Denge ve Denetleme Ağı, yargıya güvenin azalmasına ilişkin bir politika belgesi hazırladı. Belgede, “HSK kararlarının objektif kriterlere dayanması” istendi.
Ülke genelinde 300’e yakın sivil toplum kuruluşunu temsil eden Denge ve Denetleme Ağı, daha önce yayınladığı “Yargı Reformu Stratejisi’ne Denge ve Denetlemeden Bakmak” raporunun ardından, yargıya güvenin azalmasına ilişkin bir politika belgesi hazırlandı.
Yargı Reform Grubu’nun öncülüğünde hazırlanan belgede şu görüşlere yer verildi: “Son yıllarda yaşanan hak ihlâlleri ve yargılama süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar, vatandaşların yargı organının adalet dağıtma işlevine duydukları güvenin azalmasına neden olmaktadır. İki yıl süren OHAL süreci sonrasında yüksek yargı organlarında yapılan değişiklikler ve yeni sisteme geçişte uyum düzenlemeleri sonucunda yargı üzerindeki yürütme etkisinin arttığı, yargı kurumlarının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerliliğinin sorgulanır hale geldiği kamuoyunda sık sık dile getirilmektedir.
“Bu doğrultuda hazırlanan metinle, ülkemizde yargı alanında ve bilhassa ceza yargılamalarındaki mevcut durum değerlendirilmekte; CHS (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) ile yargı üzerinde yürütme etkisinin arttığı ve buna paralel olarak üst mahkemelerin yaptırım güçlerinin de azalmakta olduğu argümanları ele alınmakta ve bu noktalardan hareketle, yargıya güveni sağlamak için acilen atılması gereken bir dizi adım tarif edilmektedir.
Atılması gereken adımlar
*HAkimler ve Savcılar Kurulu, yürütme etkisinden uzak, bağımsız bir yapıya kavuşturulmalı; Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısının Kurulun doğal üyeleri olması uygulaması, tüm partilerin ortaklaşması ile yargı bağımsızlığını güçlendirecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
*Âdil yargılanma ve silâhların eşitliği ilkelerine uygun olarak, yargılama süreçlerinin savunma haklarına saygılı ve savunma ile iddia makamını eşit kabul eden bir yaklaşım ile yürütülmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
*AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları yürütme, yasama ve yargının tüm kurumları tarafından dikkate alınmalıdır.
*Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’nin (SEGBİS) istisna seviyesinde kullanılması sağlanmalı, SEGBİS’e başvurulacak haller kesin sınırlar ile belirlenmelidir. Mecliste yargı alanında “reform” kapsamında son yapılan yasal düzenlemede SEGBİS uygulaması idari yargılamalarda da uygulanacak şekilde genişletilmiştir. Mahkemede yüz yüzelik ve hâkim önünde dinlenilme ilkelerine aykırılık teşkil eden bu uygulamanın genişletilmesi, adil yargılanma hakkına müdahale alanının genişletilmesi olarak yorumlanmaktadır.
*HSK kararlarının objektif kriterlere dayanması, yargı denetimine tabi olması ve Kurulun, hakimler ile ilgili iş ve işlemlerinde, Anayasa ve uluslar arası sözleşmeler ile tanımlanan “hâkim bağımsızlığı” ilkesine halel getirmeyecek biçimde hareket etmesi sağlanmalıdır.
*Avrupa Hâkimleri Danışma Kurulu (CCJE), Venedik Komisyonu gibi kurumların raporları ve bu konudaki evrensel ilkeler doğrultusunda, yargı teşkilâtlarında reforma gidilmesi ve disiplin cezaları gibi durumlar dışında, kendileri istemediği müddetçe hâkimlerin görev yerlerinin değişmemesi yasal güvence altına alınmalıdır.
HABER: SEDAT SERDAR