Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz 24 Ekim tarihli scope yayınında istifaya zorlanan belediye başkanlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Güleçyüz, “Herkes eşittir, bazıları daha eşittir” anlayışının hakim olduğunu vurguladı.
Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz 24 Ekim tarihli scope yayınında istifaya zorlanan belediye başkanlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Güleçyüz, “Uzun zamandır her hafta neredeyse yeni bir dış düşmanla onun etrafında oluşturulan gündemlere alışmıştık. Haddini bildirmeler restler vs. Şimdi onun yerini bu haftalarda AKP’nin kendi iç mücadeleleri yerini aldı. Seçilmiş başkanların istifaya zorlanmaları ve partinin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı tarafından bu zorlamanın yapılması gündemi oraya kaydırdı” dedi.
Demek ki millî iradeye bir ortak var
“Aslında buna gelmeden evvel geçmiş dönemde yapılan, ama özellikle HDP’li belediyeler üzerinden gerçekleştirildiği için çok gündem oluşturamayan kayyım atamaları var” diyen Güleçyüz şöyle devam etti; “Peşinden bu geldi. Deniliyor ki seçimle gelen seçimle gider. Demokrasinin temel kuralıdır. Bu gündemi ortaya atanlar ve ısrarla takipçisi olanlar da aynı şeyi söylüyorlar. Ama peşinden farklı şeyler söylüyorlar: Seçimle gelen seçimle gider, ama buradaki seçimle gelip seçimle gitme olayında başka bir irade daha var. Yani halkın önüne seçilmek üzere gösterilen adayları uygun gören bir irade var. Ve o irade şu an devrede. Evet halk seçti, ama ben aday göstermesem seçilmezdi. Demek ki millî iradeye bir ortak var.
Herkes eşittir, bazıları daha eşittir
“Seçim dönemi gelmezden evvel halkın seçtiği bir başkan görevden çekilmeye zorlanıyorsa orada millî iradeye başka bir ortak var. Ve bu ortak kendisi de seçilmiş olan bir kişi. O zaman şöyle bir tablo çıkıyor ortaya: Seçilmişlerden biri diğer seçilmişlerden daha üstündür! Hani ‘Herkes eşittir, bazıları daha eşittir’ lafı var ya; ona denk düşen bir durum. Lider, reis diyor ki: ‘Biz makam koltuk sevdasıyla değil, hizmet sevdasıyla bu yola çıktık.’ Ama çıkan netice şu: ‘Ben ve uygun gördüklerim makam ve koltuklarını koruyarak hizmete devam edebilirler.’ Bunun başta bu muameleye maruz bırakılanlar olmak üzere partiyi buraya taşıyan, oy veren insanlar tarafından dikkatli sorgulanması gerekir. Ve şu andaki yapı ve işleyiş, bizim baştan beri ve 16 Nisan sürecinde de hep ifade ettiğimiz tek adam sisteminin bizzat partinin kendi içinde de temayüz etmiş kadroları biçmeye başladığını gösteriyor.
Demokrasiye zarar veriyor
“Bursa Belediye Başkanı ‘Şöyle hizmet ettim, böyle hizmet ettim, şunları yaptım, bunları yaptım, en küçük bir lekem yok’ vs diyor. O zaman neden çekiliyorsun? ‘Partime zarar gelmesin.’ Partine zarar gelmesin, ama bunların üst üste gelmesi demokrasiye zarar veriyor, Türkiye’ye zarar veriyor. İmaj zaten iyice bozulmuş durumda. OHAL uygulamaları bunların meydana getirdiği mağduriyetler. Şimdi peşinden parti kendi içinde böyle bir hesaplaşmayla karşı karşıya kalıyor.
En büyük sebebi yapılan adaletsizlikler
Aslında bu AKP için de tedirgin edici bir durum. Geçenlerde parti sözcüsü Mahir Ünal dedi ki; ‘ANAP da son döneminde kendi iç meseleleriyle konuşulur hale gelmişti.’ Görüyorlar demek ki. Partinin kendi içinde hesaplaşma ve tasfiyenin ağırlıklı bir şekilde gündemin ilk sırasına yerleşmiş olması ister istemez onlarda da ‘Acaba bizim sonumuz da ANAP gibi olacak mı?’ endişe ve tedirginliği getirmiş durumda ve bunu açık açık da ifade ediyorlar. Zaten kendi yaptıkları anketler de epey aşağılarda gösteriyormuş iktidar partisini ve bunun en büyük sebebi adaletsizlikler. Biz baştan beri bunları söylüyoruz. Diyoruz ki bu yaptığınız, göz yumduğunuz, arka çıktığınız, destek verdiğiniz zulümler haksızlıklar sizi aşağı çeker. Ve bu süreç hızla devam ediyor. Zulümler haksızlıklar yayıldıkça, arttıkça, devam etikçe bunların sorumlusu konumundaki olan siyasî kadroları etkiliyor, aşağı çekiyor.”
İstanbul - Kübra Baş