Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kıbrıs'taki petrol arama faaliyetleri ile ilgili olarak, "Rumların tek taraflı araştırma yapmasına karşıyız" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs'taki petrol arama faaliyetlerine ilişkin devletlerin çözüm olana kadar birbirlerini muhatap almak istememesi nedeniyle çalışmaların kurulacak özel şirket tarafından yürütülmesi önerisini gündeme getirdiğini söyledi.
Çavuşoğlu, bakanlığının 2015 yılı bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin dış politikasına yönelik ağır eleştirileri, özellikle terör örgütlerine destek verdiğine yönelik iddiaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirtti.
Türkiye'nin nasıl bir dış politika izlediğine yönelik sorulara Çavuşoğlu, Türkiye'nin emperyalist bir politika izlemesinin mümkün olmadığını söyledi.
Türkiye'nin küresel bir güç olma yolunda ilerlediğini kaydeden Çavuşoğlu, "Bugün küresel bir güç olmak için illa emperyalist ve yayılmacı politikalar izlemek mi gerekir. Hayır... Aslında bugün izlediğimiz dış politikaya yönelik eleştiriler bu yönde. Sanki 'Türkiye'nin Suriye'de gözü var, Irak'ta gözü var, tüm bölgeye yayılmak istiyor. Buralara müdahale ediyor' gibi bir yaklaşım gördük. Biz buna katılmıyoruz, ama küresel bir güç olmak için sadece askeri bakımdan güçlü olmak gerekir mi. Hayır... Ekonomik olarak güçlü olmak lazım. 'Soft power' denilen yumuşak gücünüzü iyi kullanmak lazım" diye konuştu.
Türkiye'nin dünyanın her yerine yaptığı insani yardımlarla itibarı olan bir ülke olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Türkiye'nin Karayiplerde bir emelim mi vardı da oralara gidiyor. Fiji'ye büyükeçilik açarken Osmanlı gibi geri almak, kontrol etme hayalimiz mi var. Hayır... Buralara insani yardımlarla gidiyoruz" dedi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği "Yurtta sulh, cihanda sulh" politikasına ve hedefine inandıklarını dile getiren Çavuşoğlu, "Komşularla sıfır sorun politikası da aslında genel bir politikanın bölgesel bir yansımasıdır. Atatürk, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' gibi güzel bir ilke koymuş ama bu her zaman yurtta da sulh olmamış cihanda da sulh olmamış. İçeride de geçmişte çok sorunlarımız oldu. Dersim katliamı gibi, darbeler oldu, insanlar katledildi" diye konuştu.
"Rejim ihraç etme hevesimiz yok"
Milletvekillerinin Türk dış politikasıyla ilgili soruları üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Sanki Arap Baharını AK Parti başlattı, sanki Tunus'ta kıvılcımı biz başlattık, ordan komşu bölgelere yansımasını biz sağladık, Suriye'ye Arap Baharının gelmesini sanki biz tetikledik, bu hareketleri biz başlattık. Sanki Irak'taki bu Maliki rejimini biz getirdik, sanki mezhepçi politika uygula dedik. Bunların hep suçlusu bizmişiz gibi... Başından beri bu bölgelerde sadece istikrar ve barış, karşılıklı çıkar esasına dayalı bir ilişki kurmak isteyen bir Türkiye olarak bu Arap Baharı başladıktan sonra bu bölgelerdeki gelişmelere duyarsız kalmadık. Bizim buralara rejim ihraç etme hevesimiz yok. Yanı başımızdaki olaylarara duyarsız kalmamız beklenebilir mi."
Çavuşoğlu, DAEŞ denilen bir terör örgütünün bugün Irak'ın yaklaşık yüzde 35'ini kontrol ettiğini vurgulayarak, "Bir günde binlerce kişi niye Musul'u terk etti. Diyorsunuz ya, Musul Konsolosluğu memurları da 46 vatandaşımız niye rehin alındı. Çünkü bir günde 70 bin kişi terk etti burayı. ABD'den alınan silahların tamamı DAEŞ'e bırakıldı. DAEŞ de bu silahlarla tekrar Suriye'ye döndü" dedi.
Suriye'de Esed'in halkın isteklerine karşı verdiği tepkinin, kimyasal gaz ve varil bombaları kullanmak, hava saldırısı yapmak, insanları açlığa terk etmek olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Esed'in bu yöntemleri bizim sayemizde mi oldu? Bu uygumaları Esed'e biz mi tavsiye ettik? Bu uygulamalara karşı çıktı. Suriye'de bir siyasi dönüşüm olmadan, buraya istikrarın gelmeyeceği muhakkak. Herkes bunu kabul ediyor, dünya da kabul ediyor" şeklinde konuştu.
"İslam ile terörü özdeşleştirmeyelim"
Muhalefet milletvekillerinin IŞİD ifadesi kullanmak yerine, başka adlar kullanılmasının nedenini sormaları üzerine Çavuşoğlu, şöyle cevap verdi:
"Bizim amacımız DAEŞ'i, terör örgütüyle mücadele ederken, askeri stratejinin yanında ideleojisini de öldürmek. Yani yok etmek. İdeolojisini ortadan kaldırmak nedir. Son adı Devlet'ül İslamiye, yani 'İslam devleti' diyor kendisine. Biz özellikle İslam kelimesini kullanmaması için gerek Araplarla, gerekse batılılarla DAEŞ'in İslamı temsil etmediğini, Müslümanları temsil etmediğini söylüyoruz. İslamın barış dini olduğunu sık sık vurguluyoruz. İslam'ı çağrıştırmayan bir terminoloji kullanalım. Dolayısıyla İslam ile terörü özdeşleştirmeyelim. İslam'ı çağrıştırmayan bir kelime olarak, DAEŞ bir terör örgütüdür. Bunların terör örgütü olduğunu Bakanlar Kurulu olarak çok önceden kabul ettik."
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'ye karşı bir algı operasyonu olduğunu vurgulayarak, "TIR'a yapılan operasyonun sebebi de budur. Kimin tarafından nasıl yapıldığını siz çok iyi biliyorsunuz. MİT'in bir TIR'ının böyle bir şekilde operasyona tabi tutulması mümkün değil. Türkiye'nin bir terör örgütüne destek vermesi mümkün değil. Türkiye buraya giden savaşçılarla mücadele etmiyor denildi. 7 bin kişiye Türkiye'ye giriş yasağı getirdik. İçerde ve dışarda yaptığımız istihbaratlarla 1100 kişiyi sınır dışı ettik" diye konuştu.
Çavuşoğlu, "Türkiye'nin terör örgütlerine destek verdiğine yönelik elinizde bilgi varsa getirin. Böyle iftiralarla, manipülasyonlarla, algı operasyonlarıyla Türkiye'yi suçlamayamazsınız. O ülkelerdeki gazeteler de suçlayamaz" dedi.
BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilememesine ilişkin Çavuşoğlu, "Konjonktür bizim aleyhimizeydi. Mısır'daki olaylardan dolayı bazı Körfez ülkelerinin bizim aleyhimize açıkça çalışması. Kobani'den dolayı niye Türkiye oraya müdahele etmiyor diye... Oysa PYD de bizim oraya girmemizi istemiyor. Büyük bir algı operasyonu oluştu. Tanklar orada duruyor, öbür tarafta sanki Kürtler katlediliyor. Halbuki biz tüm Kürtleri içeri aldık. Orada sivil kalmadı. Bu algı operasyonunun bize zararı oldu" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, eleştirileri yanıtlarken, Suriye'de sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın Esed rejiminin karşısında Suriye Ulusal Koalisyonu'nu muhatap aldığını belirtti.
