Eski Hakem TRT Spor Yorumcusu Bünyamin Gezer, "Sporda Şiddete Hayır" panelinde yaptığı konuşmada Türkiye'de cezaların caydırıcı olmadığını bu yönde yasalar yapılması gerektiğini savundu.
Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Anadolu Spor Gazetecileri Derneği tarafından Samsun'da bir otelde "Sporda Şiddete Hayır" paneli, düzenlendi.
Moderatörlüğünü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi Başkanı Yüksel Baysal'ın yaptığı panelde konuşan eski hakemlerden spor yorumcusu Gezer, taraftarın stadyumlarda başarısızlık karşısında takımına tepki gösterebileceğini, ancak bunu küfür ve şiddete başvurmadan yapması gerektiğini savundu.
Holigan taraftarla ilgili bir şikayet olduğu zaman polisin görevini yaparak suçluyu yakaladığını ve adliyeye sevk ettiğini, savcıların gerekli işlemleri yaptığını ve insanların gerekli cezaları aldığını söyleyen Gezer, "Cezalarımız caydırıcı değil. Yollarda elektronik kameralı sistem var. O tabelaları geçtikten sonra hepimiz gaza basıyoruz 100-110 arabamızın gücü neye yetiyorsa. Demek ki Almanya'daki bir vatandaşımız orada 70'i geçmezken Kapıkule'den sonra 120'yi vuruyorsa, Türkiye'deki cazalar caydırıcı değil" dedi.
Saha içine atılan cisimlerle ilgili caydırıcı cezalar verilmesi ve paraya çevrilmeden hapisle cezalandırılması gerektiğini belirten Gezer, şunları söyledi:
"Eğer bir futbolcuya, bir antrenöre, bir teknik adama, bir yardımcı hakeme veya bir spor görevlisine pet şişe atın hiç kimseye gelmedi 3 ay hapis verin bakayım. Temas etti yaraladı, 6 ay hapis paraya çevrilmeyecek. Kurun 7 spor mahkemesi, Türkiye'nin 7 bölgesinde. Kamera kayıtlarımız statlarda iyi, emniyetin kamera kayıtları da. Savcımız hemen mütalaasını yazıp, hakimimiz hemen cezasını versin. İşte bir maçta yapmış olduğu eylemde şu taraftar '3 ay hapis cezası aldı' diye ertesi günde biz medyada söyleyelim. Gazeteci arkadaşlarım gazetelerinde yazsın. Hadi atsın bakayım. Tekrarı halinde iki katı, tekrarı halinde 4 katı deyin bakalım..."
Sahaya atılan çakmaklar nedeniyle futbolcuların korner atışı dahi atmakta zorlandığını olmadığını ifade eden Gezer, sporda şiddetin önlenebilmesi için cezaların caydırıcı olması gerektiğini belirterek, "O zaman biz cezaları caydırıcı hale getireceğiz. Ne savcıya laf atacağız, ne devletin polisine laf atacağız, ne devletin hakimine. Çünkü, her üç kurumda ellerindeki yasaya ve kanuna göre hareket ediyorlar" diye konuştu.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcıvekili Celalettin Karanfil ise hakim, savcı ve kolluk kuvvetlerinin sadece mevcut yasaları en iyi şekilde uygulamaya çalıştıklarını kaydederek yasaların eleştirilir, tartışılabilir olduğunu, kanun koyucular tarafından kaldırılabileceğini dile getirdi.
Sporda Şiddeti Önleme Yasası'nın içeriği ve yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Karanfil, son yıllarda spor alanında taraftarların neden oldukları şiddet olaylarının sadece ülkemizde değil tüm dünyada büyük bir sorun teşkil ettiğini kaydetti.
Karanfil konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz bununla ilgili 2011 yılında Sporda Şiddet Yasası'nı çıkardık. 14 Nisan 2014 tarihinde de elektronik bilet Passolig uygulamaya geçti. Yaklaşık 3 yıllık bir zaman geçti. Bu kadar zaman geçmesine rağmen bu kanun hiçbir şekilde verimli bir şekilde uygulanmıyor. Hatta benim kanaatim bir çok kişi de kanunun uygulanmasını istemiyor. Şu konuda bir karar vermemiz gerekiyor; sporda şiddet ve düzensizlikle mücadele edecek miyiz, etmeyecek miyiz? Eğer edeceksek, mevcut bu kanunla mı mücadele edeceğiz, yoksa başka bir arayışa mı gireceğiz? Buna hep beraber karar vermemiz lazım. Benim kanaatimce kanunları çıkartılmasının yanı sıra kararlılıkla uygulanması, her şeyden önce o kanunu çıkaran kanun koyucunun, Meclisin denetiminde ve gözetiminde olması lazım. Federasyonun, yöneticilerin, sporcuların, taraftarların ve medyanın da konuya samimiyetle yaklaşmaları gerekiyor. Hemen her platformda dile getirilen ve temel eğitimden geçen birkaç basit uygulamayla konunun ciddi olarak ele alınması ve taviz verilmeden yapılacak bir mücadeleyle sporda şiddetin önüne geçilebilecektir."
Kulüp, medya ve taraftar ilişkileri konusunda konuşan eski Samsunspor Başkanı Hakkı Tomaç ise yasayla hedeflenenin sporda şiddetin önlenmesi olduğunu belirterek, "Bu tıpkı trafik kazalarının önlenmesi gibi, nasıl trafik yasası çıkarılıyor ve bir takım yaptırımlar getiriliyorsa 6222 sayılı yasada yapılmak istenen bu. Ancak bunu yapabilmek için kararlılıkla ve tavizsiz şekilde uygulanması ve aykırı davrananların mutlaka cezalandırılması gerekiyor. Sadece kulübe ceza vermek bir caydırıcılık teşkil etmez. Kaldı ki, seyircisiz oynatma cezalarının da şiddetin önlenmesinde hiç bir rolünün olmayacağına inanmıyorum" şeklinde konuştu.
Son olarak öfke kontrolü ve öz denetim konusunda açıklamalarda bulunan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kurtman Ersanlı, şiddeti "toplumda kanayan bir yaraya" benzeterek, yarayı tedavi etmenin yolunun ise o yarayı kanatanı bulmaktan geçtiğini vurguladı.
Sivrisinekleri öldürmekle bataklığın kurutulamayacağını, her şeyin temel unsurunun insan olduğunu dile getiren Ersanlı, "Siz istediğiniz kadar yasa çıkartın, hapishaneleri doldurursunuz peşinden de bir af yaparsınız. Böylece ceza etkisini kaldırır. Dünya da da en çok af yapan ülke biziz. İnsan olma, var olmayı öğretmemiz lazım" ifadelerini kullandı.