Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, ByLock’un örgüt üyeliğinin delili sayılabilmesi için telefonda bulunmasının yetmeyeceğini, sanığın kullanıldığının da ıspatı gerektiğini bir kez daha vurgulayarak bir ByLock kararını daha bozdu.
Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, ByLock’un örgüt üyeliğinin dayanağı olabilmesi için kullanımının tespit edilmesi, içerik ve HTS kayıtlarının ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi, dijital materyallerin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiğine dikkat çekerek hükmün bozulmasına karar verdi. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi’nin verdiği mahkûmiyet kararını Yargıtay’a taşıyan A.K.’nın temyiz talebi incelenerek KHK ile kapatılan bir özel okula çocuğunun gönderilmesinin örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği bir kez daha vurgulandı.
Her türlü şüpheden uzak tesbiti gerekli
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 11 Aralık 2017 tarihli kararında şu ifadeler yer aldı; “Dairemizin (…) Karar sayılı kararında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin yapılan açıklama ışığında; sanığın örgüte müzahir olması nedeniyle 667 KHK ile kapatılan Ö.S.Y.G Anaokuluna çocuğunu göndermesinin örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği gözetilerek; Dairemizin 19.09.2017 tarih ve (…) Esasa (…) Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; sanığın ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin, suçun sübutu açısından belirleyici olması karşısında, örgütün talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tesbit edilmesi halinde sanığın örgütle bağlantısını gösteren bir delil olarak kabul edilmesi mümkündür.”
Kanuna aykırı
Ayrıca kararda; “Sanığın üzerine kayıtlı olan (…) hat ile, ByLock uygulamasına ait IP adreslerine (…) kaç defa bağlanıldığının BTK’dan sorulması; söz konusu cep telefonunun baz istasyonlarını gösterir HTS kaydı getirilip karşılaştırılması ve ayrıca sanığın cep telefonundan yaptığı görüşmelere ilişkin analiz raporu ile dijital materyallerinin incelenmesine dair soruşturma aşamasında yapılan işlemlerin sonucu beklenerek tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi; anılan hususların beklenmeme nedenlerinin karar yerinde gösterilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2) a) Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “04.10.2016 ve öncesi” olarak yazılmaması b)Adli emanetin (…) sırasında kayıtlı eşyalar hakkında karar verilmemiş olması, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 11.12.2017 Tarihinde oy birliğiyle karar verildi” şeklinde ifadeler kullanıldı.