Tarihçi-yazar Mustafa Armağan, Kemalizm'in günümüz dünyasında karşılığının olmadığını, Kemalistlerce bir din haline getirildiğini ve demokratikleşmemizin önünde engel olduğunu belirterek, "Kemalist mantık tümüyle tasfiye edilmeli" dedi.
Yeni Asya'nın sorularını cevaplandıran Tarihçi- Yazar Mustafa Armağan, Kemalizm'in eğitim sistemiyle toplumun tüm kesimlerinin bilinçaltlarını etkisi altına aldığını ve yaşanan olaylara sağcısı, solcusu, dindarı bu bilinçaltıyla tepki gösterdiğine dikkati çekti.
Kemalizm menhus bir hastalık gibi
Armağan şunları söyledi: "Kemalizm Türkiye’de maalesef 'Su-i misal emsal olmaz' sözünü yanlış çıkartacak şekilde ona karşı olan ya da karşı olduğunu söyleyen birçok bünyeye menhus bir hastalık gibi sirayet etmiş durumda. Mesela “Kürt Kemalizmi” dediğimiz yaklaşım Türk Kemalizmi’ne karşı çıkan bünyenin içerisinde kendisine varlık sahası bulabildiği gibi, İslamcı ya da muhafazakâr kesimde de çeşitli izdüşümleri bıraktı. Dolayısıyla Kemalizmi CHP ile özdeşleştirip o cepheye inhisar ettirmek doğru değil. Çünkü mevcut eğitim sisteminden yetişen ve bu paradigmayla kafaları yoğrulan nesiller ister istemez Kemalist tortuları hayatlarının değişik aşamalarında yansıtıyor ve yaşatıyorlar. Türkiye’de bir zamanlar dedeleri, babaları Kemalizm’den çok çekmiş, vaktiyle Kemalist paradigmaya karşı çıkmış, itiraz etmiş bazı kesimlere mensup insanlar bile, zaman içinde Kemalist yanlışları tekrarlaya tekrarlaya bilinçaltlarına sızdırdı ve dayatma gerçekler karşısında onları bir tür içselleştirme sürecine girdiler. Bu içselleştirme tecrübesi veya “Stockholm sendromu” diyelim adına, bugün Kemalizmi resmî tarih üzerinden eleştiren bizim gibi insanların karşısına hiç hesapta olmayan bir ideolojik duvar olarak çıkmakta.
Yalnız bu, dediğim gibi, ille belli bir kesim, belli bir bünye için değil, genel olarak Türkiye sathına yayılmış olan bir anlayış ve aslında kökü kurutulması gereken bir anlayıştır… "
Kemalizm din haline getirildi
Kemalizm'in üniversitelerdeki eliyle bir din haline getirildiğini söyleyen Mustafa Armağan, "İnkılâp Tarihi kürsüleri kaldırılmalı. Bunca üniversitede Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi kürsüleri var. Bunlar ne iş yapar? Adam makalesine “Yüce önder Atatürk” diye başlıyor. Yahu utanın. Bilimsel olduğunu söylediğiniz bir makaleye böyle başlanılır mı? O zaman neden din kitaplarında “Peygamber-i zişan efendimiz” v.s. denildiği zaman alay ediyorsunuz? O bir dindir neticede ve dinî bir söylem kurucusuna böyle yaklaşır. Peki, Kemalizm bir din midir? –Evet bir dindir. Bu din de İnkılâp Tarihi kürsüleri eliyle empoze edilmektedir" dedi.
“Atatürk ilkeleri”nin anayasada yer almasının da doğru olmadığını dile getiren tarihçi-yazar Armağan, "Atatürk İlkeleri diye bir kişinin kafasından veya icraatından çıkan ilkeler olmaz. Bir kişinin ilkeleri, anayasada yer alamaz. Anayasanın dibacesine ilkeler konulmuş. Mebuslar ve Cumhurbaşkanları Atatürk ilkelerine uyacağına yemin ediyor, daha ne olsun! Böyle bir yemin dünyanın neresinde var? Hem bir kişinin ilkelerine ben niye yemin edeyim? Ve bu yemin nasıl demokratik olabiliyor? ‘İnsanlara refah getireceğime, onları mutlu edeceğime, ülkeme ihanet etmeyeceğime’ v.s. yemin edilir, bir kişinin şahsına, koyduğu ilkelere uyup uymamak olamaz. ‘Cumhuriyet kanunlarına uyacağıma yemin ederim’ diyor meselâ. Kanunlara uymak demokratik bir yemin olabilir. Ama bir kişinin ilkelerine uyup uymamak olmaz. Nedir bu o ilkeler? Devletçilik ilkesine uyuyor mu meselâ Tayyip Erdoğan, ya da uyacak mı? Bir taraftan devletçilik ilkesine uyacağına yemin ediyor, öte yandan özelleştirmeyi savunuyor. Kimse de bunun demode bir yemin şekli olduğunu aklına getirmiyor. Halbuki, “Devletçilik” Atatürk’ün getirdiği ilkelerden biridir. Değiştirilmesi, kaldırılması gereken o kadar çok ilke var ki, bir yerden başlamak lâzım. Özetle Kemalist mantık tümüyle tasfiye edilmeli" diye konuştu.
Ekrem Özden / twitter: @EkremOzden86
Not: Mustafa Armağan ile yapılan röportajın tamamı önümüzdeki hafta Yeni Asya gazetesinde yayınlanacak.