Türkiye'nin 3-4 sene önce söylediklerinin bugün anlaşıldığını ifade eden Çavuşoğlu, "Esed rejimine tutumumuzu yalnız da kalsak sürdürmeliyiz. Bugün anlaşılmaz, yarın anlaşılır" ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Barack Obama'nın her fırsatta Esed rejiminin Suriye'den gitmesi gerektiğini söylediğini ancak rejimin gitmesi için bir operasyon yapmayı düşünmediğini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, "Bu konuda bizim koalisyon ile görüş ayrılığımız yok. Bu sadece bizim kişisel tutumumuz değil. Gitmesi konusundaki yöntemlerin hepsi müzakere ediliyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bölgedeki Kürtlere bakış açısında bir değişiklik olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, "Bizim karşı çıktığımız PKK’dır ve PKK bir terör örgütüdür. Bizim karşı çıktığımız PYD’dir ve ikisi de birlikte hareket etmektedir" dedi.
Çavuşoğlu'nun sözlerine karşılık HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, "IŞİD'e karşı PYD kahramanlık destanı yazarken siz IŞİD'in yanında yer aldınız. O zaman kaybetti hükümet" diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in özür dileme meselesine ilişkin olarak, Beyaz Saray Sözcüsü ve Dışişleri Bakanlığının "nasıl özür dilendiği"ne ilişkin açıklamalarda bulunduğunu hatırlatarak, "Bu nedenle İstanbul’daki görüşmelerde bu konuyu değinmeye gerek kalmadı” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs'ta petrol arama çalışmaları
Kıbrıs'taki petrol arama faaliyetleri için hem KKTC hem de Rum kesiminin hakkı olduğunu vurgulayan Mevlüt Çavuşoğlu, bir taraftan müzakereler devam ederken Rumların tek taraflı araştırma yapmasına karşı olduklarını belirtti. Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Onlar sondaj çalışması yapınca biz de gemiyi gönderiyoruz. Eğer onlar durdurursa biz de durdururuz. Şimdi yeni önerilerimiz var. Hatta benim şöyle bir teklifim oldu; madem devletler çözüm olana kadar birbirini muhatap almak istemiyor, özel şirket kurulsun, çalışmalar onun tarafından yürütülsün."
Yurtdışında oy verme konusunda yaşanan sıkıntılar konusunda üzerlerine düşeni yaptıklarını dile getiren Çavuşoğlu, randevu sisteminin vatandaşlar için zulüm olduğunu ve 2015 seçimlerinde bu sorunların ortadan kalkmasını arzu ettiklerini anlattı.
Suudi Arabistan’da idam edilen vatandaşla ilgili eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de dahil birçok üst düzey tarafından ricada bulunulduğunu söyleyen Çavuşoğlu, ancak maalesef sonuç alamadıklarını belirtti.
Gelecek yıl, sözde Ermeni soykırımının yüzüncü yılı olması münasebetiyle, ABD’de kongreden Ermeni tezlerinin tanınmasına yönelik bir karar çıkmaması için çabalarını sürdürdüklerini dile getiren Çavuşoğlu, lobilerin aktif çalıştığını bildiklerini ve diğer bakanlıklarla koordineli bir şekilde çalışma yürüttüklerini işaret etti.
Çavuşoğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Stratejik Derinlik kitabına yönelik eleştirileri yanıtlarken de "Bizim dış politikamız kesinlikle panislamist değildir, emperyalist de değildir" görüşünü dile getirdi.
Çavuşoğlu ve Bozkır'ın konuşmalarının ardından bazı milletvekilleri tekrar söz alarak Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun soruları yanıtlarkenki tavrını eleştirdiler. HDP Hakkari Milletvekilleri Adil Zozani, bazı bakanlıkların bütçelerini özellikle takip etmek istediğini belirterek, "Ancak Dışişleri Bakanı'nın ergen tavrı benim hayallerimi suya düşürdü" ifadesini kullandı.
Zozani'nin sözlerine AK Parti Milletvekilleri tepki gösterdi. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da "Hiçbir bakan bütçesini sunarken böyle davranmadı. Konuşurken de müdahale ediyordunuz" dedi. Görüşmelerin tamamlanmasının ardından, Dışişleri ve Avrupa Birliği Bakanlıklarının 2015 yılı bütçeleri kabul edildi.