Anayasa Mahkemesi (AYM), Diyarbakır Koşuyolu’ndaki patlama sonrası ölen iki kardeşin ve ailesinin yaşama hakkının ve makul sürede yargılama hakkının ihlal edildiğine karar verdi, ancak olayda yetkili makamların ihmal ve kusurunun bulunduğunun söylenemeyeceğini belirtti.
Diyarbakır’da 12 Eylül 2006’da Koşuyolu Parkı’nda meydana gelen patlama sonucu ölen Evin ve Şilan Demir’in babaları ile kardeşleri Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Demir ailesi, devletin güvenlik hizmetini gereği gibi yerine getirmediğini ve olayda idarenin ihmal ve kusurunun bulunduğunu ileri sürdü. Yedi yılı aşan yargılamanın manevi bir işkenceye dönüştüğünü kaydetti.
AYM ise devletin egemenlik alanında bulunan bireylerin yaşamını korumak için genel güvenlik tedbirini alma yükümlüğünün bulunduğunu, bölgenin teröre yönelik genel hassasiyeti nedeniyle yetkili makamlar tarafından belirli düzeyde güvenlik tedbirinin alınmasının gerektiğini değerlendirdi. Nüfusun yoğun olduğu yerlerde rahatlıkla yerleştirilen bomba düzeneklerinin yetkililer tarafından önceden tespit edilmesinin giderek gelişen ve karmaşıklaşan teknolojik imkanlar dikkate alındığında oldukça zor olduğunu ifade eden AYM, bu tür eylemlerin şüphe çeken bir husus ya da istihbarat olmadan öngörülme olasılığının çok zayıf olduğunu belirtti.
Başvuruya konu olayın gerçekleşeceğinin yetkili makamlar tarafından bilinmediği ve bilinmesinin de beklenmeyeceği kanaatine varıldığını vurgulayan AYM, yetkili makamların sorumlu tutulmasını gerektirecek bir ihmal ya da kusurun bulunduğunun söylenemez olduğuna dikkat çekti.
AYM, Demir ailesinin, Anayasa'nın 17. Maddesinde güvence altına alınan yaşama hakkının ve Anayasa'nın 36. Maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılama hakkının ihlal edildiğine hükmetti. AYM, ayrıca iki kardeşin ölümü ile ilgili olarak aileye toplam 24 bin 900 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.