(FSMVÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Osmanlı’nın Kudüs’ü yönetimi altına almadan 100 YIL önce, bölgede vakıf eserleri kurduğunu belirterek, “Osmanlı Devleti, bölgede üç dinin barış içerisinde yaşaması ve ibadetlerini yerine getirebilmeleri için özel gayret göstermiştir” dedi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Osmanlı’nın Kudüs’ü yönetimi altına almadan 100 yıl önce, bölgede vakıf eserleri kurduğunu belirterek, “Bölgedeki ilk vakıf henüz Osmanlı bölgede değilken 1432’de yapılan İsmihan Şah vakfıdır. Osmanlı Devleti, bölgede üç dinin barış içerisinde yaşaması ve ibadetlerini yerine getirebilmeleri için özel gayret göstermiştir” dedi. FSMVÜ Ses Sanat Edebiyat Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen, Kudüs konulu sempozyumda konuşan Kurşun, üç semavi din için de kutsal olan Kudüs’ün İslâm egemenliğinde özellikle de Osmanlı döneminde barış ve huzur içerisinde yaşadığını bildirdi.
Camiler, medreseler, hanlar, hamamlar var
Osmanlıların Filistin topraklarına özel önem verdiğini dile getiren Kurşun, 1872 yılında Kudüs’ün bölgedeki gelişmeler de göz önünde bulundurularak doğrudan İstanbul’a bağlandığını aktardı. Kudüs’ün kutsiyeti sebebiyle Osmanlılar döneminde çok sayıda eserler yapıldığını belirten Kurşun, “Filistin’de toplam 2 bin vakıf var. Bunların tamamı Kudüs’ün sur içerisinde yer alıyor. Camiler, medreseler, hanlar, hamamlar vardır. Bu kadar küçük bir mekânda bu kadar fazla eserin yapıldığı bir başka yer yoktur, ne Anadolu’da ne Balkanlarda ne de İstanbul’da sur içi bölgesinde. Osmanlı hanım sultanları ve padişahları, Kudüs’te pek çok vakıf tesis etmişlerdir. Bölgedeki ilk vakıf, henüz Osmanlı bölgede değilken 1432’de yapılan İsmihan Şah vakfıdır. Osmanlı bölgeyi yönetimi altına almadan 100 yıl önce burada vakıflar yapmıştır. Osmanlı Devleti, bölgede üç dinin barış içerisinde yaşaması ve ibadetlerini yerine getirebilmeleri için özel gayret göstermiştir” ifadelerini kullandı.
AA