Yeni Asya Vakfı’nda gerçekleştirilen Hizmet İçi Eğitim Programı, tesanüd konusuyla başladı. Her ay belli konular işlenecek olan program Anadolu ve Avrupa yakası hanım okuyucularını buluşturdu.
Yeni Asya Vakfı’nda 27 Kasım Pazartesi günü gerçekleştirilen Hizmet İçi Eğitim Programı, tesanüd konusuyla başladı. Her ay belli konular işlenecek olan program Anadolu ve Avrupa hanım okuyucularını buluşturarak, yoğun ilgiyle karşılandı. Uzun süren seminer aralarında çay ve yiyecek ikramı yapıldı. Neşriyat hizmetiyle kitap satışı gerçekleşirken, mini gıda kermesiyle de hizmete katkı sağlandı.
Nur’un en kuvvetli rabıtası tesanüd
“Tesanüd, sadâkat ve sebat nedir?” sorusunu inceleyen Nesibe Ersoylu şunları söyledi: “Risale-i Nur’un en kuvvetli rabıtasını oluşturan tesanüdün sac ayaklarını oluşturan kavramlar vardır. Bunlar sebat ve sadâkattir. Sadakat, Risale-i Nur mesleğine sarsılmadan devam etmek ve söylenileni söylenildiğinde yapmaktır. Sebat ise, kararlı olmak manasına gelmekle birlikte Risale-i Nur bağlamında düşündüğümüzde başka ideoloji ve fikirlerin etkisinde kalmadan, Risale-i Nur hakikatlerini ahir ömre kadar uygulamak demektir.”
Risale-i Nurda Kastamonu Lâhikası’nda Risale-i Nur’un kazandırdığı kâr ve kazançlara değinen Ersoylu, bu kazançlara karşı fiyat olarak şakirtlerinden tam ve halis sadâkat ve daimî ve sarsılmaz sebat istediğini ifade etmiştir.
İhlas Risalesi evrad edilmeli
“Tesanüdü oluşturan hakikatler, ihlâs ve sıdk” alt başlıklarını inceleyen Zeynep Aksoy, “İhlâsa dair Yirminci Lem’a muhtelif meslek ve meşrepte mü’minler arasındaki rekabetkârane ihtilâfların esbabını öyle bir teşrihtir ki, tavsif edebilmek için bu eseri aynen nakletmekten başka çare yoktur. En az 15 günde bir defa okunması gereken Yirmi Birinci Lem’a, evrad edinilecek kadar ehemmiyetlidir. Malûmdur ki kale içerden fetholunur. Bugünkü muvaffakiyete sebep olan ihlâs kalkarsa, maazallah, o zaman çok vahim neticeler tevellüd eder. Allah bizi muhlis kullarından eylesin” dedi.
Seminere Bediüzzaman Said Nursî’nin sözleriyle devam eden Aksoy, “Sizdeki ihlâs ve sadâkat ve metanet, şimdiki ağır sıkıntılarda birbirinizin kusuruna bakmamaya ve setretmeye kâfi bir sebeptir. Risale-i Nur zinciriyle kuvvetli uhuvvet öyle bir hasenedir ki, bin seyyieyi affettirir. Haşirde, adalet-i İlâhiye, hasenelerin seyyielere râcih gelmesiyle affettiğine binaen, siz de hasenelerin rüçhanına göre muhabbet ve af muamelesini yapmak lâzımdır. Yoksa bir seyyie ile hiddet etmek, sıkıntıdan gelen bir titizlik, bir asabîlikle zararlı bir hiddet, iki cihetle zulüm olur. İnşaallah, birbirinize sürurda ve tesellide yardım edip, sıkıntıyı hiçe indirirsiniz” şeklinde konuştu.
Enaniyet damarı insandaki en zararlı damardır
“Tesanüdü bozan sebepler?”i anlatan Nurbanu Sipahi, bu sebeplerden ihlâsı kıran manilerin İhlâs Risalesi’nde ele aldığını hatırlatarak şöyle devam etti: “Maddî menfaat beslemek, Hubbu cahtan gelen riyakârlık, korku ve tama bunlardan bazılarıdır. Ayrıca 29. Mektup’ta desise-i şeytaniyede 5 ve 6. Desise-i şeytaniyede enaniyet damarı insandaki en zararlı damardır onu okşamakla çok şeyler yaptırılabilir diye bizleri uyarmaktadır. Enaniyet ile beraber kıskançlık ve ardından tembellik ve vazifedarlık damarını kullanarak ehli dalalet Kur’ân hizmetine engel olmayı başka cazip şeylerle vakit buldurmamaya çalışır işte bunlar tesanüdü bozan diğer sebeplerdir. Ayrıca lâhikalarda Üstad bizleri sıkça uyararak derdi maişetin, fikir ayrılıkların, manevî hizmetlerin neticesini dünyada beklemek, kardeşine karşı su-i zan beslemek ve yine kardeşler arasında uhuvvetin bozulmasının tesanüdü bozarak bu hizmete çok zarar vereceğini söylemektedir.”
İhlas, metanet, sebat ve sadakat örnekleri
Nur Talebelerinin hayatında tesanüd örneklerinden bahseden Safiye Ece Korkmaz, “Ümmetin fesada düştüğü, bid’aların revaç bulduğu, Sünnet-i Seniyyenin unutulmaya yüz tuttuğu, ‘zamanın sonu’ olarak bilinen ahir zamanda, “Sahabe mesleğinin bir cilvesidir” dediği mesleğin gereklerini en başta kendi nefsinde yaşayan Üstad Bediüzzaman ve sahabe ahlâkını kendilerine şiar edinen Nurlu Talebeleri’nden örnek almalıyız” dedi. Binlerce talebenin numune-i imtisal olduklarını hatırlatarak devam etti: “Hafız Ali’nin mahviyet ve tevazu içinde ihlâs ve fenafilihvan düsturu, Hafız Mustafa’nın kuvvetli sadâkati ve fedakârane teslimiyeti, Hulûsi’nin Nur hizmetini her şeye tercih etmesi, Tahîri’nin Üstadının arkadaşlığını evliyalara değişmemesi, Süleyman’ın samimî ihlâsı ve sadâkati ve ‘Kâinata değişmem’ dediği, Zübeyir’in ihlâs, metanet, sebat ve sadâkati gibi yüzlerce, belki binlerce talebenin, ahir zaman insanına numune-i imtisal olan Nurlu hatıraları, sahabe hayatlarının ahir zamana yansımasıdır adeta. Allah onlardan ebeden razı olsun ve bizleri de aynı ahlâk ile ahlâklandırsın, hizmet-i Kur’âniye’den bir an bile ayırmasın inşallah.”
Haber: Kübra Örnek - Kübra Ünüvar - İstanbul