Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 616. hafta açıklamasında; siyasetten, ekonomiye, yargıdan eğitime her alanda yaşanan sorunlara dikkat çekerek “Yargının krizi, hukuksuzluk üretiyor” dedi.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 616. hafta basın açıklamasında, siyasetten, ekonomiye, yargıdan eğitime her alanda kriz yaşandığını söyledi. Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 616. hafta basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı; “Yargının krizinin hukuksuzluk, eğitimin krizinin cehalet ürettiği ifade edilen açıklamanın devamında “Yargı, hakkın, hukukun güvencesi olmaktan çıkınca; düşünceyi ifadenin, barışı savunmanın, adaleti istemenin bedeli de ağırlaşıyor… Tüm bunların ortasında ise toplum büyük bir kriz yaşıyor. Toplumun krizi, her an derinleşen sosyal bir uçurum üretiyor. İnsanlar birbirine karşı sağırlaşıyor, birbirinin sesini işitmiyor. İşte böyle bir zeminde; Platform olarak, bizi birbirimize bağlayacak en önemli ilkenin adalet olduğunu hatırlatıyoruz. Güçlülerin menfaati uğruna toplumun hukukun ve maslahatının çiğnenemeyeceğini söylüyoruz. Mağrur kınayıcıların kınamasına aldırmadan; ihtişamın sofrasına kurulmadan; üç günlük menfaat kapısına kul olmadan; her hal ve şartta doğru bildiğimiz sözü söylemeye devam ediyoruz” denildi.
Nesiller de yitip gidiyor
Adaletin hakkını vermenin, hakkın sözünü yükseltmenin her geçen gün biraz daha zorlaştığı zamanlardan geçiyoruz. Bir dönem, sistemin yaşadığı krizlerden bahsederken; artık krizin sistem haline geldiği dönemleri yaşıyoruz. Siyasetin krizi topluma yönelik baskı ve şiddet üretiyor. Toplumsal sorunlara ve taleplere çözüm üretmek yerine, onlarca yıllık inkâr politikalarına geri dönülüyor. Defalarca denenmiş ve her defasında daha acı sonuçlar üretmiş eski yöntemler, yeni aktörler eliyle yeniden sahneleniyor. Kaybedilen ise sadece zaman olmuyor; nesiller de yitip gidiyor.
Liyakat değil sadakat esas alınıyor
Ekonominin krizi asgari ücretli kölelik üretiyor. Kamuda ehliyet ve liyakat değil, mevki sahiplerine sadâkat esas alınmaya devam ediyor. Üstelik bu tür bir kadrolaşmanın, 15 Temmuz’da nasıl bir felâkete yol açtığı tecrübe edildiği halde! Emek; denetimsiz bir piyasanın insafsızlığına, acımasızlığına terk edilmiş... Emekçi; güvencesiz, kıdem tazminatsız, taşeronlaşmış, esnek çalışma adı altında hakları tırpalanmış bir hale getirilmiş ki daha ucuza sömürülebilsin.
Adaleti istemenin bedeli de ağırlaşıyor
Yargının krizi, hukuksuzluk üretiyor. Suçun tanımı, ilkelere göre güçlülere göre değişmeye devam ediyor. Üstünler için işlemeyen kanunlar; ezilenleri ise değirmen gibi öğütüyor. En temel hakların çiğnenmesine dahi gerekçeli kararlar üretilebiliyor. Yargı, hakkın, hukukun güvencesi olmaktan çıkınca; düşünceyi ifadenin, barışı savunmanın, adaleti istemenin bedeli de ağırlaşıyor.
Eğitimin krizi, cehalet üretiyor
Eğitimin krizi, cehalet üretiyor. İnsani değerlerden gün geçtikçe uzaklaşan bir nesil, iyi ve güzel olan her şeye yabancılaşıyor. Ruhunda açılan anlamsız boşluğu ise ne yazık ki, teknoloji, iddia oyunları, uyuşturucu gibi süfli bağımlılıklar dolduruyor. Şehrimizde her birkaç günde bir komaya giren genç haberi almamız sizce de ibret verici değil mi?
‘Allah, adaletin yolunda yürüyenlerin yardımcısıdır’
Güçlülerin menfaati uğruna toplumun hukukun ve maslahatının çiğnenemeyeceğini söylüyoruz. Mağrur kınayıcıların kınamasına aldırmadan; ihtişamın sofrasına kurulmadan; üç günlük menfaat kapısına kul olmadan; her hal ve şartta doğru bildiğimiz sözü söylemeye devam ediyoruz. Bunu, Hakk’a sadâkatimizin gereği olduğu kadar; zulme karşı söylenmiş sözün bedelini geçmişte ödemişlere, bugün ödemekte olan yol arkadaşlarımıza ahdimizin de gereği sayıyoruz. Şüphesiz Allah, zulmedenlere karşı iyiliğin, doğruluğun, adaletin yolunda yürüyenlerin yardımcısı, koruyucusu ve kollayıcısıdır.