"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Alimler Peygamberlerin varisleridirler: Bediüzzaman ve Teravih namazı

20 Haziran 2017, Salı 12:00
Bediüzzaman Hazretlerinin Ramazan, namaz ve teravih namazı ile ilgili hatıralarını ve tatbikatını Son Şahitler’de talebeleri şöyle anlatıyor:

Özellikle Ramazan aylarında tartışılmaya açılan Teravih namazı ile ilgili Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin hayatını ve tatbikatını araştırdık. Üstadın teravih namazını zaman zaman cemaatle kıldığı görülüyor. Hatta bir ay Ramazan boyunca cemaatle Teravih namazını kıldığını ve bazen de kıldırdığını ‘son şahitler’ anlatıyor. 

Üstadın namaz kılışı ve hususî halleri

Hafız Nuri Güven anlatıyor:

“(Üstadın) boyu uzunca sayılırdı. O uzun boylu adam, namaza durduğu vakit sanki küçülürdü. Belki beş dakika namaza durması sürerdi, çok heybetli, haşmetli ve haşyetli bir şekilde namaza dururdu. ‘Allah bana geçim kaygısını vermedi’ derdi. Son zamanlarda yanında radyo bulundurur ve dinlerdi. Konya’dan Halıcı Sabri kendisine bir taksi gönderdi, fakat kabul etmedi. Eğer kendisine verilenleri kabul etseydi, dünyanın en zengin adamı olurdu.

“Muhteşem bir hafızası ve çalışması vardı. Dört yüz sayfalık bir kitabı akşam alır, sabaha kadar düzeltir, tashih eder ve tamamlardı. Emirdağ’da işlerini en fazla Zübeyir yapardı. Kendileri Afyon Hapishanesinde iken, Ramazan’da mukabele için beş-altı çocuk gelmişti. Evin anahtarı bende olduğundan, çocukların evde kalması için haber göndermiştim. ‘Derhal yatırsın’ demiş, çocukları kendisinin evinde misafir etmiştik.

“Tığ gibi bir insandı; dağlara çıkarken biz arkasından ulaşamazdık. Kendileri seksen yaşlarında, ben ise otuz beş yaşlarındaydım. Ona rağmen arkasından yetişemezdim, belki yüz metre önden çıkardı o yüce dağlara.

“Saçları uzundu, kendisini hiç sakallı görmedim, her zaman ustura ile ayna karşısında tıraş olurdu. O kadar güzel kokardı ki, o kokuyu hiçbir yerde görmedim.

“Caminin müezzini olan Mübarek Murad Hoca, Üstaddan çok korkardı ve çekinirdi. Bir Kadir Gecesi tesbih namazı kıldırmıştım. Murad Hoca namazı bilemediği için ön taraflara gelmişti. Üstadın namaz kıldığı üstteki settareli yerden, öğleyin bıraktığı kibriti almıştı. Üstad hiçbir şey demeden cebinden yirmi beş kuruş kendisine verdi. ‘Kendine bir ecza (kibrit) al’ dedi.

“Teravih namazını biraz daha ağır kıldırmamı söylemişti. Kendisi Fatiha’yı ancak zorlukla bitiriyormuş, ben rükûa gidiyormuşum. Teravihte cemaat da çok oluyordu. Üstad cemaatin çok olmasından memnun olarak şunu söyledi: ‘Kesret-i cemaatte, vacip olan sehiv secdesi bile affediliyor. İnşaallahu Teâla Allah affeder. Okumayı biraz ağırlaştır ki, cemaat Sübhaneke’yi okuyabilsin.’

“Meşrûtiyet yıllarında basılmış bir kitabı eskilerden beri bendeydi, saklardım, onu kendisine getirdim. Çok memnun oldu ve çok sevindi. Zaman zaman başına kına yakardı.”1“1950 Ramazan’ında otuz gün camiye, Teravih namazına geldi. Afyon hapsine girdikleri zaman evin anahtarını bana vermiş, anahtar bende kalmıştı.”2 

“İftarı birlikte yaptık”

İsmail Tunçdoğan anlatıyor: “Otele döndüğümüzde Osman isimli bir talebesi kendini bekliyordu. Ondan yoğurt istedi. Akşamleyin beraberce iftar ettik. Hoca akşam namazını kıldı. Daha sonra otelde imam oldu, beraberce Teravih namazını kıldık. Bir gece yattık. Sabahleyin bir faytonla istasyona geldik. Polisler, bineceğimiz yeri gösterdiler. Tren yolculuğu esnasında kendisini Isparta’dan tanıyan bir zât ziyaretine geldi.”3

“Cemâat içinde bir veli olduğunu unutmuşsun”

Hafız Nuri Güven Efendiye namaz meselesiyle alâkalı olarak Mustafa Sungur Ağabeyimin sorduğu bir hususu sorunca, mezkûr meseleyi anlattı. Sungur Ağabey ise, meseleye şahit olan, bizzat dinleyen bir kimse olarak şunları ifade etmektedir:

“Hazret-i Üstâdımız 1951 senesi Ramazan’ında Teravih namazını Emirdağ Camii Kebir’de kılmıştı. Cemaatte, yanında bazen bendeniz de bulunuyordum. Hemen Fatiha’yı okumaya başlardı. Daha Fatiha’yı zor bitirir bitirmez, imam rükûa giderdi. Bayramda, Teravihi kıldıran imam Hafız Nuri Güven ziyarete gelmişti. Hatırımda kalan ve asla unutmadığım, ‘Kardaşım, arkanda, yani cemaat içinde, İyyake na’büdü diyebilen bir veli olduğunu unutmuştun’ veya ‘düşünceli idin’ gibi bir cümle söyledi. “Kat’î bildiğim: ‘Arkanda İyyake na’büdü diyebilen bir veli olduğunu düşünmeli idin,’ veya başka söz, ‘Arkanda İyyake na’büdü diyen bir veli olduğunu kat’î işittim.”4

***

Muzaffer Erdem Anlatıyor: “Ceylân Çalışkan beni Isparta’dan alıp Barla’ya getirmişti. İftarı yolda yaptık. Barla’da Mustafa Sungur ve Zübeyir Gündüzalp’ler de iftar yapmışlardı. Az sonra Üstad Bediüzzaman elinde bir yemek tabağı ile soframıza geldi. ‘Bunu misafire verin’ diye, yoğurtlu pirinç karışımı yemeği bize ikram etti. Zübeyir Gündüzalp Ağabey fasulye çorbası yapmıştı. Ziyaretim esnasında Üstâdın o nurlu ellerinden öptüm. Üstâd bana köyümü, anamı, babamı sordu. O gün Nur medresesinin bitişiğindeki Yokuşbaşı Mescidinde Üstadın arkasında Teravih kıldık. Geceyi orada geçirdim. Sabah namazını da orada kıldık.”5

***

Bayram Yüksel Anlatıyor: “Üstâdımız 1960’ta ‘Bu sene Teravihi beraber kılacağız’ dedi. Bizler çok sevindik. Ceylan Ağabeyle konuşmuştuk. ‘Bu sene Ramazan’ı Isparta camilerinde sırayla gidip kılalım.’ Mübarek Tahiri Ağabey Teravihi bir buçuk iki saatte kıldırıyordu. İflâhımız kesiliyordu. Üstadımızdan böyle müjde gelince çok sevindik. O sırada Ceylan Ağabeyin babası kamyon almış. Ceylan Ağabeyi istiyordu. O da Emirdağ’a gitmişti. Ramazan geldi, namaza başladık. Üstadımız yatsı namazının farzını kıldırıyordu. Tahiri Ağabey de Teravihi kıldırıyordu.”6

Dipnotlar:

1- Hafız Nuri Güven - Son Şahitler, 1994, 3. Cild s.158
2- Hafız Nuri Güven - Son Şahitler, 1994, 3. Cild, s.156.
3- İsmail Tunçdoğan - Son Şahitler, 1964, 2. Cilt, s.104.
4- Hafız Nuri Güven-Son Şahitler, 1994, 3.Cild, s.159.
5- Mustafa Erdem -Son Şahitler, 1994, 4.Cild, s.166.
6- Bayram Yüksel-Son Şahitler, 1994, 3.Cild, s.78.

