Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Devlet Bahçeli, grup toplantısında, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun iç ve dış politikadaki söylemlerini değerlendirdi.
Bahçeli, “Sınırlarımızı Sayın Metin Akpınar ve merhum Kemal Sunal’ın oynadığı 'Propaganda' filmine benzeten, duvarların yanlış örüldüğünü söyleyen, 'Arap Baharı’yla birlikte yüzyılın tasfiyesi, değişimi yaşanıyor' diyen yine Davutoğlu’ydu. Sayın Davutoğlu’na Köyden İndim Şehire ve Sahte Kabadayı filmlerini izlemesini, kendisiyle bire bir örtüşen rolleri böylelikle görmesini içtenlikle öneriyorum. Ya da Kibar Feyzo’daki Maho Ağa’yı dikkatle incelemesini tavsiye ediyorum.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis’te partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, iç ve dış politikada üst üste kaybedilen mevzilerin Türkiye’yi darboğaza soktuğunu söyledi. "AKP’nin kötürüm ve köksüz politikaları başımıza onca dert sarmaktadır" diyen Bahçeli, Türkiye’nin siyasi sıkışma ve bunalım yaşadığını belirtti. Bahçeli, “Milletimiz gelişmelerden memnun değildir. AKP Türkiye’yi meçhule sürüklemektedir. Haklı olarak duyduğumuz endişelerimiz bir hayli fazladır. Suriye kaynaklı kaos sürekli genişlemektedir. Milli güvenliğimiz aşırı risk ve tehlikelerle karşı karşıyadır.” ifadelerini kullandı.
“KİBAR FEYZO’DAKİ MAHO AĞA’YI DİKKATLE İNCELEMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM”
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki gelişmelerle ilgili geçmişteki açıklamalarını paylaşan Bahçeli, şunları kaydetti: "Gelişmelerin seyrini anlamlandıramayan, komşu coğrafyalardaki parçalanmanın istikamet ve sonucunu göremeyen bir iktidara bu ülke yönetiminin teslim edilmesi elbette fecaattir. Davutoğlu bu fecaatin bir numaralı failidir. Geçmişte hem Erdoğan hem de Davutoğlu öyle sözlere imza atmış, öyle konuşmalar yapmışlardır ki sanıyorum yüzleri varsa bugünlerde epey bir kızaracaktır. Türkiye olarak Ortadoğu’daki değişim dalgasını yönetecektik. Ortadoğu’nun sahibi, öncüsü olacaktık. Bir misyonun gereğini yapıyorduk. Suriye konusunda insanlık vicdanının sesi olacaktık. Geleneksel bekle gör politikası, büyük güçlerin peşinden sürüklenmek ve başkalarının gündemine dublör olmak devri kapanmıştı. Kim söylüyor bu sözleri, elbette yiğidoyla serok arasında gelgit yaşayan Ahmet Davutoğlu. Sınırlarımızı Sayın Metin Akpınar ve merhum Kemal Sunal’ın oynadığı Propaganda Filmine benzeten, duvarların yanlış örüldüğünü söyleyen, Arap Baharı’yla birlikte yüzyılın tasfiyesi, değişimi yaşanıyor diyen yine Davutoğlu’ydu. Madem Kemal Sunal ve Metin Akpınar’dan konu açılmıştır, o halde Sayın Davutoğlu’na Köyden İndim Şehire ve Sahte Kabadayı filmlerini izlemesini, kendisiyle bire bir örtüşen rolleri böylelikle görmesini içtenlikle öneriyorum. Ya da Kibar Feyzo’daki Maho Ağa’yı dikkatle incelemesini tavsiye ediyorum.”
“ENSAR'LIKLA ÖVÜNENLER AB TARAFINDAN VAAT EDİLEN PARA VE DİĞER İMKANLARI YETERSİZ BULMUŞLARDIR”
Suriyeli sığınmacılar konusunda konuşan Bahçeli, Avrupa Birliği’nin 3 milyar Euro'luk ödeme ve vize kolaylığıyla mültecileri Türkiye’ye dayattığını söyledi. "AKP ise meseleyi makul bir bedele çoktan indirgemiştir" diye sözlerine devam eden MHP lideri, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2015 yılı Kasım ayında Antalya’da düzenlenen G-20 Zirvesi'nde AB temsilcileriyle yaptığı mülteci pazarlığı medyaya sızdırılmıştır. Ensarlıkla övünenler, açık kapı politikasıyla gururlananlar, vicdan diplomasisi diyenler mültecilerin vatan topraklarına alınması karşılığında AB tarafından vaat edilen para ve diğer imkanları yetersiz bulmuşlardır. Erdoğan ‘ey BM sen ne işe yarıyorsun? Senin görevin ne? Şu ana kadar 10 milyar dolara yakın bu mülteciler için para harcamış olan Türkiye’ye sen destek verdin mi?’ çıkışıyla göz boyamaya çalışmaktadır. ‘Alnımızda enayi yazmıyor’ diyen Erdoğan, BM’den gelen 455 milyon doları eleştirmektedir. Bir yönüyle Erdoğan haklıdır. Batı, mültecilerden korunmak için Türkiye’ye ahlaksız teklifler yapmakta, ısrarla üç maymunu oynamaktadır. Bu olacak ve kabul edilecek bir şey değildir. Ancak Erdoğan ve AKP hükümeti ne kadar haklı olsa da, ikircikli ve çelişkilidir. AB’nin ayak sürümesi karşılığında Erdoğan’ın 'Otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor, kapıları açarız, hayırlı yolculuklar dileriz' demesi de meselenin çözüme kavuşmasına yetmemektedir. Ya döviz ya da otobüs sözleri ahlaken çok sorunludur.” değerlendirmesinde bulundu.