Gazeteci-yazar Ahmet Altan, darbe suçlamasıyla yargılandığı davada savcı ve hakimlere seslendi: “Ben hapishanede ölmeye hazırım. Siz de hapishanede ölmeye hazır mısınız? Çünkü vereceğiniz ceza sizin kader haritanıza da aynen kaydedilecek.”
15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan gazeteci-yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın beşinci duruşmasının ikinci oturumu bugün Silivri’de yapılıyor. 16 Şubat’a dek sürecek duruşmanın ilk oturumunda Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu’nun Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında verdiği ‘tahliye’ kararının okunarak kayda geçirilmesini talep eden avukatlar Ergin Cinmen ve Sevgi Taş salondan atılmış ve Mahkeme Başkanı, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmanın sonraki oturumlarının Silivri’de görülmesine hükmetmişti. T24’ün haberine göre, bugünkü duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan Ahmet Altan şunları söyledi:
Yargılanmaya değil, yargılamaya geldim
“Ben bugün buraya yargılanmaya değil yargılamaya geldim. Binlerce masum insanı hapse atmak için yargıyı soğukkanlılıkla öldürenlerin işledikleri cinayetleri yargılayacağım. Benim cinayeti ortaya çıkaracak, katillerin kimliklerini belirleyecek, kullanılan kanlı ve kalleş silahları sergileyecek, olanları dünyaya anlatacak ve işlenen suçları kayda geçirecek bir gücüm var. Ölen ya da ölmekte olan bir yargı öyle korkunç kokar ki cehennem bile o kadar kötü kokmaz. Hukuk, yargı, adalet üçgeninde vurulabilecek, yaralanabilecek, ölebilecek tek zayıf halka yargıdır. Bu yüzden her zorbanın ilk hedefi yargı olur. Bir yargı vurulduysa mutlaka ihanete uğramıştır. Hiçbir gerçek savcı, hiçbir gerçek yargıç, hiçbir gerçek hukukçu bu ihanete alet olmaz.”
‘Siyasî iktidar artık generallerden değil, yazarlardan korkuyor’
“Bir adamın ‘mutlak iktidara’ sahip olduğu her toplum eninde sonunda çöker. Hiçbir iktidar korku ve şiddetle uzun süre ayakta kalamaz. Talleyrand’ın dediği gibi ‘süngüyle her şeyi yapabilirsiniz ama üstüne oturamazsınız.’ Bizim darbeyle hiçbir ilgimiz olmadığını yıllarca bizi izlemiş olan istihbarat teşkilatı da, polis de, bu iddianameleri yazan savcılar da biliyorlar. Benim de aralarında bulunduğum bu ‘elit’ suçlular artık nasıl bir manyaklarsa nerede silah görseler oraya koşuyorlar.” “Siyasî iktidar artık generallerden değil, yazarlardan korkuyor. Ben nasıl bir güce sahipsem subayları tasfiye ediyorum, yerine örgüt mensuplarını atıyorum, kritik pozisyonlara örgüt mensuplarını getiriyorum. Bunların hepsini ben yapıyorum. Sanki yazar değil, TSK Personel Dairesi Başkanıyım.
Bu ülkede, ifade özgürlüğünün kırıntısı yok
Türkiye’de ifade özgürlüğü olmadığını söylemişim. Aman Allah’ım, ne korkunç bir darbecilik. Savcı orada oturuyor, göstersin ‘darbenin olacağını beyan ettiğim’ cümleyi. Gösteremez. Bu ülkede ifade özgürlüğünün kırıntısı yok. İfade özgürlüğü olsa biz niye ‘söylem’ ve ‘yorumlarımız’ nedeniyle yargılanalım? Erdoğan için ‘hakaretvari’ söylemlerde bulunmuşum. Daha önce de söyledim, hakaretvari diye bir suç yok. Hakaretvari söylemlerden dolayı bir insan darbeci olabilir mi? Savcı orada oturuyor, göstersin bakayım ‘darbenin olacağını beyan ettiğim’ cümleyi. Gösteremez. Yok çünkü.” Altan sözlerini şöyle tamamladı: “Ben hapishanede ölmeye hazırım. Ve size soruyorum: Ya siz? Siz de hapishanede ölmeye hazır mısınız? Çünkü vereceğiniz ceza sizin kader haritanıza da aynen kaydedilecek.”