojinin olması gerekiyor. Tesadüf budur ki bakım ve onarım İhtiyacı tam da Tünel’in 106 metrelik en derin noktasında gerekli oldu.” şeklinde konuştu. Toklu, dalgıçların büyük çoğunluklu tünel içinde karasal ortamda solunum cihazları ile çalıştıklarını ancak zaman zaman bulamaç kısımlara da girildiğini belirterek, bir Türk dalgıcın da ilk kez bu projede satüre olduğunun da altını çizdi.

Toklu, dalgıçlar çalışırken kendilerini "diken üstündeydik" şeklinde tanımlıyor. Bir yandan da 24 saat tıbbı destek verdiklerini vurguladı. Küçük aksilikler dışında operasyonun başarı ile tamamlandığını da belirten Toklu, dalgıçların gün ışığı görememekten kaynaklı uyuyamama sorununa karşı buldukları çözümü açıkladı: “Uyumak için ilaç talep edenler oluyordu. İlaç vermek istemiyorduk çünkü hemen ertesi gün iş çıkabiliyordu. İlaç verirsiniz bir saat sonra dalış yapması gerekebiliyor. O sebeple biz onlara bazı plesabo ilaçlarla, aslında şeker vererek biraz telkin etmeye çalıştık.” Toklu, iş veren firma Yapı Merkezi’nin uluslararası standartlarda sağladığı imkanların prjenin başarısında önemli rol oynadığını ifade etti. 

EN KÜÇÜK HATAYI BİLE KALDIRMIYOR

Tünel'deki satürasyon dalışının Türk kahramanı ise Adanalı sanayi dalgıcı Hakan Özyürteri. Eğitimini Çin’de tamamlayan ve tünel projesi için İstanbul’a gelen Özyurteri, tüneldeki 2 Türk dalgıçtan biri. Tünel’de bazen 15 gün boyunca basınç odasında kaldıklarını belirten Özyürteri, 15 yıllık geçmişi olmasına rağmen satürasyon dalışını Türkiye’de daha önce hiç yapmadıklarını anlattı. Sürekli basınç altında yaşamanın insanı tedirgin ettiğini belirten Özyürteri, Çünkü en ufak bir hatayı bile kaldıramayan bir iş. Çok fazla dikkat gerektiriyor. Ama her şeyde olduğu gibi kurallara uyduğunuz sürece bir sorun olmuyor.” dedi. 

Avrasya Tüneli’nde olmasa da Çin’deki çalışmasında ufak tefek kazalar yaşadıklarını belirten deneyimli dalgıç, “En büyük tehlikemiz yüksek basınç altında bir kaza olduğunda dışarıya çıkamıyor olmamız. Acil bir durum söz konusu olsa dışarı çıkmak için çalıştığımız derinliğe bağlı olarak en az 3-5 gün beklemek zorunda kalıyorduk. “ şeklinde konuştu.

Okunma Sayısı: 1818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı