Kurban Bayramı'nın ikinci gününde AKP heyeti, CHP'yi ziyaret etti.
CHP Genel Merkezi'ne gelen AKP Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu başkanlığındaki heyeti, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Milletvekili Necati Yılmaz, Parti Meclisi Üyeleri Fevzi Gümüş ile Rana Bozkurt karşıladı.
Bayramlaşmanın ardından Gündoğdu, "Biz de bugün 'haydi bismillah' dedik, 'CHP ile bayramlaşmayı başlatalım' dedik" ifadesini kullandı. Bunun üzerine Tanrıkulu da "Biz de her günümüze, her işimize 'haydi bismillah' diyerek başlıyoruz" karşılığını verdi.
Yapılacak 1 Kasım'daki seçimin Türkiye'ye hayırlı olması temennisinde bulunan Tanrıkulu'nun, "Gerçi bizim tercihimiz değildi ama sonuçta böyle bir durumla karşı karşıya kaldık" sözleri üzerine Gündoğdu, "Olan şeyde hayır vardır. 7 Haziran'da hiçbir parti tek başına iktidar olamadı. İnşallah tek başına iktidar bir partiyle yeniden istikrara kavuşulur. Yeniden seçime ihtiyaç kalmaz" diye konuştu.
Tanrıkulu'nun "(İlelebet seçim var) diyorsunuz AK Parti iktidar olana kadar" ifadesi üzerine, Gündoğdu da "Yok, öyle demiyorum. Türkiye'de bir demokrasi tarihimiz var. Onun için 7 Haziran'da madem bir iktidar çıkamadı, bu iradenin sahibi millet. Demokrasi, sandık milletin güvendiği, iradesinin yansıdığı en önemli yer. Ama biz tek başımıza iktidar olmak için hazırlanıyoruz" değerlendirmesini yaptı.
"Besmele bizim hayat tarzımız, biz yaşamaya devam edeceğiz"
Mevcut parlamentodan bir hükümet çıkabileceğini, vatandaşa son üç, dört aylık sürecin yaşatılmaması gerektiğini vurgulayan ve parti olarak kendilerinin 1 Kasım'da tek başına iktidarı hedeflediklerini anlatan Sezgin Tanrıkulu, şöyle konuştu:
"Fakat bir hükümet çıksaydı biz, Türkiye'ye daha hayırlı olacağına inanıyorduk. En azından içinde bulunduğumuz durum yaşanmazdı. Türkiye'de maalesef işler iyi gitmiyor. Her gün gençler yaşamını yitiriyor, çok ağır bir çatışma ortamı var, askerler, polisler şehit düşüyor. Hiç olmazsa bir hükümet olsaydı, yani zorunlu hükümet değil de gerçekten de bu milletin içinden çıkmış, parlamento içinden çıkmış bir hükümet olgusu olsaydı ben Türkiye'ye daha yararlı olacağını düşünüyorum. Umarız hiç olmazsa seçime kadar giden süre ve seçim günü dürüst bir adil seçimin, güvenlik içerisinde yapılacak bir seçimin ortamı oluşur."
Bütün siyasi partilere sorumluluk düştüğünü belirten Tanrıkulu, kendilerinin içinde bulundukları bu durumun güvenli olmadığının farkında olduklarını ancak bunun bahane edilerek, adil ve dürüst bir seçimin yapılmasının koşullarının ortadan kaldırılmasına da karşı durduklarını kaydetti.
Tanrıkulu, seçimin kesin kuralları bulunduğuna anımsatarak, "O kurallar seçime göre veya isteyen partiye göre değişen kurallar değil. Dürüst ve adil bir seçim içerisinde, güvenlikli bir ortamın başta hükümet olmak üzere bütün siyasi partiler bakımından sağlanmasının zorunlu ve gerekli olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
Ahmet Gündoğdu da bu sözler üzerine, şu karşılığı verdi:
"Koalisyondan bahsettiniz. Elbette seçimin, 7 Haziran'ın ertesi günlerde yüzde 13'ün, yüzde 16'nın, yüzde 25'in adeta yüzde 41'den büyükmüş gibi bir algıyı hep beraber yaşadık. Sonra sizler yüzde 60 bloktan bahsettiniz. Biz de 'buyrun yüzde 60 blok ile ülkeyi yönetin' dedik ama sonra öyle bir blok olmadığı anlaşıldı. HDP ile hükümet kuramazdık, bu bizim tercihimiz olamazdı. 'CHP ve MHP ile neden olmasın' dedik. MHP, 'CHP ile kurun' dedi. Nezaketinize teşekkür ediyoruz. 34 saat ciddi çalışmalar yapıldı.
Reformdan, restorasyondan her iki partinin doğal olarak anladıkları şeyler farklı şeyler. Bizim reform olarak gördüğümüz şeyler sizde restorasyona tabi olacak şeyler olarak görülebildi, görüldü. Ben espriyle girdim, siz de espriyle cevap verdiniz, besmele olayında olduğu gibi. Biz din eğitimini, katsayı engelinin kalkmasını, imam hatiplerin ortaokul kısmının açılmasını, 28 Şubat'la, yasakçı zihniyetle mücadele, 'her işin başı besmeledir, her hayrın başı besmeledir' anlayışıyla yaptık ama siz bunlara karşı çıktınız. Meclis'teki tartışmalar boyutuyla söylüyorum tartışma açmak için değil."
Gündoğdu, besmelenin 78 milyonun ortak değeri olduğunu hatırlatarak, "Besmeleyle start verdiğimiz çalışma da bir milletvekiliniz tarafından YSK'ya götürüldü. Sayın Genel Başkan da 'Biz ibadeti Allah için yaparız' dedi. Şimdi, 'biz ibadeti Allah için yaparız' siyasete dini alet etmek olmuyor da 'haydi bismillah neden oluyor'u kamuoyu anlayabilmiş değil. Sonuçta besmele bizim hayat tarzımız, biz yaşamaya devam edeceğiz. Hukuki gerekçeler, kurallar neyse de seçim kanunları boyutunda ona uyacağız" ifadesini kullandı.
"Yasaklanan besmele değil, propaganda aracı olmasıdır"
Sezgin Tanrıkulu da Gündoğdu'nun sözlerine karşılık, "Bir şeyi düzeltmemiz lazım. Koalisyon görüşmeleri sırasında kesinlikle imam hatipler, din dersleri gündeme gelmemiştir. Gündeme gelmeyen konular üzerinde konuşma yapılmasını şahsen doğru bulmam" dedi.
CHP üzerinden mesaj vermenin doğru olmadığını belirten Tanrıkulu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Besmele bizim kutsalımızdır. Tam da siyasi partiler yasası bunun için yani kutsal ve ortak değerlerimizin herhangi bir siyasi parti tarafından siyasi propaganda aracı olarak kullanmasının önlenmesi açısından bu getirilmiştir. Dolayısıyla 'Hem 78 milyonun ortak değeridir' diyorsunuz hem de seçim şarkısı gibi bir propaganda aracına, herkesin kutsal değeri olan besmeleyi koyuyorsunuz. AK Parti'de çok iyi hukukçular vardır. Bunun bir şarkıda yer almayacağını bilebilecek yetenekte olan hukukçular var. Bunun bile bile oraya konmasının nedeninin de 'YSK bir karar versin de bu sefer de seçim şarkısı üzerinden mağdur olalım ve ebedi mağduriyet devam etsin'. Yasaklanan besmele değil, propaganda aracı olmasıdır. Ama bir siyasi partinin seçim şarkısında herkesin kutsal değerinin, 78 milyonun ortak değerinin yer almaması gerekir ki, bunu en iyi bilebilecek olan da ilk demeci veren de Sayın Bekir Bozdağ'dır. YSK'nın yapısını biliyoruz, kimler tarafından atandığını biliyoruz. Yani YSK'dan hangi kararların çıktığını biliyoruz. Dolayısıyla bu ebedi mağduriyeti bundan sonra size yaşatmayacağız. Haydi bismillah."
Yasak kararı
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, AKP'nin seçim şarkısındaki "Haydi bismillah" ifadesine ilişkin ve seçim propagandasında dini ifadelerinin kullanılamayacağı gerekçesiyle YSK'ya başvurmuştu.
Başvuruyu değerlendiren YSK, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 58. maddesi uyarınca "Haydi bismillah" ifadesinin kullanılmasına yasak getirmişti.
AA