Avrupa'da ‘kara elmas', 'kral yiyeceği’ olarak da anılan ve kilosu bin Euro'ya satılan trüf mantarı, İstanbul ormanlarında da yetişecek.
Mantar için İstanbul'da 2 hektarlık alan tahsis edildi. Aroması ve kokusu nedeniyle Avrupa ve Amerika'da yoğun talep olan mantarın bazı türleri, 3 bin 500 Euro'ya kadar alıcı buluyor.
Geçimini orman ürünlerinden sağlayan köylüler ve modern tarım uygulaması yapan girişimciler için önemi yanında özellikle yurt dışı kullanım alanlarının geniş olması, trüf ormanı eylem planını ortaya çıkardı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, bu kapsamda 2014-2018 yıllarını kapsayan eylem planında 2015 yılını proje yılı olarak tespit etti. Amaç, Türkiye’nin trüf mantarı yetiştirmeye müsait alanlarını tespit ederek bu alanda aktif olarak üretim yapmak. Gelecek yıldan itibaren hayata geçirilmesi planlanan çalışma ile nitelik olarak uygun alanların trüf mantarı ormanı olarak tespit edilmesi, hatta bazı alanların suni trüf orman alanı olarak ayrılması gündemde. Proje için şimdiden 2 hektarlık bir alanın deneme sahası olarak planlaması yapıldı. Çalışmalar için trüf mantarlarının uygulama sahasına uyumu, dış faktörler ve deneme sahasının korunması gibi ayrıntılar üzerinde duruldu.
'TRÜF ORMANI OLUŞTURACAĞIZ'
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi arasında yapılan iş birliği protokolü ile bu çalışmaya ilişkin girişimler 2012 yılında başladı. Protokolde projenin üniversite ayağının koordinatörlük görevini yürüten Biyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Aziz Türkoğlu, yaptıkları çalışmalarda İstanbul ve çevre bölgelerinde trüf mantarının doğal yetişme alanlarını tespit ettiklerini açıkladı. Türkoğlu, “Bu bölgelerin koruma altına alınması planlandı ve bunun yanında 2 hektarlık da trüf ormanı yapılması düşünüldü. Ekonomik değeri olan trüf mantarlarının bulunduğu yerler Istranca Dağları, Tekirdağ Saray, İğneada ve Kırklareli Kofçaz. İstanbul bölgesinde 2 hektarlık yapay trüf aşılı mantarlardan oluşan orman oluşturacağız. Bunlar 5. yıldan itibaren ürün vermeye başlayacak.” dedi.
Dünyada bu projenin olumsuz örnekleri olduğunu belirten Türkoğlu, “Dünyadaki diğer olumsuz sonuçlar bilimsel temele dayanmadığı için gerçekleşmiş. Mesela Amerika’da bir yetiştirici 40 yıldan bu yana hiç ürün almamış. Bizler, fidanı üniversitede üretiyoruz. Bu çalışmalar deneme amaçlı olacak. Ancak dikimi yapılacak yerlerden hektar başına 5. yıldan itibaren 20 kilogram ile 150 kilogram arasında ürün bekleniyor. 20 kilogram alınsa bile bin Euro’dan hesapladığınızda çok büyük bir getiri anlamına geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkoğlu, projede çalışılan trüf türünün yaz ve kışlık siyah trüf olduğunu, bunun da kilo fiyatının 200 ile bin Euro olduğunu ifade ederek, “Bazı türlerin kilosu 3 bin 500 Euro’ya kadar çıkıyor ama o türün kültürü yapılamıyor. Beyaz trüf deniyor ve kışlık olarak adlandırılıyor. İtalya’da bunun yetiştirilmesi için 20 yıldan bu yana çalışıyorlar ama sonuç alamadılar henüz. Bizim çalışacağımız tür, daha önce tespit edilmiş, ispatlanmış doğal alanları dışında yetişebilen türler.” dedi.
UZMANLAR TEMKİNLİ
Öte yandan, mantar konusunda uzman kişilerden biri olan Ziraat Yüksek Mühendisi Yavuz Ertok, spesifik bir mantar türü olan trüfün toprak altında yetiştiğini ve ana özelliğinin bir konukçu (ağaç) ile ortak yaşam sürdürdüğünü belirtti. Bu ağaç türünün meşe olduğunu anlatan Ertok, "Trüfün kültüre alınıp yetiştirilmesinde bu ağaç türleri ile birlikte üretim yerleri oluşturuluyor. Burada yabancı ot mücadelesi yapmak gerekir, bunun yanında 7 ile 10 sene sonra ürün almaya başlarsınız.” diyerek ürün süresinin uzunluğuna dikkat çekti.
Aromasi ve kokusu nedeniyle bu türün çok kıymetli olduğunu anlatan Ertok, "Ortaçağdan beri kral sofralarında yer almış bir ürün. Hatta 'bu trüfü ya krallar, ya domuzlar yer' denilir, çünkü eskiden domuzlar buluyordu. Çok pahalı bir mantar türü." ifadesini kullandı. Ertok, Ağaçlı'dan Şile'ye kadar uzanan bölgenin bütün mantar türlerinin doğal olarak ortaya çıktığı bölgeler olduğunu hatırlattı.
‘FANTEZİ’ GİBİ GÖRÜYORUM
Trüf yetiştiriciliğinde beklentiyi yüksek tutmamak gerektiğini anlatan Ertok, "Çünkü bu tesisler açık havada olacak, dış ortama iklim şartlarına bağımlı olacak. İklim şartlarının etkisiyle mesela yağışlar, don gibi olaylar üretimi son derece etkiliyor. Onun için de bütün dünyada yılda üretimi 150 ton ile 300 ton arasında değişir. Bu nedenle diğer mantar türleri ile kıyasladığımızda ben bunu biraz fantezi gibi görüyorum. Tamamen kontrol altında olan ve klimatik şartların da ayarlanabildiği mantar üretim imkânımız var. Bunlar desteklenmeksizin böyle bir spesifik projeyi fantezi olarak görüyorum. Tabii ki bunlar da yapılsın ama çok iyi tetkik edilmesi lazım." ifadesini kullandı.
Mantarcılık açısından konuyu son derece olumlu bir gelişme olarak kabul etmek gerektiğini kaydeden Ertok, "Bunlar henüz kontrol edilememiş mantarlar. Bir tarafta yarış atı olarak kontrol ettiğiniz atlar var, uzun yıllar bin yıla varan sürelerde kontrol ettiğiniz bir mantar var. Diğer tarafta ise çok vahşi atlar var, hiç bir şekilde hipodroma giremeyen. Böyle bir benzetme yapılabilir." şeklinde konuştu.