Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde silahlı saldırıda bulunan Murat Şahin ile bu kişiyi azmettirdikleri öne sürülen iki kişinin yargılanmasına başlandı.
İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuklu sanık Murat Şahin ile tutuksuz sanıklar Sabri Boyacı ve Habip Ergün Celep katıldı. Davanın müştekilerinden gazeteci Yağız Şenkal'ın hazır bulunduğu duruşmaya, saldırıya uğrayan müşteki gazeteci Can Dündar yurt dışında olduğu gerekçesiyle katılmadı. Dündar ve tarafları avukatları temsil etti.
Savunma yapan sanık Murat Şahin, birçok insan gibi kendisinin de siyasi görüşü olduğunu ve ev dışında yaşadığı olaylarla görüşlerini ailesiyle paylaşmadığını belirterek, "Basından izlediğim kadarıyla Can Dündar ve onun gibi düşünen bazı gazetecilerin Türkiye'ye çok zarar verdiklerini, kendi siyasi düşüncem çerçevesinde değerlendirdim. Amacım Dündar’ı öldürmek ya da yaralamak değil, kitleye, Dündar'ın Türkiye'ye zarar verdiğini unutan insanlara mesaj vermekti. Can Dündar'ı korkutmak ve kişiselleştirmekten ziyade toplumla bütünselleştirmekti." dedi.
Suça konu tabancanın kendi silahı olduğunu, evin bodrumunda sakladığını, silahı aynı siyasi düşüncede olduğu için değer verdiği arkadaşı Sabri Boyacı'ya emanet edip olaydan 10 gün önce evin önünde geri aldığını öne süren Şahin, "Bu olaydan birkaç gün önce Dündar'a karşı böyle bir eylem yapmayı düşünmüştüm." diyerek olayı nasıl gerçekleştirdiğini anlattı.
"İstesem 200 metre uzaktan ateş eder öldürürdüm"
Olay günü sabah saat 08.30'da adliyeye geldiğini, dışarıdaki basın mensuplarından davanın uzayacağını öğrendiğini ve öğlen arası traş olup aynı yere tekrar geldiğini anlatan Şahin, "Tekrar duruşmaya ara verildiğinde kendisini gördüm. Çevredekiler zarar görmesin diye kalabalığın arasından uzaklaştıktan sonra Can Dündar'a yaklaşıp ateş ettim. Kendisini nişan almadım. Tabi biraz da amaç korkutmaktı. 2 el ateş ettim. Eğer öldürmek isteseydim 200 metre uzaktan ateş eder kendisini öldürürdüm. Ben silah eğitimi almış çok iyi nişancıyım. Aslında amacım yaralamak da değildi. İstersem yaralardım, polisler üstüme geldikten sonra silahı ateşleyebilirdim. Ben toplumsal olaylara duyarlı birisiyim." ifadesini kullandı.
Sanıklardan Habip Ergün'ü tanımadığını, ilk kez burada gördüğünü ve telefonda da konuşmadığını söyleyen Şahin, "Sabri Boyacı'dan emanet silahı aldım. Bana silah temin eden Sabri değildir. Bu arada birkaç kişiye silah için telefon etmiş olabilirim. Yedek olsun istedim. Ailemin benim hakkımdaki beyanlarını da kabul etmiyorum onlar beni bilmezler." diye konuştu.
"Bu işi tek başıma yaptım"
Davanın müdahillerinden Can Dündar'ın avukatları, sanık Şahin'e çeşitli sorular yönelttiler.
"Bu eylemi yapmak için Can Dündar'ın hangi yazısından etkilendiniz?" sorusunu, "28 Şubat sonrası devletin gizli bilgilerini yurt dışında yayınlamak, Türkiye'nin sorunlarını yurt dışında yabancılara anlatması." şeklinde yanıtlayan Şahin, "Bu eylemi yaparken devlet büyüklerinin televizyon kanallarında Can Dündar hakkındaki casusluk iddiası sizi etkilemiş midir?" sorusuna karşılık ise, "Evet" dedi.
Avukatların, "Amacınız korkutmaksa neden kuru sıkı bir tabanca kullanmadınız?" sorusunu da yönelttiği Şahin, "Ben kuru sıkı tabanca kullanmayı sevmiyorum. Örneğin evinize bir hırsız girse, bende kuru sıkı tabanca olsa onda da gerçek tabanca olsa, o çeker sizi öldürür, sizin kuru sıkı silah hiçbir şey yapamaz. Ben bu işi tek başıma yaptım. Kimseyle konuşup planlamadım. Kimseden de maddi destek almadım." beyanında bulundu.
Savunma yapmak için sanık kürsüsüne çağrılan tutuksuz sanıklardan Sabri Boyacı'nın, uzun kollu gömlek giymesine rağmen, sağ kolunu, Türk bayrağı dövmesini gösterecek şekilde omzuna kadar kıvırdığı, diğer gömlek kolunu ise kıvırmadığı dikkati çekti. Bu durumu gören Hakim Berrin Lale Şenoymak, sanığa gömlek kolunu indirmesi uyarısında bulundu.
Sanık Boyacı, Murat Şahin'e silah temin etmediğini ve Şahin'in de kendisine emanet silah vermediğini öne sürerek, “Murat benim arkadaşımdır, mahallede her zaman görüşürüz. Bu olaya nasıl karıştığımı anlamadım. Habip Ergün'ün yanında şoför koruma olarak çalışıyorum. Benim bu olayla ilgim yoktur. Patronumla hiç alakası yoktur. Ben Murat'a para da vermiş değilim, suçsuzum." dedi.
Duruşmada savunması sorulan sanıklardan Habip Ergün Celep de, Murat Şahin ile Can Dündar’ı tanımadığını belirterek, yanında çalışan şoförü sağlık sorunları nedeniyle işten ayrılınca Sabri Boyacı'yı işe aldığını polisin onu aradığını duyunca kendi avukatına yönlendirdiğini, Boyacı'nın evlerine gelip avukatıyla görüştüğünü, teslim olması gerektiğinin kendisine söylendiğini ve daha sonra şoförüyle birlikte evinden ayrıldığını ifade etti. Olaylarla bir ilgisi olmadığını iddia eden Celep, beraatine karar verilmesini istedi.
Şenkal: "Sanık o silahla beni öldürebilirdi, cezalandırılsın"
Duruşmada müdahil olarak dinlenilen gazeteci Yağız Şenkal ise, olay günü Can Dündar'ın davasını izlemek için adliyeye gittiğini, adliyeden çıktığı sırada bilgi almak için onunla yürüdüğünü, eşi Dilek Dündar ve sonradan milletvekili olduğunu öğrendiği Muharrem Erkek'in de yanında olduğu Dündar’a dava hakkında görüşünü sorduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Can Dündar bana, 'davaya kısa bir süre ara verildiğini ve dinlenmek istediğini' söylerken, silah kurma sesi duydum. Bakmamla birlikte silah sesini de duydum. 'Vatan hainisin' sözünü birkaç kez duydum. Başka şey de söyledi mi bilmiyorum. Refleks olarak meydandaki bariyerlere doğru ötelendik. Zaten Can Dündar benim arkamda kalmıştı. Ben de kendisini, 'sen kaç seni vuracaklar' deyip, kolundan tutarak olay yerinden uzaklaştırmaya çalıştım. O sırada Dilek Dündar ve Muharrem Erkek'in saldırgana müdahale etmekte olduklarını gördüm. Sol diz altımda yanma hissettim. Pantolonumda iki delik vardı, yaralandığımı anladım. Bu arada çalıştığım televizyon kanalına olayı haber verdim.
Saldırganın silahıyla, Can Dündar'ın bacaklarının bulunduğu yere doğru, daha doğrusu aşağı doğru ateş ettiğini gördüm. Daha sonra onlarca kanalın görüntüsünde de izledim emin oldum. Sanık Dündar'ın baş veya kafa bölgesine nişan almamıştı. Görüntülerden de, ikinci kez ateş ederken bacaklara doğru ateş ettiğinden emin oldum. Ben bu olaydan dolayı her ne kadar kurşun girip çıkmışsa da bacağımdan et parçası koptuğu için ameliyat oldum. Sonrasında iyileşmedi tekrar ameliyat oldum. Bana rahatsızlık vermektedir. Sanıktan şikayetçiyim ve en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Çünkü sanık o silahla beni öldürebilirdi. O silah ateşlendikten sonra ne olacağını kimse bilemez. Bir santim öteye gitse belki sakat kalacaktım."
Söz alan Şenkal'ın avukatı Fatoş Kaplan, sanık Şahin'in, müvekkilinin Dündar'ın önünde olduğunu görmesine rağmen ateş etmeye devam ettiğini belirterek, sanığın adam öldürme kastıyla hareket ettiğini düşündüklerini ifade etti.
"Suç ağır cezalıktır"
Duruşmaya çağrılan tanıkların da beyanı alındı.
Tanık anlatımlarının ardından söz alan Dündar’ın avukatı Bülent Utku, sanığın yakınlarının ekonomik durumunun iyi olmadığını beyan ettiklerini hatırlatarak, "Biz sanık Murat Şahin'in bu eylemi tek başına değil destek alarak yaptığını düşünüyoruz. Diğer sanıklarla birlikte 'örgüt suçu' kapsamında eylemlerin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Görüntü kayıtları izlendiğinde sanığın öldürmeye müsait tabancayla olay yerine gelip ateş ettiği anlaşılmaktadır. Eğer Dilek Dündar ve Muharrem Erkek tarafından engellenmeseydi müvekkili kast ettiği şekilde öldürebilirdi." dedi.
Sanığın müdahaleye rağmen silahını bırakmadığını ve eylemin "kasten öldürme" maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini aktaran Utku, mahkemenin görevsizlik kararı vererek dosyayı yetkili ağır ceza mahkemesine göndermesinin daha uygun olacağını dile getirdi.
Söz alan tutuklu sanık Murat Şahin'in avukatı Hayrettin Sanır, "Müştekinin basın mensubu olması suçun ağırlaştırıcı unsuru değildir. Deliller toplanmıştır ve karartılması da olası değildir. Bir buçuk aydır tutuklu olan müvekkilimin tahliye edilmesine karar verilsin" dedi. Diğer sanık avukatları da müvekkilleri hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verilmesini istedi.
Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklardan Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı hakkındaki adli kontrol tedbiri uygulamalarının kaldırılmasına ve aralarında sanık Şahin'in yakınlarının da olduğu 10 tanıkla ilgili zorla getirilme kararı verilmesine hükmetti.
Müdahil Can Dündar ile tanık Dilek Dündar'ın bir daha ki duruşmaya gelmemeleri halinde haklarında zorla getirilme çıkarılacağını belirten mahkeme, suçlarının niteliğinin değişme olasılığı, delillerin tamamının henüz toplanmaması ve tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak sanık Şahin'in tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Mahkeme duruşmayı 28 Temmuz'a erteledi.
Olay
Can Dündar'a, yargılandığı davanın 6 Mayıs'taki karar duruşmasında verilen aranın ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde silahla ateş açan Murat Şahin, gözaltına alınmış, olayda NTV muhabiri Yağız Şenkal yerden seken mermiyle bacağından yaralanmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında, Murat Şahin 10 Mayıs'ta "silahlı tehdit" ve "6136 sayılı kanuna muhalefet" suçlarından tutuklanmış, gözaltına alınan diğer şüpheliler Sabri Boyacı ile Habip Ergün Celep ise savcılık ve hakimlik sorgularının ardından serbest bırakılmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, silahlı saldırıyı gerçekleştirdiği gerekçesiyle tutuklanan Murat Şahin'in, "kasten yaralama, silahlı tehdit, ruhsatsız silah bulundurma ve hakaret" suçlarından 4 yıldan 12 yıl 10 aya kadar, bu kişiyi azmettirdikleri ileri sürülen Sabri Boyacı ve Habip Ergün Celep'in ise "kasten yaralamaya teşebbüs ve silahlı tehdit" suçlarından 2 yıl altışar aydan 6 yıl altışar aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
AA