Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türk vatandaşlarına vize muafiyeti için ekim ayını göstermesinden bir gün sonra Avrupa Parlamentosu’ndan benzer açıklamalar geldi. Buna karşın Avrupa, alternatifsiz olarak gördüğü sığınmacı anlaşmasının çökmesinden endişe ediyor.
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında yapılan sığınmacı anlaşması kapsamında Türk vatandaşlarına AB ülkelerine vizesiz seyahat etme imkanı verilmesi, Avrupa Parlamentosu’nda (AP) engelle karşılaştı. AP Başkanı Martin Schulz ve AP Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, vize muafiyetinin haziranda yürürlüğe girmesinin mümkün olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da önceki gün yaptığı açıklamada, yapılan anlaşmada vize serbestisinin uygulanmasının öngörüldüğünü, AB’nin ise bunu erteleyerek süreci tıkamak istediğini ifade etmişti.
Süreçteki tıkanıklığın temelinde ise Terörle Mücadele Kanunu (TMK) yer alıyor. AB’nin yerine getirilmesini istediği 72 kriterden birinde bu yasanın değiştirilmesi talep ediliyor. AB Bakanı Volkan Bozkır ise Fransa’nın Strazburg kentinde yaptığı açıklamada 450 şehit verilen bir ortamda yasanın değiştirilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. TMK’nın Avrupa standartlarında olduğunu belirten Bozkır, İngiltere ve Fransa’nın terör yasalarında daha sert maddelerin bulunduğuna dikkat çekti.
B PLANI ARAYIŞLARI NAFİLE
Vize serbestisindeki uzlaşmazlık nedeniyle sığınmacı anlaşmasının çökmesi ihtimali, AB ülkelerini farklı çözümler aramaya itiyor. Almanya’da iktidardaki Hristiyan Demokrat Parti’den Karl-Georg Wellmann, göçmenlerin Türkiye’ye gönderilmek yerine Yunan adalarında tutulmasını ve başvurusu reddedilenlerin doğrudan geldikleri ülkelere gönderilmesini önerdi. AP Liberal Grup Başkanı Verhofstadt ise tek çözümün Avrupa’nın kendi sınır koruma sistemini oluşturması olduğunu savundu. Ancak Deutsche Welle’ye konuşan Avrupa uzmanı Janis Emmanoulidis, Ege üzerinden gelen sığınmacı sayısı arttığı takdirde bu planların uygulanmasının mümkün olmayacağını ve anlaşmanın iki tarafın da çıkarına olduğunu dile getirdi.
KİM NE DEDİ?
- AP Liberal Grubu’nun Belçikalı başkanı Guy Verhofstadt, AB’nin Türkiye’deki göçmenler için yeni plana ihtiyacı olduğunu söyleyerek, yapılan yardımların büyük oranda artırılması gerektiğini belirtti. Verhofstadt’ın planı uygulanırsa, bir sığınmacının Avrupa’ya aylık maliyeti 7 avrodan 80 avroya çıkacak.
- AP Sol Grubu, Türkiye’ye gönderdiği bir heyetin, sığınmacı anlaşmasının uygulanmasına yönelik gözlemlerini basın mensuplarıyla paylaştı. Yunan adalarından Türkiye’ye gönderilen göçmenlere sığınma başvurusu hakkı verilmediğini belirten Sol Grup ayrıca Türkiye’deki göçmen nakil merkezlerinde şartların kötü olduğu eleştirisinde bulundu.
- Sosyalistler Grup Başkanı Gianni Pittella, “Erdoğan’ın tehditlerine ve baskı kurma çabalarına boyun eğmeyeceklerini” söyledi.
- Yeşiller Grubu Başkan Yardımcısı Philippe Lambert, iki taraf da sert tutumunu sürdürdüğü takdirde vize serbestisinin uygulanamayacağını ve hatta sığınmacı anlaşmasının da çökebileceğini söyledi.
AB NE İSTİYOR, TÜRKİYE NEDEN KARŞI?
- Türk vatandaşlarına vize muafiyeti konusunda yaşanan krizin nedenlerin başında AB’nin terörle mücadele yasasında değişiklik istemesi geliyor. AB, Türkiye’nin mevzuatını 2002 ve 2008’deki çerçeve kararlarına uygun hale getirmesini istiyor. Ancak Ankara terör tanımının daraltılması dahil, düzenlemelerin PKK ile mücadeleyi sekteye uğratacağını düşünüyor.
- AB’nin 2002’deki “Terör suçu ve ilgili cezalar konusunda AB kuralları başlıklı” çerçeve kararında “cinayet, yaralama, rehin alma, saldırı veya bunlardan herhangi birini gerçekleştirme tehdidi” şeklinde terörü tanımlanıyor. Aynı belgede terör suçu kavramı için “halkı tehdit; bir ülkeyi, uluslararası örgütü ya da bir hükümeti yapacaklarından alıkoyacak istikrarsızlık ya da yok etme eylemi” deniyor. 2008’de yürürlüğe koyduğu çerçeve kararında ise insan haklarına vurgu yapılarak, “terörle mücadele edilirken, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi temel özgürlükler alanlarıyla çelişen önlemler alınamayacağı” belirtiliyor.
- AB, Türkiye’den söz konusu çerçeve kararları doğrultusunda yasalarını değiştirmesini talep ediyor. Örgütlü suçlarla ilgili cezaları düzenleyen TCK 220. maddede silahlı silahsız örgüt ayrımının yapılması AB’nin bu çerçevedeki talepleri arasında. AB, Terörle Mücadele Kanunu’nun terör ve terör suçlusunu tanımlayan 1. ve 2. maddesinin de değiştirilmesini istiyor.
- Terör suçu kapsamının daraltılması, silahlı silahsız ayrımının yapılması, şiddet şartının getirilmesi ve terör propagandası suçunun net şekilde tanımlanması AB’nin talepleri arasında. TMK 1. maddede yapılan terör tanımındaki “...bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir” ifadesinin, geniş ve muğlak olduğu gerekçesiyle değiştirilmesi isteniyor.
- Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Uzmanı Nihat Ali Özcan, Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kapsamı daraltılmış bir terör tanımı istediğini söyledi. Özcan, “Avrupa Birliği, ‘Şiddet yoksa bunu terör suçu olarak tanımlamayın. Bu davaları genişletiyor. Genişleyen davalar da bizim için sorun çıkarabilir’ diyor. AB ayrıca Türkiye’nin diğer ülkelerdeki terör faaliyetlerini de suç olarak tanımlamasını istiyor” dedi.
AVRUPA'DA STANDART YOK
AB’ye üye ülkelerin kanunlarında da terör, terör suçu, terörle mücadele konularında herhangi bir standart bulunmuyor. Hollanda’da terör suçlarıyla ilgili bir kanun metni yok. Terörle ilgili genel bir düzenlemenin yer aldığı Hollanda Ceza Kanunu’nda, ‘terörist niyet’ ifadesine yer veriliyor. Avusturya’da da terör suçlarıyla ilgili olarak ayrı bir kanun düzenlemesi bulunmuyor. Almanya’da da resmi olarak “terör” veya “terör suçlusu” tanımı bulunmuyor. Almanya kanunlarında “terör örgütü kurmak” tanımlanıyor. Terörle mücadeleye ilişkin ayrı bir kanunun bulunmadığı Belçika’da da “terör” ve “terörizm” tanımı ceza kanunu içinde yapılıyor. (Karar)