“Cumhuriyetten sonra ne dar ve bağnaz bir ideoloji ile fikirler cılızlaştırıldı. Irkçılığı ortadan kaldırmamız lâzım. Zaten Kürt sorununu halk değil, devlet ortaya çıkardı. Bu topraklarda ırkçılık hüküm süremez. Bizim dinimiz ırkçılığa karşıdır. Dindarlar en başta ırkçılığa karşı olmalıdır. Kürt sorununu hakikî mânâda gerçek Nurcu olanlar çözebilir.”
ASLA BAŞ EĞMEDİ, TEKLİFLERİ DE REDDETTİ
“Said Nursî dâvâsının peşinden gidip dik duran, her türlü sıkıntılara göğüs geren ve kesinlikle baş eğmemiş bir insandı, eğilmez bir vicdandı. Kendisine yapılan hiçbir teklifi de kabul etmemiş, şiddetle reddetmiştir. Bediüzzaman'ı Mustafa Kemal ile barıştırmak da beyhude bir çabadır.. Barıştıramazsınız. Çünkü biri diğerinin antitezidir. Ayrıca Said Nursî hayatı boyunca takiyye yapmamıştır. Doğrudan, doğru bildiği hakikati haykırmıştır. Ben felsefî bakış açısını ondan öğrendim, hocamdır.”
(ODTÜ Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasin Ceylan, gazetemizin Ankara Temsilciliğini ziyaret etti. Görüşmede, gazetemizin Yönetim Kurulu Üyelerinden Ali Vapurlu ve Sami Cebeci ile, TBMM Millî Eğitim Komisyonu eski Başkanı Nurettin Tokdemir ve Ankara Temsilcimiz Mehmet Kara hazır bulundu.)
Kürt sorununu Nurcular çözer
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasin Ceylan, “Kürt sorununu hakikî mânâda gerçek Nurcu olanlar çözebilir” dedi.
Prof. Dr. Yasin Ceylan ile Yeni Asya Gazetesi’nden bir heyet gazetemizin Ankara Temsilciliğinde bir araya geldi. Çeşitli konularda fikir alış verişinde bulunulan görüşmede, gazetemizin yönetim kurulu üyelerinden Ali Vapurlu ve Sami Cebeci ile, TBMM eski Millî Eğitim Komisyonu Başkanı Nurettin Tokdemir ve Ankara Temsilcimiz Mehmet Kara hazır bulundu. Görüşmede, Kemalizm ve resmî ideolojiye eleştirilerde bulunan Prof. Dr. Yasin Ceylan, “Cumhuriyetten sonra ne yazık ki dar ve bağnaz bir ideoloji ile fikirler cılızlaştırıldı. Geçmişten tevarüs eden kültür yok edildi. Belli dogmaların dışına çıkamaz olduk. Bu sebeple Türkiye’de biriken sorunları ne sağ ne de sol iktidarlar çözebiliyor. Zira özgür olmayan zihinler sorun çözmekten acizdir. Bu tip zihinler sorunları çözmek yerine, bir kurtarıcıya işi havale ederler” dedi.
Bu bağlamda yeni anayasa yapılması çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Ceylan, “Anayasa yapmak için kurucu meclis gerekir diyorlar. Halkın seçtiği meclis dururken, tekrar ihtilâl yapılıp kurucu bir meclis kurulmasını mı bekleyeceğiz? Görülüyor ki zihinler özgürce düşünemiyor. Küçük ruhlu insanlar yetişiyor. Neticede de böyle saçma fikirler ortada dolaşıyor” ifadelerini kullandı.
“IRKÇILIĞI YOK ETMEMİZ LÂZIM”
Prof. Dr. Ceylan, Atatürkçü geçinenlerin Mustafa Kemal’i taklit etmekten başka bir meziyetleri olmadığını belirterek, şunları söyledi:
“Atatürk de bir sürü hataları olan bir insandı. Bir kere fikirleri Türkiye gerçekleriyle örtüşmüyordu. Darbeleri yapanlara bakın. Hep ‘biz Atatürkçüyüz, Atatürk bize bu görevi verdi’ deyip dururlar.”
Kürt meselesinde de yanlış bir anlayış sergilendiğini belirten Prof. Dr. Ceylan şöyle konuştu:
“Devlet toprağı kutsallaştırıyor. ‘Aman toprak bölünmesin de üstündeki insanların canı cehenneme’ anlayışı içerisinde. Toprak bölünmesin diye insanı ihmal etti. Halbuki insanlar iknâya çalışılmalıydı. İnsanlar iknâ olursa ve bölünmezse, zaten toprak da bölünmez. Ama insanları gönlü bir ve birlik olmadıktan sonra, toprağın birlik ve bütünlüğünün ne anlamı var? Bir kere ırkçılığı ortadan kaldırmamız lâzım. Zaten Kürt sorununu halk ortaya çıkarmadı, devlet ortaya çıkardı. Dolayısıyla çözecek olan da yine devlettir. Bu topraklarda ırkçılık hüküm süremez. Bizim dinimiz ırkçılığa karşıdır. Dindarlar en başta ırkçılığa karşı olmalıdır. Kürt sorununu hakikî mânâda gerçek Nurcu olanlar çözebilir diyorum bu sebeple. Sahte Nurcular, sahte dindarlar bu sorunun içinden çıkamazlar.”
“BEDİÜZZAMAN’I, MUSTAFA KEMAL İLE BARIŞTIRAMAZSINIZ”
Prof. Dr. Ceylan, Said Nursî’nin ömrü boyunca dâvâsı uğruna mücadele etmiş, cesur bir âlim olduğunu kaydederek, şöyle devam ett: “Onun hayat hikâyesini okuyup da etkilenmeyecek bir insan bulamazsınız. Hangi görüşten olursanız olun, Said Nursî’nin hayatından etkilenirsiniz. O, dâvâsının peşinden gidip dik duran, her türlü sıkıntılara göğüs geren ve kesinlikle baş eğmemiş bir insandı. O adeta eğilmez bir vicdandı. Said Nursî gibi bir şahsiyete son iki asırdır hiç rasgelmedik. Zira herkes idamı görünce geri adım atmıştır. Ayrıca kendisine yapılan hiçbir teklifi de kabul etmemiş, şiddetle red etmiştir. Özgürlüğe o kadar müştak ki, herşeyi red ediyor. Ayrıca, Bediüzzaman’ı, Mustafa Kemal ile barıştırmak da beyhude bir çabadır. Barıştıramazsınız. Çünkü biri diğerinin antitezidir. Ayrıca Said Nursî hayatı boyunca takiyye yapmamıştır. Doğrudan doğru bildiği hakikati haykırmıştır. Ben felsefi bakış açısını Said Nursî’den öğrendim. Dolayısıyla kendisi benim hocamdır. Onun eserlerini çok küçük yaşımda Osmanlıcasından okudum. Kelime dağarcığımın gelişmesine de büyük katkıları olmuştur. Said Nursî’nin mücadelesi iknâ üzerine kuruludur. O sertliği ve kabalığı red etmiştir. İslâm’ın ancak bu tür bir metotla hükümferma olabileceğine inanıyordu ve bu görüşünde isabet etmiştir.”
YAVUZ ÇALIŞKAN/Ankara