Yıllardır kamuoyunda tartışılan oje ve rujun abdeste engel olup olmadığına Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu son noktayı koydu.
Kurul, önceki gün, "Oje ve ruj gibi vücut üzerinde tabaka oluşturup suyun bedene ulaşmasına mani olan maddeler abdest ve gusle engel olur. Bunların abdest veya gusülden önce giderilmesi gerekir" açıklamasında bulundu. Deri üzerinde tabaka oluşturmayan, kına, saç boyası ve jöle gibi maddelerin ise abdest ve gusle mani olmadığına hükmetti.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Soruları Cevaplandırma Platformu, "Kına, oje, ruj ve jöle gibi makyaj malzemeleri abdest ve gusle engel midir?" sorusunu cevaplandırdı. Abdest ve gusülde yıkanması gereken organların, zaruret olmadıkça tamamının hiç kuru yer kalmadan yıkanması gerektiğine dikkat çekilen kurul açıklamasında, "Buna göre abdest alırken, yıkanması gereken organlardan birinde kuru yer kalırsa, abdest sahih/geçerli olmaz (Müslim, Tahâre, 31; Ebû Dâvûd, Tahâre, 67). Gusülde ise vücutta, suyun ulaşabildiği her yerin yıkanması gerekir. Bu itibarla, abdest veya gusül alacak kimsenin, yıkanması gereken organlarında, suyun altına ulaşmasına engel olacak bir tabaka bulunmamalıdır. Oje ve ruj gibi vücut üzerinde tabaka oluşturup suyun bedene ulaşmasına mani olan maddeler abdest ve gusle engel olur. Bunların abdest veya gusülden önce giderilmesi gerekir. Jöle ise bir tabaka oluşturmadığından abdest ve gusle engel olmaz." denildi.
'SAÇ BOYASI, ABDEST VE GUSLE ENGEL MİDİR?'
Saç boyası ve kınanın abdeste engel olup olmadığı yönündeki bir soruyu da cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, içeriğinde kan gibi dinen temiz olmayan şeyler bulunmadığı sürece, el veya başa sürülen kına, boya gibi maddelerin katı atıkları iyice yıkanıp, sürüldüğü yerlerden temiz ve saf bir su akması durumunda, bunların deri ve saçlarda bıraktığı renk suyun deriye nüfuzuna engel olmayacağına hükmetti. Kurul, deri üzerinde tabaka oluşturmayan, kına, saç boyası ve jöle gibi maddelerin abdest ve gusle mani olmadığının altını çizdi.
"Varis çorabı üzerine mesh yapılabilir mi?" sorusunu da değerlendiren Yüksek Kurul, varis hastalığından dolayı ayağa giyilmesi gereken özel çorapların kırık ve çıkık üzerindeki sargı hükmünde olduğunu, kırık, çıkık üzerindeki sargıya mesh edilmesinde de bir sakınca olmadığına hükmetti. Kurul, varis çorapları üzerine mesh edilmesinde de bir sakınca olmadığını bildirdi.
'TUVALETTE ABDEST ALMAK GÜNAH MIDIR?'
Tuvalette abdest alınmasına yönelik soruyu da cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, abdest alınan yerin temiz olması esas olup, necaset mahalli olan pis yerlerde abdest alınması tenzihen mekruh olduğunu duyurdu. Kararda "Günümüzde temizlik amacıyla tanzim edilen mekânlarda genellikle banyo, lavabo ve klozetler birlikte yer almaktadır. Bu durumdaki banyolarda, necaset bulunmadığı için abdest almak veya banyo yapmakta sakınca yoktur. Banyo, lavabo ve klozetlerin farklı mekânlarda yer aldığı evlerde, abdest almaya müsait bir yer varken, tuvalette abdest alınmaması daha uygun olur. Sadece tuvalet amacıyla kullanılan mekânlarda abdest veya gusül abdesti almak zorunlu olduğu durumlarda, üzerine necaset sıçratmamaya özen gösterilmeli ve bunun için gerekli tedbirler alınmalıdır." ifadeleri yer aldı.
'TEDAVİ AMAÇLI SARGI VE YARA BANTLARI ABDEST VE GUSLE ENGEL OLUR MU?'
Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunmasının abdeste ve gusle engel olmadığını vurgulayan Yüksek Kurul, "Vücudun bir yerinde sargı bulunursa abdest alırken veya guslederken bu sargı çözülerek altı yıkanır; su yaraya zarar verecekse yaranın etrafı yıkanıp yaranın üstü mesh edilir. Ancak yaraya su dokundurmak tehlike arz ettiğinde veya sargıyı hemen çözüp kaldırmak mümkün olmadığında, bu sargılar çözülmeyip üzerine mesh edilebilir. Bu durumda yara üzerindeki sargıyı mesh etmek, altını yıkamak hükmündedir. Nitekim Hz. Peygamber (sas), Uhud savaşında yaralanan yanağını sarmış ve abdest alırken bu sargının üzerini mesh etmiştir. Sargı çözüldüğü takdirde onu iyice saracak birinin bulunamayacağı durumlarda da sargı çözülmez ve aynı şekilde üzerine mesh edilir. Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi, sargı üzerine meshin belirli bir süresi de yoktur; yara veya kırık iyileşinceye kadar aynı sargı üzerine mesh edilebilir. Ayrıca sargı üzerine mesh ederken niyete de ihtiyaç yoktur. Açık bir yaranın yıkanması zarar verecekse, bu yara üzeri ıslak elle mesh edilir. Mesh edilmesinin de zarar vermesi durumunda, bu da terk edilebilir. Yara veya sargılı kısım, abdest veya gusül uzuvlarının çoğunluğunda ise abdest veya gusül yerine teyemmüm edilir. Abdest organlarını üçer defa yıkamak sünnet ise de sargı üzerine bir defa mesh etmek yeterlidir. İkinci ve üçüncü defaya gerek yoktur." açıklamasında bulundu.