Vicdan Hareketi, Suriye hapishanelerindeki kadın ve çocukların özgürlüklerine kavuşmaları için başlatılan kampanya kapsamında Sultanahmet Meydanı'nda miting düzenledi.
"Suriyeli kadınların özgürlüğü için imzala"
Kadın ve çocukları serbest bırakın
Mandela'nın torunundan 'Suriye' çağrısı
Vicdan Hareketi, Suriye hapishanelerindeki kadın ve çocukların özgürlüklerine kavuşmaları için 105 ülkeden aktivist ve aydının desteği, Türkiye ve dünyadan yaklaşık 2 bin STK'nın katkısıyla başlatan kampanya kapsamında, Sultanahmet Meydanı'nda miting düzenledi.
Burada konuşan Vicdan Hareketi sözcülerinden Vicdan Hareketi sözcülerinden Gülden Sönmez, Dünya Kadınlar Günü’nde bombaların altındaki Suriye dahil 110 ülkede eş zamanlı olarak meydanlara çıktıklarını belirterek, buradan Suriye hapishanelerinde acı içinde özgürlük bekleyenleri ve meydanları doldurarak onlar için vicdanları ayağa kaldıranları selamladıklarını söyledi.
Vicdan Hareketi'nin uluslararası bir inisiyatif ve merhamet hareketi olduğunu vurgulayan Sönmez, geçen yıl 8 Mart'ta dünyanın dört bir yanından binlerce kadının katılımıyla Vicdan Konvoyu ile Suriye sınırına gittiklerini hatırlattı.
Bu yıl ise dünyanın birçok ülkesinde meydanlarda toplanarak Suriye zindanlarındaki kadın ve çocukların durumuna dikkati çekmek istediklerini belirten Sönmez, şöyle konuştu:
"Bizler, dünyanın birçok ülkesinden gelen insanlar olarak, hukuksuzca tutulan, cinsel saldırıya ve işkenceye maruz kalan Suriyeli kadınların özgürlüğü için sesimizi yükseltiyoruz. Kadınlar olarak isyan ediyoruz. Hapislerde tutulan mazlum her kadın insanlığın geleceğine dair umudumuzu biraz daha kaybettiriyor. İnsanlığımızdan utanıyoruz. İnsanlığımızı kaybediyoruz.
Suriye savaşı sırasında sayısız savaş suçu işlendi. Uluslararası sözleşmeleri etkili olarak uygulaması gereken devletler, uluslararası yargı mekanizmaları ve uluslararası toplumun bütün bileşenleri sivil insanların, kadın ve çocukların korunmasından sorumludur. Kadınlar ve çocuklar korunmalı, hiçbir şekilde esir tutulmamalı, taraflarca herhangi bir şekilde pazarlık konusu ve unsuru yapılmamalıdır. İnsan hayatının ve onurunun korunması temel prensiptir. Bu prensibin ve sorumlulukların yerine getirilmesi ancak insanlık vicdanının harekete geçmesiyle mümkün olabilecektir."
Sönmez, dünyanın her yerinden vicdanların sesi olarak, şehirlerin meydanlarından Suriye rejimine ve ortaklarına seslendiklerini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Hemen şimdi tecavüzü savaş silahı olarak kullanmayı bırakın. Hemen şimdi kadınlara acımasızca yapılan işkenceyi durdurun. Hemen şimdi tüm Suriyeli kız kardeşlerimizi serbest bırakın. Bırakın evlerine dönsünler, bırakın ailelerine kavuşsunlar. Yeryüzünün dört bir yanındaki insanlık ailesinin her bir ferdini merhamete çağırıyoruz. Suriye rejiminin hapishanelerindeki cesur ve onurlu kadınlara sesleniyoruz. 'Yeryüzünde vicdanlı bir insan kalmadı mı bize yardım edecek?' diyen kadınlara sesleniyoruz. Sesimizin size ulaştığını biliyoruz. Buradayız ve özgürlüğünüz için bütün gücümüzle kadın-erkek hep beraber çalışıyoruz. Pes etmeyeceğiz. Sizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Biz şahitleriz ve şahitlik ediyoruz. Mazlumun mazlumiyetine, zalimin zulmüne ve sessiz seyredenlerin mesuliyetine şahitlik ediyoruz. Sadece ve sadece adaletten yana, mazlumdan yana tavır alıyoruz. Biliyoruz ki bu aynı zamanda insanoğlunun geleceğine ve bugün zulmeden zalimlerin masum çocuklarına dahi insani sorumluluğumuzdur.
Görevini yapmayanlara, eksik yapanlara da şahitlik ediyoruz. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı vb. tüm uluslararası organizasyonlara, bu savaşın bir parçası olan tüm devletlere, uluslararası insan hakları örgütlerine, yasaları gereğince savaş bölgelerindeki sivillere karşı sorumluluk taşıyan uluslararası Kızılhaçlar ve Kızılaylara ve uluslararası insani yardım teşkilatlarına sesleniyoruz. Haydi tüm imkanlarınızı seferber ediniz. Masum bir insana özgürlüğünü vermek yeryüzündeki en kıymetli insani yardımdır. Haydi şimdi ve daha fazla gecikmeden."
Sönmez, herkesi Vicdan Hareketi'ni desteklemeye, karar alıcı kişi ve kurumlara mektuplar göndermeye, web sitelerindeki imza kampanyasına katılmaya ve yaymaya, her türlü çabaya ve duaya davet ederek, "Suriye zindanlarındaki son kadın ve çocuk özgür oluncaya dek ayaktayız. Eğer kardeşlerimiz serbest bırakılmazsa, sınırı geçip oraya giderek kardeşlerimizi kurtaracağız." diye konuştu.
