Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "27 Nisan e-muhtırası"na ilişkin soruşturma kapsamında Genelkurmay Başkanlığına, 27 Nisan 2007 öncesinde "e-muhtıra" ile ilgili toplantı yapılıp yapılmadığını sordu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan "e-muhtırası"na ilişkin soruşturma kapsamında Genelkurmay Başkanlığına, 27 Nisan 2007 öncesinde "e-muhtıra" ile ilgili toplantı yapılıp yapılmadığını sordu, yapıldıysa tutanakların gönderilmesini istedi.
Edinilen bilgiye göre, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu raporunu bir süre önce "27 Nisan e-muhtıra" soruşturma dosyasına ekleyen Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Selda Binboğa Kurtuluş, rapordaki bilgiler üzerine Genelkurmay Başkanlığına müzekkere yazdı. Kurtuluş, müzekkerede, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, 12 Nisan 2007'de düzenlediği ve "Hem vatandaş hem de TSK'nın bir personeli olarak, Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil, özde bağlı olacak bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz" ifadesini kullandığı basın toplantısı öncesinde ve sonrasında, Genelkurmay Başkanlığındatoplantı yapılıp yapılmadığını, "27 Nisan" ile ilgili icrai bir karar alınıp alınmadığını sordu.
Savcı Kurtuluş, böyle bir toplantı yapıldıysa kimlerin katıldığının belirtilmesini ve toplantıya ilişkin tutanakların gönderilmesini istedi.
Soruşturma kapsamında 14 Aralık 2015'te, emekli Orgeneral Büyükanıt'ın, "şüpheli" sıfatıyla Fenerbahçe Orduevi'ndeki ikametinde talimatla savunması alınmıştı.
Büyükanıt, yazılı savunmasında, "Basın açıklamasını kendisinin kaleme aldığını, TSK içindeki hiçbir personelin katkısının bulunmadığını ve yayınlanıncaya kadar da bilgisinin olmadığını" kaydetmişti.
O tarihte yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliğinin TSK'nın görevlerini belirleyen hükümleri çerçevesinde hareket edildiğini ileri süren Büyükanıt, savunmasında, "Bir kısım çevrelerce iddia edildiği şekliyle kesinlikle yürütme organına yönlendirilmiş bir muhtıra veya Anayasamızla teminat altına alınmış anayasal düzenimize yönelik bir girişim değildir" ifadesine yer vermişti. Büyükanıt, ifadesinde şunları kaydetmişti:
"Askeri darbe şeklindeki nitelendirmeyi kesinlikle kabul etmem olanaksızdır. Zira sadece özellikle laiklik ilkesini zedeleyici, ortadan kaldırıcı birtakım çevrelerin faaliyetlerini, bu faaliyetlerine küçük çocuklarımızı, eğitim gören gençlerimizi alet ettiklerine yönelik tespitlerin iletilmesinden ibaret yazının bir anayasal suç olarak tasnifine de olanakbulunmamaktadır."
Soruşturmayı yürüten Savcı Kurtuluş, Büyükanıt'ın savunması üzerine TBMM'den, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu raporunu istemişti. TBMM, raporu geçen günlerde başsavcılığa göndermişti.
AA