Londra’da bugüne kadar 70 bin katılımcıyı etkileyen The School of Life (TSOL-Hayat Okulu)'ın kurucusu Alain de Botton, Avrupa’nın 300 yıldır tartıştığı ‘Dinle devlet ayrı olmalı mı?’,  ‘İş dünyasının siyasetçilerle ilişkisi nasıl olmalı?’ ‘Medya ne kadar özgür olmalı?’ gibi konular hakkında Türkiye’nin bir çeşit hızlandırılmış kursa ihtiyacı olduğunu söyledi. Milliyet'ten Mehveş Evin'e konuşan Bolton, Türkiye'deki tartışmalarda düşünce tarihinin hatırlanmadığını belirtti.

İfade özgürlüğü Twitter'la başlamadı

Siyasi yapı ve özgürlükler etrafındaki konuların, geçen 300 yılda Batı Avrupa’da çok tartışıldığını belirten Bolton,  "Dinle devlet ayrı olmalı mı? İş dünyasının siyasetçilerle ilişkisi nasıl olmalı? Medya ne kadar özgür olmalı" gibi konular hakkında çok önemli fikirler üretenlerin olduğunu ve Türkiye’nin bu düşüncelerle ilgili bir çeşit hızlandırılmış kursa ihtiyaç duyduğunu kaydetti. Türkiye'deki tartışmalarda düşünce tarihinin hatırlanmadığına dikkati çeken Bolton, "İfade özgürlüğü dün icat edilmedi, Twitter’la başlamadı... Ne kadar özgürlük olursa, o kadar kaos vardır ama aynı zamanda meşruiyet sağlanır. Bu tartışmalar şimdi, Türkiye’de başlamadı. Tarihte var. Bence burada çok önemli dersler unutuldu. Bu da çok tehlikeli" diye konuştu.

Çoğu politikacı, gazeteciden nefret eder

Medya özgürlüğüne müdahalenin de yıkıcı sonuçlar doğuracağını aktaran Bolton, "Hükümeti sert eleştiren bir medya, son derecede acı verir. Ama bu, siyasetçilerin gazetecileri hapse atmalarını gerektirmiyor. Modern toplumun yapı taşlarından biridir: Siyasetçi, gazeteciye dokunamaz! Bayıldığından değil. Çoğu politikacı, gazeteciden nefret eder. Ama iyi bir toplumda yaşamak istiyorsan, gazeteci denen bu sinir bozucu kişileri tolere etmek durumundasın. Türkiye bunu unutmuş gibi" dedi. Bolton, medyaya baskının uzun dönemde toplumu oluşturan tabana büyük zarar verdiğine de dikkat çekti. Haber Merkezi