CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, son aylarda hükümet ve cumhurbaşkanlığının bazı basın yayın organlarına uyguladığı akreditasyon yasağını eleştirdi.
Akreditasyona, 28 Şubat’ta ve sonraki AKP döneminde de karşı çıktığını belirten Berberoğlu, "Bugün Başbakan ya da Cumhurbaşkanının gezisinden ya da haberinden yoksun bırakılan sadece şu gazete ve televizyon değil, o gazete ve televizyonun okurları ve izleyicileridir. Bu, halka eziyettir. Halkın doğru bilgi alma hakkını engellemektir. Bu bilgiye dayanarak da doğru seçim yapma hakkını engellemektir. İşin özü budur." dedi.
Medya-patron ilişkisini de yorumlayan Berberoğlu, "En kötü patron, başbakanın patronluğundan iyidir.” değerlendirmesinde bulundu. Berberoğlu, Türkiye’de dayatılan sistemin, başkanlık değil sultanlık olduğunu söyledi.
CHP Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi, İletişim ve Medya ile İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile birlikte partisinin Bursa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında konuştu. CHP’nin özeleştiri yapmasına rağmen oylarını neden artırmadığı yönündeki soruyu cevaplandıran Enis Berberoğlu, şunları kaydetti:
"Her sabah kalktığımda, o sabah kaç gazete satacağım diye kaygılanıyordum, başarı kriterim oydu. Hiçbir zaman okuru suçlamadığım gibi seçmeni suçlamadım. Mesele; Türkiye siyaset kanalının biraz değişmesinden kaynaklanıyor. Kimlik siyaseti çok yaygınlaştı. Etnisite ve din üzerinden yapılan siyaset de yapısal meseleler artık umursanmıyor, işsizlik, yoksulluk eskisi kadar umursanmıyor. ‘Bendensin, değilsin’ siyasetine geldiği zaman saflar başka türlü hareket ediyor ve başka türlü oy kalıpları ortaya çıkıyor. Bunu kırabilmek için de önümüzdeki başka bir engel de medyadır. Medyanın, bunları anlatmamıza yardımcı olduğunu söyleyemem. Kendini anlatacak projeler olduğunu gördüğüm için gurur duyarak girdiğim partim, proje üretiyor. Derdini anlatmakta aciz değil asla, buna mecra bulmakta biraz zorlanıyor. Bir havuz medyası yok, CHP’nin olmasını da istemeyiz, istemiyoruz."
Bir gazetecinin, “AK Parti’nin ‘Yeni Türkiye’ tabirini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu da cevaplandıran Berberoğlu, Yeni Türkiye’de kastın ne olduğunu, aslında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Güçler birliği’ diyerek açıkça ifade ettiğini öne sürdü. Berberoğlu, "Yani yürütme, yasama, yargı ve dördüncü kuvvet olarak anılan medyanın tek elde toplanması bence yeni Türkiye’nin özetidir. CHP’nin muhalefeti de zaten yeni Türkiye’ye geçit vermemek içindir." diye konuştu.
"AKREDİTASYONA 28 ŞUBAT’TA DA KARŞI ÇIKTIM"
Son aylarda bazı basın yayın kuruluşlarına uygulanan akreditasyon yasağını da değerlendiren Enis Berberoğlu, şunları söyledi: "Akreditasyona 28 Şubat’ta da karşı çıktım. 28 Şubat’tan sonraki dönemde AKP akreditasyonuna karşı çıktım. Akreditasyonun ben, hiçbir yerde uygulanmasının mantığı olduğunu düşünmüyorum. Çok kestirme söyleyeyim. Akreditasyon; medya temsilcilerine değil, onların okurlarına ve izleyicilerine uygulanıyor, onlar cezalandırılıyor. Bugün Başbakan ya da Cumhurbaşkanının gezisinden ya da haberinden yoksun bırakılan sadece şu gazete ve televizyon değil, o gazete ve televizyonun okurları ve izleyicileridir. Bu halka eziyettir. Halkın doğru bilgi alma hakkını engellemektir. Bu bilgiye dayanarak da doğru seçim yapma hakkını engellemektir. İşin özü budur. İfade özgürlüğünün temeli budur zaten. Yarın, öbür gün, 2015’te seçime giderken bir kısım diğerine göre farklı bilgilerle donanımlı olacak. Bunu kabul etmem siyasetçi olarak da yurttaş olarak da eski bir medya mensubu olarak da mümkün değil."
"EN KÖTÜ MEDYA PATRONU BAŞBAKAN'IN PATRONLUĞUNDAN İYİDİR"
34 yıl medya sektöründe çeşitli kademelerde çalıştığını dile getiren Enis Berberoğlu, medya-patron ilişkilerini anlatırken ilginç ifadeler kullandı. Berberoğlu şunları söyledi: "Yapmadığım muhabirlik türü kalmadı. Sayfa sekreterliği yaptım, sayfa yönettim, köşe yazdım, televizyonculuk yaptım, haber koordinatörlüğü yaptım, Ankara temsilciliği vesaire. Bütün bunlarda hem medyanın tabi çevresiyle hem de patronlarla yakın çalışma imkanı buldum. Şu kadarını söyleyeyim; aklınıza gelen en kötü patron bile başbakanın patronluğundan iyidir. Yani Türkiye maalesef böyle bir gerçek yaşıyor."
"DAYATILAN BAŞKANLIK DEĞİL, SULTANLIKTIR"
Başkanlık sisteminin temelini bilmediğini anlatan Berberoğlu, "Başkanlık sistemi Fransa’da, ABD’de dünyadaki 10-20 ülkede uygulandığı zaman herhangi bir sistemde olduğu gibi onun denetimi, freni, dengesi konuşulur önce. Başkan bir gün kötü bir şey yaptığı zaman nerede yargılanacak? Recep Tayyip Erdoğan, bununla ilgili tek bir şey bile söylemedi. Herhangi bir kararını dengeleyecek hangi kurum olacak. Parlamentonun gücü yeni sistemde ne olacak belli mi hayır? Yargı neresinde duracak, medya neresinde duracak, maalesef bugüne kadar dinlediğimiz ve anladığım başkanlık sistemi ‘Ben söyledim, siz yapacaksınız’. Bunun adı başkanlık bile değil. Türkiye’nin, Cumhuriyet'in kuruluşuyla geride bıraktığı istem bu; sultanlık. Başkanlık sistemi çok ciddi konudur. Başkanlık sisteminin vazgeçilmez frenleri, denetimleri olmalıdır. Ben, kişi olarak da CHP olarak da başkanlık sistemini bu ülkeye görmediğimizi söylüyoruz. Ama bunun ötesinde bir şey var; bize dayatılan başkanlık bile değil, çünkü başkanlık iyi tarif edilmiş bir sistem. Hukuken, siyaseten doğru tarif edilmiş bir sistemdir." şeklinde konuştu.
(Cihan)