Risale-i Nur külliyatı üzerine uygulanan devlet tekeli, beraberinde sansürü de getiriyor.
Üstad Bediüzzaman'ın Mustafa Kemal için kullandığı "dehşetli bir put kırdım" ifadesinin "pot kırdım" olarak değiştirilmesiyle birlikte Şualar’da yer alan ‘Hata Sevap Cetveli’nin de Diyanet'in basımına izin verdiği Risale-i Nurlar'da yer almadığı görülmüştü. Yeni Asya yazarı Şükrü Bulut, bugünkü köşe yazısında Diyanet'in basımına izin verdiği Şualar'da Kemalizmin mahiyetini deşifre eden 14. Şua'nın da yasaktan nasibini aldığını dile getirdi. Böylece devlet tekelinin beraberinde sansürü getirdiği tekrar gün yüzüne çıktı.
Şükrü Bulut'un bugünkü yazısından bir kısım:
Nur Talebelerinin 1950’li yıllarda, bizzat Bedîüzzaman’ın gözetiminde lâtin alfabesi ile neşrettikleri Risale-i Nur Külliyatını, devletin Nurculara dikte etmeye çalıştığı külliyat ile mukayese edenler, dehşetli bir manzara ile karşılaşıyorlar. Hürriyete ve demokrasiye kuvvet veren ve Nurculuğun son laboratuvar çalışması sayılan (Bedîüzzaman’ın hayatında) Emirdağ Lâhikası ile beraber, Kemalizmin mahiyetini deşifre eden 14. Şuâ da yasaktan nasibini almış. Denizli’de, belki Eskişehir’de mahkemelerde başlayan nifak rejiminin mahiyetinin teşrih süreci; Afyon’da hukukî ve bilimsel yönleriyle artık herkesin görebileceği, anlayabileceği düzeye çıkmıştı. Afyon Mahkemesindeki muhteşem müdafaaların yanı sıra, savcının iddianamesindeki hezeyanların cevapları olacak fıkraların da sırra kadem basmış olduklarını henüz öğrendik. Daha önceki BANDROL ile alâkalı yazımızda, HATA SEVAP cetvelinin Şuâlar kitabından çıkarılmasının düşünülebilecek sebepleri üzerinde durmuştuk. O kısım ile birlikte, 14. Şuâ’dan çıkarılmış bahisleri müstakilce incelediğimizde, AKP’nin de ne kadar demokrat ve hürriyetperver olduğu gün gibi ortaya çıkıyor!...
Şükrü Bulut'un yazısının tamamını okumak için tıklayınız.
Haber Merkezi