Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Çözüm Süreci taslağı" konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Eylül ayında bu (Çözüm Süreci taslağı) konuşuldu hükümet tarafından ve İmralı'ya da gösterildi, muhtevayı İmralı da biliyordu, 12 Eylül'de oraya giden HDP heyeti de eylül ayı içerisinde onlar da bilgi sahibi oldular, Kandille görüştüler ve ondan sonra zaten bu asayiş olaylarını bitirme vs gündeme geldi, konuşuldu" dedi.
Akdoğan, NTV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Akdoğan, "Çözüm sürecine toplumsal destek devam ediyor dediniz ama aynı zamanda 'toplumun kabul etmeyeceği hiçbir adım atılmaz' dediniz ama sonuç itibarıyla demek ki bu sürecin çözümü konusunda bir toplumsal destek, bir toplumsal moment yakalanmış durumda. Bu iki ifade arasında bir çelişki olmuyor mu o zaman?" sorusuna, "bir çelişki olmadığı" cevabını verdi.
Bu sürecin, demokrasilerde sorun çözme kurumunun, siyaset kurumu olduğunu belirten Akdoğan, siyaset kurumunun da toplumdan aldığı destekle yol yürüdüğünü söyledi.
Akdoğan, çözüm sürecinin başlatıldığına ve ardından ülke genelinde bir seçim döneminin yaşandığına işaret ederek, "seçimde toplumun, AK Parti'ye güçlü bir şekilde destek verdiğini, bunun aynı zamanda AK Parti'nin politikalarına, uygulamalarına da destek vermek" anlamına geldiğini vurguladı.
Çözüm Süreci'ne dönük politikanın da bu noktada destek gördüğünü dile getiren Akdoğan, "Bu çerçevede halkın iradesiyle yol yürüyen, onun desteğiyle bu projeleri hayata geçiren bir hükümet, elbette halka rağmen bir adım atmaz" dedi.
Bu meselelerin farklı farklı boyutları, teknik konuları olduğunu ifade eden Akdoğan, her konunun toplum tarafından bilinmediğini ama bilinebilen kısımları, toplumun zaten görüp, tezahürlerini hissedeceğini, bir kısmının toplumla paylaşılacağını, bunun zaman içinde görüleceğini, şu anda ayrıntılarıyla ilgili bir şey söylemek istemediğini belirtti.
Bunlar çok yakışıksız ifadeler
Akdoğan, "Taslak metnin ön sayfasını gördüler, görmediler HDP'liler... Sonrasında Sayın Demirtaş'ın 'hayır bu büyük bir yalan bize hiçbir şey göstermedi hükümet, yol haritasını biz bilmiyoruz' diyor. Siz yol haritasını HDP ile paylaştınız mı?" sorusunu şöyle cevapladı:
"Bunlar çok yakışıksız ifadeler. Gerçek olmadığı gibi böyle yalan vs gibi ajitatif laflar ben etmek istemiyorum çünkü neticede bu partilerle görüşen bir kişi olarak ileri laflar da söylemek de istemem, hak etmelerine rağmen ama bunlar gerçekten de yakışıksız ifadeler. Burada kimse kimseyi kandırmaz. Ahmet Davutoğlu'nu herkes bilir, kişiliğini bilir, nasıl bir karaktere sahip olduğunu bilir, kesinlikle yalan söylemeyeceğini, konuşmayacağını da bilir, o yüzden bu tür ifadeleri kesinlikle duymak istemiyoruz. Hükümet kurulur kurulmaz Sayın Davutoğulu'nun ilk yaptığı iş, Çözüm Süreciyle ilgili bir kurul oluşturmak ve ilk yaptığı toplantı budur. Bir kurul oluşturmuştur, daha Başbakanlığının ilk haftasında. Hükümet güven oyu alır almaz ilk yaptığı toplantıdır bu. Bu konuya verdiği önemin göstergesidir. Bu konu konuşulmuştur. Yeni hükümet, Çözüm Süreci'nde ivme kazandıracak bir şekilde bu görüşmelerdeki muhtevayı belirlemiştir ve bu 12 Eylül'de HDP heyeti adaya gitmiştir, bu konu konuşulmuştur ve eylül ayı içinde HDP heyeti de bu konuda bilgilendirilmiştir."
Eylül ayında bu işler görülmüştür, konuşulmuştur
HDP ve bütün bileşenlerinin bu konuda, bu muhtevayı eylül ayında gördüğünün altını çizen Akdoğan, şöyle devam etti:
"Bu illa bir şey vermek anlamına gelmiyor ama neticede bu konu görülmüştür, konuşulmuştur, aktarılmıştır diğer bileşenlerine, Kandil'e de aktarılmıştır ve onun üzerine bize 'tamam burada ilk adım bu asayiş olaylarını bitirmek bunu da biz, Kandil, vs, örgüt gereken adımları atacak. Kırsaldaki uygulanan şiddet vs bunlar son bulacak' denmiştir ve 1 Ekim'de Başbakanımız Sayın Demirtaş'ı Başbakanlık'ta kabul ettiğinde bu da konuşulmuştur. 'Yani siz biliyorsunuz bu muhtevayı. Bunun için de bu tür olayların son bulması gerekir' şeklinde bu konu da konuşulmuştur. Bu yüzden ben hiç anlam veremiyorum yapılan bu açıklamalara. Bunun muhtevası eylül ayında İmralı tarafından, HDP tarafından ve Kandil tarafından bilinmiştir. En son geçen hafta Kandil'e gittiklerinde de bu mevzu tekrar ele alınmıştır. Yani 'biz görmedik, bilmedik duymuyoruz, duymadık' demeleri hiç anlamlı değildir ve bizim biraz da kızgınlığımız bu konular konuşulmuş ve anlaşılmış olmasına rağmen olayların durması yerine daha da tırmandırılmasıdır. Peki bu konuşulmadıysa niye bunlar mevzu oluyor? Eylül ayında bu işler görülmüştür, konuşulmuştur. 'Biz görmedik, bilmiyoruz' falan gerçekçi değildir."