Başbakan Yardımcısı Türkeş, noter aracılığıyla MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığına gönderdiği ihtarnamede, partisinden ihracına ilişkin karara itiraz etti.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, noter aracılığıyla MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığına gönderdiği ihtarnamede, partisinden ihracına ilişkin karara itiraz ederek, kararın yok sayılmasını ve ortadan kaldırılmasını istedi.
Türkeş'in, noter aracılığıyla Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığına gönderdiği ihtarnamede, üyesi ve Ankara Milletvekili olduğu MHP'den ihraç edildiğine ilişkin kararın kendisine henüz tebliğ edilmediğini belirtti.
İhraç kararının haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunan Türkeş, "Ülkemizin bu kadar kritik dönemden geçtiği günlerde, Disiplin Kurulunun Tüzük hükümlerine açıkça aykırı bir şekilde teşekkül ettirilerek verilen bu karar, tarihe önemli bir not olarak düşecektir. Bunun mücadelesi ayrıca yapılacaktır" ifadelerini kullandı.
Halen Ankara Milletvekili olması ve üstlendiği görevin Anayasa'dan kaynaklanan yasama görevi çerçevesinde bulunması nedeniyle Merkez Disiplin Kurulu'nun yetkisiz ve görevsiz olduğunu ileri süren Türkeş, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Yetkili ve görevli Kurul, Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Disiplin Kuruludur. Bu nedenle verilen karar yok hükmündedir. Ayrıca, milletvekili olmam nedeniyle Disiplin Takibatı yaptırmaya, 'Grup Yönetim Kurulu ve Genel Başkan' birlikte yetkilidir. Oysa hakkımdaki disiplin takibatının, sadece Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli'nin sevk yazısıyla başlatıldığı anlaşılmaktadır. Grup Yönetim Kurulu Kararı olmadan, tek başına Genel Başkan, disiplin takibatı yaptıramaz. Bu yönden de verilen karar keenlemyekündür."
"Savunma hakkım kısıtlandı"
Başbakan Yardımcısı Türkeş, savunma hakkının kısıtlandığını, Tüzüğün ilgili hükmünün yanlış yorumlanarak, savunma hakkının 15'den 7 güne düşürüldüğünü anlattı. Türkeş, "7 günlük süre de dolmadan, 5. günde jet hızıyla gerçekleştirilmesi, ihraç kararının baskıyla verildiğini ve haksız olduğunu ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.
Şahsına isnat edilen disiplin fiilinin, "Geçici seçim hükümetinde Başbakan Yardımcılığı görevini kabul etmesi" olduğunu, bunun dışında, herhangi bir söz, davranış, fiilin bulunmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Yasama organında milletvekili olarak görev yapan bir kişinin Anayasal ve milli bir görevi kabul etmesi, dünyanın hiçbir yerinde disiplin fiili olarak kabul edilemez. Yasama görevi çerçevesinde, şahsıma Anayasa gereği teklif edilen Bakanlık görevini kabul edip etmemeyi Anayasa, milletvekilinin vicdanına bırakmıştır. Bu konuda partim, herhangi bir grup kararı da almadığı gibi, Parti Genel Başkanımızın da bu yönde en ufak bir sözlü yada yazılı açıklaması mevcut değildir. Tam aksine, Sayın Genel Başkanımız ve parti yetkilileri, koalisyon hükümeti kurmak amacıyla görevli Başkan ile açık ve kapalı görüşmeler yapmışlardır. Hatta Sayın Genel Başkan, Koalisyon konusunda anlaşmaya vardıklarını, muhtemel bakanları dahi belirlediklerini basının önünde açıklamışlardır. Koalisyonda dahi yer almayı kabul eden partimin, zorunlu ve Anayasal seçim hükümetinde yer almak istememesi, parti politikası şeklinde tasnif edilemez. Kaldı ki, siyasal partilerim amacı, hedefi iktidar olmaktır. Seçim hükümetinde de olsa iktidara ulaşmak, disiplin suçu olarak kabul ediliyor ise partim bunu açıkça deklare etmelidir. Halbuki partiler, dernek veya vakıf değildir. Yıllardır iktidara ulaşamamış partimizin, seçim hükümetinde söz sahibi olması parti menfaati aleyhine olmayıp, tam aksine lehinedir."
"Ben sadece, partimi iktidar yaptım"
Başbakan Yardımcısı Türkeş, seçmenlerden, niçin iktidara talip olmadıkları konusunda eleştiriler aldıklarını, seçmenlerin talebinin göz ardı edilemeyeceğini belirtti. Türkeş, şöyle devam etti:
"Ben sadece, partimi iktidar yaptım. Başkaca bir disiplin fiili işlemedim. Bunu hiç kimse ileri süremez. Genel Başkanımı eleştiren en ufak bir davranışım olmamıştır. Parti dışı ocakların, şahsıma tehdit boyutundaki açıklamalarına sessiz kalamam. Milletvekilinin görevini yapmasına mani olacak saldırılara karşı koymak, öncelikle insanlık görevidir. Ben bakanlık görevini kabul ederek, herhangi bir yasa dışı suç örgütüne katılmadım. Her gün şehit haberleri yüreğimizi dağlar iken, ülke uçurumun kenarına getirilmiş iken, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasal ve meşru seçim hükümetinde görev kabul ettim. Milliyetçiliği, partimizin temel ilkesi olarak benimsemiş bir siyasi hareket olarak görev ve sorumluluktan kaçmak, varlık nedenimize aykırıdır. Binlerce ülkücü şehide sahip bir partinin, günlük politikaların esiri olması mümkün değildir. Ben sadece Allah önünde eğilir, milletimin yüce menfaatleri için yaşarım. Bunun dışındaki her türlü itham sahipleri, beni partimden geçici olarak uzaklaştırabilir. Ancak, tarih önünde ve uzun vadede haklılığım ortaya çıkacaktır. Partiler, millete ve devlete hizmet etmek için bir araçtır. Bugün bu araç elimden alınmak istense dahi, millet ve devlete hizmet yolundan asla vazgeçmem. Bu nedenle, disipline sevk yazısında belirtilen, Başbakan Yardımcılığı sıfatıyla geçici seçim hükümetinde kabine üyeliğini kabul etmemin, partimin hangi ilke ve esaslarına aykırılık oluşturduğu izaha muhtaçtır."
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, ihtarnamede bu nedenlerle Merkez Disiplin Kurulu'nun ihraç kararına itiraz ederek, ihraç kararının görev, yetki yönünden yok sayılmasını, ortadan kaldırılmasını, her türlü hukuki ve cezai başvuru haklarımın saklı tutulmasını talep etti.
AA