Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) müfettişleri tarafından Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy gibi davalarda görev yapan 15 hâkim ve savcı hakkında "ölüme sebebiyet vermek"ten soruşturma başlatıldı. Şüphelilerin "sahte CD’ler, taraflı haberler, gizli tanıkların beyanları delil kabul edilerek açılan davalarda, sanıklara yasal haklarını vermedikleri, görevi kötüye kullandıkları, masumiyet karinesini ihlal ettikleri" vurgulandı.

Hürriyet gazetesinden Ayşegül Usta, Fırat Alkaç ve Bülent Sarıoğlu'nun haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 25 hâkim ve savcı hakkında ‘FETÖ/PDY üyeliği’ suçlamasıyla hazırlanan iddianamenin satır aralarından, yeni bir soruşturmanın detayları ortaya çıktı. Aralarında iddianamedeki şüphelilerin de bulunduğu 15 hâkim ve savcı hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından soruşturma yürütüldüğü belirtildi.

İddianamede, üçü eski mahkeme başkanı olan 15 hâkim ve savcının, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yok etmek ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tasfiye etmek maksadıyla planlanan ve somut delil olmaksızın, sahte CD’ler, taraflı haberler, gizli tanık olarak dinlenen teröristler ve vatan hainlerinin beyanları delil kabul edilerek açılan ve kamuoyunda ‘Ergenekon’, ‘Balyoz’ ve ‘Poyrazköy’ adıyla bilinen düzmece davalarda, sanıklara yasal haklarını vermedikleri, gerçek failleri serbest bırakmak suretiyle bilerek ve isteyerek teröristlere ve vatan hainlerine yardım ettikleri, iftira attıkları" ifade edildi. Şüpheliler hakkındaki "görevlerini kötüye kullandıkları, ölüme sebebiyet verdikleri, masumiyet karinesini ihlâl ettikleri ve vatana ihanet ettikleri" iddiasıyla ilgili dosyanın müfettişte olduğu belirtildi.

SABRİYE OKKIR: GEÇ KALINMIŞ BİR SÜREÇ

Ergenekon soruşturmasında tahliye edildikten 5 gün sonra ölen Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır, "Eşimi gördüğümde destek ünitesine bağlıydı. Tutuksuz yargılanması için itirazda bulunmuştum. 2 saat sonra ret kararı çıktı. Dosyayı incelemeden karar vermişlerdi. Şimdi onlar hakkında ölüme sebebiyet vermekten soruşturma açılmış. Keşke daha önce olsaydı. Geç kalınmış bir süreç" dedi.

AHMET TATAR: İNTİKAM DUYGUSU İÇİNDE DEĞİLİZ

Dava sürecinde gözaltına alınan Yarbay Ali Tatar tahliye edildikten sonra hakkında tekrar tutuklama kararı çıkarıldığını öğrenince 18 Aralık 2009’da evinde beylik tabancası ile intihar etmişti. Yarbay Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, şunları söyledi:

"Bize yapılanların karşımızdaki insanlara yapılmasından yana değiliz. Öç almak peşinde, intikam duygusu içinde değiliz. 7 yıldır hukuki mücadelemiz devam ediyor. 15 Temmuz’dan sonra daha belirgin aşama katetmeye başladık. Her şeyden önce adil yargılanma hakları gereği davaların bir an önce açılmasını talep ediyoruz. Onların bize yaptığı buydu. Uzun süren tutukluluk dönemleri ardından usule uymayan yargılamalarla karşı karşıya kalmıştık. Adil bir süreçte yargılanmasını istiyoruz. Umarım bu davalar birleştirilmez. Türkiye’nin geçmişteki o büyük davaları sürüncemede kaldı. Binlerce sanığın, yüz binlerce sayfalık belgenin olacağı bir davadan sağlıklı sonuç almak mümkün değil. Gecikmiş adalet adalet değil. Zaten yeterince gecikti bizim için."

SORUŞTURULAN İSİMLER

Eski savcılar Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Cihan Kansız, Savaş Kırbaş, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Mehmet Murat Dalkuş, Ercan Şafak, kapatılan 13. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri Hasan Hüseyin Özese, Köksal Şengün, Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, İstanbul 12. Ağır Ceza’nın hâkimleri Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, Mehmet Erdoğan, Mehmet Karababa