Suriye rejimi tarafından 7 ay hapiste tutulan ve daha sonra serbest kalan kadınlardan biri olan Mecid Çorbacı ise zindanlarda bir sürü hamile, hasta, yaşlı kadının olduğuna dikkati çekerek, "Esed rejimi onlara işkence etmeye devam ediyor. Kadınların ve insanların yaşadıkları sadece bunlar değil, bir sürü hastalıkla da baş etmek zorundalar. Bunlara bir çözüm de bulunmuyor." dedi.
Çorbacı, Şam’la alakalı düşündüğünde insanlarla dolu Şam'ın yeraltı hapishanelerinin aklına geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Binlerce insan o hapishanelere tutuluyor. Ben 7 ay sonra hapishaneden çıktım, eşimden bilgi alamadım ve sonra bana bir zarf getirdiler içinde kişisel eşyaları olan. Bu Esed rejimi kimdir? Eşini, çocuğunu katledeceksiniz sonra onun kişisel eşyalarını getirip 'teslim aldığınıza dair imza verin' diyorlar. Bu sadece komik. Ben 7 ay içeride kalıp kurtulmayı başaran kişilerdenim ama içeride binlercesi var, şimdi onları kurtarmak için çalışılmalı. Ben uluslararası arenaya sesleniyorum, Şam’da kurtulmayı bekleyen binlerce kardeşimiz var. Orada suçsuz tutulan insanlar için harekete geçmelerini istiyorum. Samimiler de harekete geçsinler. Savaşın başlangıcında iyi şeyler olacak diyenler, şimdi sözünü tutmalı. Bu konuda söz sahibi olan devletlere de sesleniyorum, bu günahsız insanların kurtulması için elini taşın altına koymalılar. Sadece resmi yerlere seslenmiyorum, vicdanı olan herkese sesleniyorum, herkes elinden ne geliyorsa yapsın. Bu hareketi başlatan herkese teşekkür ediyorum."
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Yıldırım, yaptığı konuşmada Suriye rejiminin kadın ve çocuklara işkence ettiğini ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hangi dinden, mezhepten ve milletten olursa olsun hiçbir kadına kadına tecavüz edilemez. Dünya bunu bilsin. Liderlere sesleniyorum. Ey liderler, tarihe nasıl yazılacaksınız? Suriye zindanlarında kadınlara ve çocuklara tecavüz edilirken, öldürülürken, işkence yapılırken sizler nasıl yerinizde oturuyorsunuz? Dünya niçin harekete geçmiyor? 7 yıl oldu, 7 yıl. Neden susuyoruz? Kendimizi kandırmayalım. Hepimiz katillere yardım ediyoruz. Sessiz kalan herkes, aynı vebali işliyor. 7 yıldır bu kadınların sesini neden duyurmuyorsunuz? Buradan ilgili ülkelere sesleniyorum, ey Müslüman liderler ve halklar, yazıklar olsun size. Artık, Suriye'de kadın ve çocuklara yapılan işkencelerden dolayı ne yazık ki insanlar siyonist ve emperyalistlerden yardım dilenmeye varacak kadar zillet içerisine düştü."
"Hiçbir kadın savaşın malzemesi olamaz"
Mazlumların sesi olmaya devam edeceklerini belirten Yıldırım, "Özellikle İran'a seslenmek istiyorum, Suriye zindanlarındaki kadınlardan siz sorumlusunuz. Esed rejimi üzerindeki gücünüzü biliyoruz. Bir an önce o kadınları çıkarın. Müslümanlara karşı yüzünüz olsun. Buradan Putin'e sesleniyorum, geldin Suriye'ye kondun. Müslüman ülkelerin gönlünü almak istiyorsun, işte sana dosya. Çıkar Suriye zindanlarındaki kadınları." diye konuştu.
Türkiye'nin elinden geleni yaptığına dikkat çeken Yıldırım, "Türkiye'ye de sesleniyorum, Astana'da birinci dosya mutlaka Suriyeli kadın ve çocukların hapishaneden çıkarılması olmalıdır. Aksi takdirde hiçbir milli menfaat bunun önüne geçmemelidir. Çünkü, kadın ve çocuk olduğu zaman dünya yanar. Hiç bir kadın savaşın malzemesi olamaz." dedi.
"Sessiz çığlık" eylemi
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise konfederasyon olarak Vicdan Hareketi'ni desteklediklerini belirterek, dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğramış, hapishanelerde kalan her mazlumun sesi olmaya devam edeceklerini söyledi.
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu da, zulüm dünyada bitene kadar durmayacaklarını vurgulayarak, Suriyeli kadın ve çocuklar serbest bırakılana dek Vicdan Hareketi'ne destek olmaya devem edeceklerini belirtti.
Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya ise Suriye'de zulüm gören kadınların yalnız olmadığını göstermek için burada toplandıklarını belirterek, "Tüm bu vahşetlere rağmen, dünyanın egemenlerinin bu zulme göz yumduğunu hatta Esed rejiminin suçlarına ortak olduğunu, başta Rusya ve İran olmak üzere bu zulümde Esed'e destek olduklarını görüyoruz." dedi.
Konuşmalardan sonra Suriyeli kadın ve çocuklar için yazılan ezgi eşliğinde, "Sessiz çığlık" eylemi gerçekleştirildi.
AA