"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

CHP'liler de Gezmiş'in idamı için oy vermiş

21 Haziran 2015, Pazar 11:03
Gazeteci Nazlı Ilıcak, "Süleyman Demirel ve Deniz Gezmiş’in idamı" konusundaki tartışmalarla ilgili yaptığı değerlendirmede, Gezmiş'in idamının baş sorumlusu olarak Süleyman Demirel'in gösterilmesine itiraz etti.

Nazlı Ilıcak'ın Bugün'de yayınlanan dünkü yazısından bir bölümü şöyle: 

Süleyman Demirel’i uğurlarken, onunla ilgili bazı iddialara da açıklık getirmek gereğine inanıyorum. Meselâ, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasında neredeyse baş sorumlu ilân edilecek.

Her şeyden önce, 12 Mart 1971’de, meşru iktidar askeri müdahaleyle yıkıldı. Nihat Erim’in başbakanlığında, hem CHP’den hem de Adalet Partisi’nden alınan milletvekilleriyle bir hükümet kuruldu. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararını, sıkıyönetim mahkemesi verdi. İdam kararı, hem Millet Meclisi’nin hem de Senato’nun onayından geçti. “Evet” oyu kullananlar arasında Adalet Partililer’in yanı sıra CHP’liler de vardı.

* Millet Meclisi’ndeki ilk oylama 11 Mart 1972’de yapıldı. Anayasa Mahkemesi usul yönünden iptal edince, 24 Nisan 1972’de ikinci oylama gerçekleşti. İlk oylamada Nihat Erim Başbakan’dı; ikinci oylamada ise, Ferit Melen. (Her ikisi de, CHP kökenli milletvekilleriydi.)

Millet Meclisi’ndeki ikinci oylamanın sonuçlarını veriyorum:

Üye sayısı 450; Oylamaya katılanlar 326; Kabul edenler 276; Adalet Partisi 220, CHP 28. Oya katılmayan 115 üyenin 63’ü CHP’li, 33’ü Adalet Partili. Ret oyu kullananlar arasında 47 CHP’li ve 1 Türkiye İşçi Partili (TİP) milletvekili mevcut.

Adalet partisi de, CHP de, bağlayıcı karar almadılar, parlamenterleri serbest bıraktılar.

CHP destek vermeseydi, idamın onaylanmasına yetecek çoğunluğa ulaşılamayacaktı.

*Cumhuriyet Senatosu’nda ilk oylama 16 Mart 1972’de gerçekleşti. Anayasa Mahkemesi usul yönünden iptal edince, 2 Mayıs 1972’de ikinci oylama yapıldı. Ferit Melen Başbakan’dı. Senato 183 üyeden oluşuyordu. 145 kişi oy kullandı. Kabul edenlerin sayısı 111’di. (CHP 20, AP 85) 34 kişi ret oyu kullandı. (CHP 16, AP 1,) 36 Senatör oylamaya katılmadı (CHP 14, AP 10,). Senato’da da CHP’nin desteği olmasaydı, idam kararları onaylanmayacaktı.

***

Sanki 12 Mart’ta bir askeri müdahale gerçekleşmemiş gibi, sanki Adalet Partisi tek başına iktidardaymış da, sadece Adalet Partililer bu idamlara onay vermişçesine bir sunum yapılıyor. Tarihle pek ilgisi olmayan gençler de buna inanıyor. Süleyman Demirel’i idamların faili gibi görüyor. Oysa gerçekler dediğim şekilde cereyan etti. Yoğun bir asker baskısı mevcuttu. Bugünkü gibi değil, gerçek anlamda askerler yönetime el koymuştu. Bu işin bir yönü… Ayrıca, sağ-sol kutuplaşması içinde, şehir gerillacılığına soyunan ve şiddet eylemleriyle amacına ulaşmayı hedefleyen Türk Halk Kurtuluş Ordusu’nun kurucularıydı bu gençler. Yaşları çok gençti ve elbette idamı hak etmemişlerdi. Keşke, çok daha hafif cezalara çarptırılsalardı. Mutlaka ceza alacaklardı çünkü, silâhlı propaganda için adam kaçırıyor, banka soyuyorlardı; ses getirici eylemler düzenliyorlardı.

***

(...)

Deniz Gezmiş, Tuslog tesislerinden 4 ABD’li askerin kaçırılması eylemine (4 Mart 1971) karıştı. Ama askerleri öldürmedi. Mahir Çayan ise, aynı tarihlerde (Hapishanedeki devrimciler cezaevinden çıksın diye) İsrail Başkonsolosu Elrom’u kaçırdılar. Şartları yerine gelmeyince, Başkonsolosu öldürdüler. Tutuklandılar fakat, Maltepe Cezaevi’nden kaçmayı başardılar. Yeniden eylem hazırlığına girdiler. Bu defa amaçları, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilmesini önlemekti. Fatsa Ünye’de, NATO’ya ait radar istasyonundan 2 İngiliz ve bir Kanadalı teknisyeni kaçırdılar (26 Mart 1972). Fakat Kızıldere’de bir baskın neticesi öldürüldüler (30 Mart 1972). Kaçırdıkları kişiler de, baskında hayatlarını kaybetti.

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam cezası onaylanırken, Türkiye’de böyle olaylar cereyan ediyordu. O günün Türkiye’sinde, halkın büyük çoğunluğu da, idama karşı değildi. Anarşiden, banka soygunlarından, adam kaçırmalardan bezgin ve bıkkındı.

Bugünün penceresinden bakıp, bütün sorumluluğu Süleyman Demirel’in omuzlarına bırakmak kolay. Ama siyasette hiçbir şey tekdüze yorumlanmamalı. O günkü şartlar ve gerçekler ihmal edilmemeli.

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 5238
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    21.6.2015 12:24:28

    O günkü eylemleri yapanlar bugünde aynısını yapsalar toplumun % 80 rahatlıkla İDAM derdi.Birde hizmeti yapan DEMOKRATLAR kötü gösterilen yine onlar.FİTNE-FESAD yapan,ülkeyi zor duruma sokan SOLCU,IRKÇI ve SİYASAL İSLAMCILAR ama ortamı yaıştıran,hizmet üreten,devleti kalkındıran DEMOKRAT lar olmasına rağmen siyonist,batı uşaklığı yapan sözde basın özde ise paçavralar milletin zihnini iğfal edip DEMOKRAT ları suçlu gösteriyorlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı