26. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada Ahmet Altan’ın Silivri Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlandı. Altan, “Hukuk bazen uyur ama asla ölmez” diyen atasözüne inanırım” diyerek çarpıcı bir savunma yaptı.
‘Darbe Çağrışımı’ olarak adlandırılan medya yapılanmasına ilişkin aralarında Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın da bulunduğu 17 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam ediliyor. Ahmet Altan, “İddianame olduğu ileri sürülen, zekâdan ve hukuktan yoksun, ağırlaştırılmış müebbet gibi heybetli bir cezayı taşımaya mecali yetmeyen bu cılız metin ciddi bir savunmayı asla hak etmiyor. Hukuk sisteminin yakalandığı korkunç hastalığı, bu iddianameyi madde madde inceleyerek göstereceğim” dedi. 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada bugün Ahmet Altan’ın Silivri Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlanarak savunma yaptı.
ZEHİRLİ BİR SARMAŞIK GİBİ YARGIYI BOĞUYOR
Ahmet Altan’ın savunmasından satır başları şöyle: “Sayın yargıç, İddianame olduğu ileri sürülen, zekâdan ve hukuktan yoksun, ağırlaştırılmış müebbet gibi heybetli bir cezayı taşımaya mecali yetmeyen bu cılız metin ciddi bir savunmayı asla hak etmiyor. Ama benim hakkımda söylenen yalanları gördüğümde 15 Temmuz’dan sonra hapse atılan binlerce insanın nasıl bir hukuk katliamının kurbanı olduklarını daha iyi anladım. Hakkında yalan söylenen tek insan ben olamayacağıma göre bu tür yalan dolu iddianamelerin zehirli bir sarmaşık gibi yargıya dolanıp onu boğduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu iddianameyi yazan savcının yalan söyleme ve saçmalama konusunda gösterdiği pervasızlık, bunun yargı sisteminde bir alışkanlık hâline geldiğini kanıtlıyor.
ADLİYELER HUKUK MEZBAHASINA DÖNDÜRÜLDÜ
Bu iddianameyi okuduğunuzda, içinde sanıkların, sanık sandalyelerinin, avukat sıralarının, silahlı jandarmaların, kürsülerin, cübbelerin bulunduğu ve Adliye Sarayı diye adlandırılan yerlerin nasıl bir hukuk mezbahasına döndürüldüğünü rahatça kavrıyorsunuz. Mehmet Altan’ın çok sevdiği bir sözü vardır, “bir damla kana baktığında bünyedeki bütün hastalıkları görürsün” der. Şimdi bu iddianameyi, bu bir damla kanı incelediğimizde, hukuk sisteminin cüzzama yakalandığını, etlerinin lime lime döküldüğünü bütün dünyayla birlikte göreceğiz.
28 Şubat generalleri gibi ‘bin yıl süreceğini’ sanıyorlar
Size, hukuk sisteminin yakalandığı korkunç hastalığı, bu iddianameyi madde madde inceleyerek göstereceğim. Bunu, Türkiye’de şu anda bağımsız ve âdil bir yargı bulunduğunu sanmak gibi safça bir yanılgıya düştüğüm için yapmayacağım. Mahkeme tarafından tahliye edilen insanların aynı mahkemenin kapısında yeniden tutuklandığı bir utanç ve zorbalık çağında yaşadığımızın, hukukun bizzat hukukçular tarafından katledilmeye çalışıldığı bir zorbalık döneminin tanığı ve sanığı olduğumun elbette farkındayım. Ama ben, “hukuk bazen uyur ama asla ölmez” diyen atasözüne inanırım. Bugün vurulan, yaralanan, kanayan, komaya sokulan hukukun bir gün sağlığına kavuşup geri döneceğini biliyorum. Şu anda iktidarda bulunan siyasetçilerle hukukçuların yalnızca bugünü düşünmelerine, 28 Şubat generalleri gibi “bugünün bin yıl süreceğini” sanmalarına karşın ben yarının geleceğini, daima geldiğini bilirim.
***
Okumak için tıklayınız:
Ahmet Altan savunmasını yaptı
Ilıcak: 2013’e kadar Erdoğan’ı destekledim
Altan'dan 73 sayfalık bir savunma: Üniversite hocasıydım, KHK ile atıldım