Yayınlarımızla ilgili keyfî uygulamalar konusunda avukatımız Mustafa Özbek’in CİMER başvurusuna cevap veren, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, gönderdiği açıklamada, “Genel Müdürlüğümüzce alınmış bir yasaklama kararı bulunmamaktadır” dedi.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü avukatımız Mustafa Özbek’in CİMER başvurusuna cevap vererek, Genel Müdürlükçe cezaevlerine Yeni Asya gazetesinin alınmamasına yönelik bir yasağın bulunmadığını bildirdi.
Avukatımız Mustafa Özbek, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvurarak, Yeni Asya gazetesi ve Yeni Asya Neşriyat tarafından yayımlanan Kur’ân-ı Kerim ve Risale-i Nur’un bazı cezaevlerinde keyfi olarak engellendiğini, bunun kanuna aykırı bir davranış olduğunu ve keyfi uygulamalarda bulunan cezaevi yönetimlerinin suç işlediğini belirtti.
Özbek başvurusunda ayrıca, “100 yıla yakın sürede cezaevlerinin ıslah yeri olması gerektiği de düşünüldüğünde söz konusu yayınların ve eserlerin faydaları ve sağladığı ıslah meydandadır. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle mahkumlara ekmek, su gibi verilmelidir” ifadelerini kullanarak yayınlarımızın önemine değindi.
İlgili başvuruya cevap veren Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü gönderdiği açıklamada, kurum olarak böyle bir yasaklama kararlarının olmadığını belirtti. Açıklamada, ilgili kanun maddesi olan 62. madde hatırlatılarak, “Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir” şeklindeki maddeye yer verildi.
AYM ifade hürriyeti ihlâli kararı vermişti
Söz konusu keyfi yasaklama uygulamalarıyla ilgili Anayasa Mahkemesi 27 Mart 2019 tarihli kararında hükümlülerin ifade özgürlüğünün ihlal edildiği şeklinde bir karar almıştı.
Kararda, “Anayasa Mahkemesince bugüne kadar aynı konuda çok sayıda ihlâl kararı verilmiş olmasına karşın bu nitelikteki müdahaleler ve bunlara karşı yapılan bireysel başvurular devam etmektedir. Süreli yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmesine ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun bulunduğu görülmektedir. Süreli yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması için etkin bir düzen kurulmadığı takdirde söz konusu yapısal sorunun devam edeceği ve bunun Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün devamlı ihlâli anlamına geleceği açıktır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine karar vermiştir” ifadeleri kullanılmıştı.
Keyfî uygulamalara itiraz edilmeli
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında şu ifadeler yer aldı; “Açıklanan mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere Genel Müdürlüğümüzce alınmış bir yasaklama kararı bulunmamaktadır. Ceza infaz kurumlarında yayınlar konusuyla ilgili olarak, söz konusu yayının kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan yayınlardan olup olmadığı gibi hususlar dikkate alınarak, ceza infaz kurumu kurullarınca alınan kararlar doğrultusunda işlem yapılmaktadır. Konuyla ilgili olarak; ceza infaz kurumu kurullarınca alınacak kararlara karşı, kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içerisinde infaz hâkimliğine, infaz hakimliğinin kararına karşı da 1 hafta içerisinde ağır ceza mahkemesine itiraz hakkı bulunmaktadır.”
HABER: ÜLKER YILMAZ CABA