Abdülbaki Çimiç

Büyük İslam Alimi Bediüzzamân'dan naklen ''33 Hadîs'' ve açıklaması

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamın 'Alimler Peygamberlerin varisleridirler' ifade buyurdukları ulvi, veciz hakikat doğrultusunda ümmetin yıldızları olan Alimler, Evliyalar ve nurani bir silsile olan Müceddidlerin hayatlarının her anı bir ders niteliğinde adeta...

Bediüzzaman'ın hakikatli veciz ifadelerinde, müceddidlik vazifesini ve asırlara göre Asr-ı Saadet'ten gelen Nurun başka başka yaralara tedavi olacak şelilde yansıtıldığı ve ahirzamanda Risale-i Nurun öncelikli söz sahibi olarak İslam davasının nurani bir bürhanı ve son derece önemli bir dava vekili olduğu hakikati vurgulanmıştır.

Üstâdımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 3. Defa girdiği Afyon Medrese-i Yusufiyyesinde, şu gelen 33 hadis-i şerifeyi kendi evrad defterinde yazmış, bilâhare bâzı Nur talebeleri de, kendi defterlerinde kaydetmişler.

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/buyuk-islam-alimi-bediuzzaman-dan-naklen-33-hadis-ve-aciklamasi_394625

***

Ümmetin Yıldızları, Peygamber varisleri: Müceddidler silsilesi ve Bediüzzaman

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamın 'Alimler Peygamberlerin varisleridirler' ifade buyurdukları ulvi, veciz hakikat doğrultusunda ümmetin yıldızları olan Alimler, Evliyalar ve nurani bir silsile olan Müceddidlerin hayatlarının her anı bir ders niteliğinde adeta...

Bediüzzaman'ın hakikatli veciz ifadelerinde, müceddidlik vazifesini ve asırlara göre Asr-ı Saadet'ten gelen Nurun başka başka yaralara tedavi olacak şekilde yansıtıldığı ve ahirzamanda Risale-i Nurun öncelikli söz sahibi olarak İslam davasının nurani bir bürhanı ve son derece önemli bir dava vekili olduğu hakikati vurgulanmıştır.

Mehmet Ali Kaya'nın Müceddidlik konusu ile ilgili olarak kaleme aldığı kapsamlı makalesini istifadenize sunuyoruz.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/ummetin-yildizlari-peygamber-varisleri-muceddidler-silsilesi-ve-bediuzzaman_363660

Konuyla benzer içerikler:

Bu zamanda Risale-i Nur mu okunurmuş?

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/seyda-sultan-zengin/bu-zamanda-risale-i-nur-mu-okunurmus_431088

Risale-i Nur’u niçin çok okumalıyız, Risale-i Nur, neden bu asra bakan bir tefsirdir?

Risale-i Nur eserleri, muhtevası, telif ediliş tarzı, dili ve düzeni itibariyle diğer İslâmî eser ve tefsirlerden farklıdır.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/risale-i-nur-u-nicin-cok-okumaliyiz_414017

Risale-i Nur’dan doğru İslâmiyet dersini alan bir genç...

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/risale-i-nur-dan-dogru-islamiyet-dersini-alan-bir-genc_432625

Mehmet Akif: En büyük âlim odur ki; İşaratü’l-İ’caz’ı anlasın...

Mehmet Akif Ersoy'un Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi ve Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı ile ilgili değerlendirmeleri Risale-i Nur'un muhteva ve mesajının anlaşılması noktasında oldukça önem taşımaktadır.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/mehmet-akif-en-buyuk-alim-odur-ki-isaratu-l-i-caz-i-anlasin_419602

Doğru İslâmı anlama projesi: Medresetü’z - Zehra

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/halil-elitok/dogru-islami-anlama-projesi-medresetu-z-zehra_389766

Din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir Bediüzzaman Üniversitesi

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/din-ve-fen-ilimlerinin-birlikte-okutuldugu-bir-bediuzzaman-universitesi_370309

Okunma Sayısı: 7919
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı