Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in -Aleyhissalatu Vesselam- vasiyeti üzerine Veysel Karani’ye bırakılan önemli kutsal emanetlerden Hırka-i Şerif, Ramazan boyunca Fatih’teki Hırka-i Şerif Camisi’nde görülebilecek. Ziyaret arife günü ikindi namazı sonrasında ziyareti dua ile sonlanacak.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in -Aleyhissalatu Vesselam- Veysel Karani’ye hediye bıraktığı Hırka-i Şerif’in muhafazasını üstlenen 59. kuşaktan torunu Barış Samir, yaptığı açıklamada, Hırka-i Şerif’in Veysel Karani’ye, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in -Aleyhissalatu Vesselam- vasiyeti üzerine vefatından sonra Hz. Ali ve Hz. Ömer tarafından intikal ettirildiğini söyledi.

Veysel Karani Hazretleri’nin, Hz. Ali’nin yanında Sıffin Savaşı’nda 657 yılında şehit olduğunu belirten Samir, “Hırka-i Şerif, buradan da aile silsilesi ile 59 kuşaktır bugüne kadar gelmiş durumda. Hırka-i Şerif, 1851 yılından bu yana Fatih’teki Hırka-ı Şerif Camii’nde muhafaza edilmektedir. Peygamber Efendimizin emaneti Hırka-i Şerif, günümüzde Veysel Karani Hazretleri’nin 58 ve 59. kuşak torunları tarafından, büyük bir itina ve dikkatle korunmaktadır.” dedi.

Arife günü ziyaret sona erecek
Samir, Hz. Muhammed’in mübarek emaneti Hırka-i Şerif’i koronavirüs salgını nedeniyle 2 yıl ziyarete açmadıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Geçen sene vaka sayılarının düşmesiyle ramazan sonunda Hırka-i Şerif’i ziyarete açtık. Vatandaşlarımız geçen sene kutsal emaneti 1 hafta da olsa ziyaret edebildiler. Çünkü Hırka-i Şerif ile vatandaşların buluşması önemli. Bu yıl vatandaşlarımız Hırka-ı Şerif’i ramazan ayı boyunca hafta içi 10.00-18.00, hafta sonu 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilecek. Hırka-ı Şerif, Kadir Gecesi’nde ise teravih namazı sonrası sabah 03.00’e kadar ziyaret edilebilecek olup, arife günü ikindi namazı sonrasında ziyareti dua ile sonlanacak.”

***
Bediüzzaman, Sakal-ı Şerif, Hırka-i Şerif ziyaretleri hakkında ne diyor?

SALAVATA VESİLEDİR...
Dünyanın ve Türkiye'nin birçok yerinde Sakal-ı Şerif, Hırka-i Şerif, Lihye-i Şerif ziyaretleri büyük bir heyecanla gerçekleştiriliyor.
Bediüzzaman Said Nursi bu ziyaretlerin vesilelik cihetine dikkat çekerek 'Sakal-ı şerif ziyareti salâvata vesiledir' diyerek Peygamber Efendimize (SAV) hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile olduğunu vurguluyor.
***
Sakal-ı şerif ziyareti salâvata vesiledir
Eğer bir saç hakikî olarak Lihye-i Saadetten olmazsa, madem zâhir hale göre öyle telâkki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile oluyor; katî senetle o saçın zâtını teşhis ve tayin lâzım değildir.
Bugün Refet Beyin bir mektubunu aldım. Lihye-i Şerife hakkındaki suali münasebetiyle diyorum ki:
Hadisçe sabittir ki, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın lihye-i saadetinden düşen saçların taneleri mahduttur. Otuz kırk tane veya elli altmış tane gibi az bir miktarda iken, binler yerde Lihye-i Saadetin saçları bulunması, beni bir zaman çok düşündürdü. O vakit hatırıma gelmiş ki, Lihye-i Saadet, yalnız Lihye-i Şerifin saçlarından ibaret değil. Belki re's-i mübarekinin tıraş oldukça hiçbir şeyini kaybetmeyen Sahabeler, o nurlu ve mübarek ve daimî yaşayacak saçları muhafaza etmişler. Onlar, binlerdir; şimdiki mevcuda müsâvi gelebilirler.
Yine o vakit hatırıma geldi ki: Acaba her camide bulunan, sened-i sahih ile bu saç Hazret-i Risaletin saçı olduğu sabit midir ki, ona karşı ziyaret makbul olabilsin?
Birden hatıra geldi ki, o saçların ziyareti vesiledir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma karşı salâvat getirmeye sebep ve bir hürmet ve muhabbete medardır. Vesilelik ciheti o şeyin zâtına bakmaz, vesilelik cihetine bakar. Onun için, eğer bir saç hakikî olarak Lihye-i Saadetten olmazsa, madem zâhir hale göre öyle telâkki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile oluyor; katî senetle o saçın zâtını teşhis ve tayin lâzım değildir. Yalnız, aksine katî delil olmasın, yeter. Çünkü telâkkiyât-ı âmme ve kabul-ü ümmet, bir nevi hüccet hükmüne geçer.

Bazı ehl-i takvâ, böyle işlerde, ya takvâ veya ihtiyat veya azîmet noktasında ilişseler de, hususî ilişirler. Bid'a da deseler, bid'a-i hasene nevinde dahildir. Çünkü vesile-i salâvattır.
Refet Bey mektubunda diyor: "Bu mesele ihvanlar beyninde medar-ı münakaşa olmuş." Kardeşlerime tavsiye ediyorum ki, inşikaka ve iftiraka sebebiyet veren münakaşa etmesinler. Yalnız müdavele-i efkâr suretinde, nizâsız mübahaseye alışsınlar.
Lem’alar, On Altıncı Lem’a, Hâtime, s. 272
LÛGATÇE:
Lihye-i Saadet: Peygamberimizin (asm) saç ve sakalının taneleri.
re's-i mübarek: mübarek baş.
müsâvi: eşit, denk.
telâkkiyât-ı âmme: umumî anlayış, genel telâkki.
ihvan: kardeşler.
beyn: ara, arası.
inşikak: Parçalanma, kırılma.
müdavele-i efkâr: Fikir alış-verişi.
nizâ: Çekişme, kavga.
mübahase: sohbet, konuşma.
AA