Eşi de öğretmen olan bir çocuk babası 17 yıllık öğretmen Çapar, hakkında iki müfettiş “Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yapılan çalışmaların protesto edilmesi amacıyla Adana’da 1–16 Haziran 2013 tarihlerinde izinsiz yapılan gösterileri organize eden kişiler arasında yer aldığı” iddiasıyla soruşturma yaptı.

Soruşturma sonunda müfettişlerin de teklifi doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yüksek Disiplin Kurulu, Çapar’a “İsnat edilen fiilin doğruluk kazandığı konusunda yeterli ‘kanaat’ oluştuğundan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-a maddesi gereğince ‘Devlet memurluğundan çıkarma’ cezası ile cezalandırılmasına” karar verdi. Eser, 5 Ocak 2015’te tebliğ edilen karar için İdare Mahkemesi’nde ‘yürütmeyi durdurma’ davası açtı. 

Eğitim–Sen Üyesi Eser Çapar, Adana’da demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerle birlikte Gezi Parkı eylemlerine ‘basın açıklaması ve yürüyüşlerle’ destek verdiklerini söyledi. Bu protestolar sırasında ilde o dönem kendisinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 900 kişinin gözaltına alındığını hatırlatan Çapar, “Devlet memuru olduğum için polisler hakkımda fezleke hazırlamış. MEB müfettişleri bu fezleke doğrultusunda hakkımdaki soruşturmayı yürüttü. Müfettişlerin hazırladığı raporu dikkate alan MEB Yüksek Disiplin Kurulu ise 657’nin 125/E-a maddesine göre ‘devlet memurluğundan çıkarma’ kararı aldı. Bu karar ile üyesi olduğum Eğitim-Sen ve KESK nezdinde tüm kamu çalışanlarını baskı altına alma, sindirme anlamına geliyor. Bu cezası işçi sınıfına ve kamu emekçilerine verilmiş olarak tanımlıyorum. ‘Yürütmeyi durdurma ve kararın iptali’ için İdare Mahkemesi’ne başvurdum. Davayı kazanacağımı düşünüyorum.” dedi. 

Benzer eylem ve etkinliklere katılıp gözaltına alınan çok sayıda sendika üyesinin varlığına işaret eden Çapar, direkt öğretmenlikten çıkartılma kararını beklemediğini vurguladı. 100 yıllık bir gelenekten geldiklerini ve bu mirasın tarih boyunca sürekli baskılara uğradığını hatırlatan Çapar, “Daha çok demokratikleşiyoruz, insanların kendilerini daha özgürce ifade edecekleri bir ülke olacağız” diyen bir iktidar döneminde daha çok baskı ve soruşturmalar geçirdiklerini belirtti.

Danıştay ve İdare Mahkemesi’nin ‘Daha önce hiç ceza almamış bir kamu çalışanına istenen cezanın bir alt cezası verilir’ şeklindeki içtihatlarına değinen Çapar, “Fakat bu karar uygulanmadı. Bu yıl 1. sınıfları okutuyordum. Bu durum velileri ve öğrencileri çok üzdü. Ara ara okulla uğrayıp, öğrencilerimle hasret gideriyorum. Benim için zor bir süreç oldu.” şeklinde konuştu.

'İKTİDAR DİKENSİZ BİR GÜL BAHÇESİ İSTEMEKTEDİR'

İktidarın istekleri doğrultusunda hazırlanan dosya ile ‘demokratik tepkilerini ortaya koyan insanlar olarak değil; toplumun gözünde birer terörist gibi gösterilmeye çalışıldığını’ savunan Eser Çapar, şöyle devam etti: “Yasa dışı bir örgütün yönlendirmesiyle bu eylemlere katıldığım iddia edilmekte. 17 yılık bir devlet memuruyum. Eğer böyleyse neden daha önce bu iddialarla ilişkin bir soruşturma veya yargılama yapılmamıştır. Bunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum. İktidar dikensiz bir gül bahçesi istemektedir.” 

Eğitim–Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz ise milyonların katıldığı Gezi eylemlerinden korkan AKP’nin kimliklerini tespit ettiği vatandaşları sindirme ve itibarsızlaştırma adına her türlü baskıyı uyguladığı görüşünü ortaya attı. Kamu çalışanlarının açılan idari soruşturmalarla cezalandırmak istendiğini ileri süren Karagöz, şunları söyledi: “Ancak o dönem soruşturmayı yürüten Adana İl Milli Eğitim Teftiş Kurulu Başkanı, Gezi sürecini ‘yasal, anayasal, sendikal hak ve özgürlükler kapsamında yorumlayıp, soruşturmaya yer olmadığını’ bildirmesiyle görevden almışlardı. Adana Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürü AKP’de aldıkları talimat gereği eyleme katılanlara mutlaka ceza vermeleri gerekiyordu. Bu nedenle de gezi süreciyle ilgili bir kez daha ifadeler alındı. Son bir ay içerisinde 19 üye ve yönetici arkadaşımıza ‘uyarı’ cezası verilmiştir.”

Bu arada Eser Çapar’ın da aralarında bulunduğu tutuksuz 4 sanık hakkında Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, toplantı ve yürüyüşlere silah veya (23.Madde de belirtilen) aletlerle katılma, silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapmak, görevi yaptırmamak için direnme” iddiasıyla açılan davanın yargılaması sürüyor.