Türkiye Bankalar Birliğinden, "S&P'nin açıklamaları temelsiz ve son dönemdeki toparlanmayı dikkate almıyor." açıklaması yapıldı.
Açıklamada şu beşlıklara yer verildi:
"S&P'nin açıklamaları Türkiye'nin kendine has özelliklerini ve gücünü, bankacılık sektörünün tecrübesini ve reel sektörün dinamizmini yansıtmıyor.
Bankacılık sektörümüz güçlü ve sağlıklı bir yapıdadır. Beklenmedik risklere dayanabilecek donanıma ve bunları yönetebilecek tecrübeye sahiptir.
Sektörün aktif kalitesindeki bozulmanın yüksek olacağına ilişkin değerlendirme, hem bankacılık hem de reel sektör için büyük bir haksızlıktır.
Ne olmuştu?
S&P, Türkiye'nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu "B+", uzun vadeli yerel para birimi cinsinden kredi notunu ise "BB-" olarak teyit etti.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's (S&P) Türkiye'nin kredi notunu teyit etti.
S&P'den yapılan açıklamada, Türkiye'nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunun "B+", uzun vadeli yerel para birimi cinsinden kredi notunun ise "BB-" olarak teyit edildiği belirtildi.
Türkiye'nin kısa vadeli döviz ve yerel para birimi cinsinden kredi notunu ise "B" olarak teyit ettiği bildirildi.
Açıklamada, Türkiye'nin kredi notu görünümünün ise "durağan" olduğu ifade edildi.
Son dönemde Türkiye'nin finansal ve dış ödemeler dengesindeki eylemlerinin temel ekonomik hassasiyetleri çözmektense ortaya çıkan belirtileri hafifletmeye odaklandığı savunulan açıklamada, "Buna rağmen otoritelerin düşük net kamu borcu seviyesi nedeniyle mali manevra alanı olduğuna inanıyoruz." değerlendirmesinde bulunuldu.
Türkiye'nin ödemeler dengesine ilişkin risklerin halen yüksek olduğu, bu nedenle de kredi notunun kısıtlandığı kaydedildi.
Özel sektör dış borcunun 2018 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 40'ı seviyesinde olduğu belirtilerek, "Reytingler geçmişteki ekonomi politikaları sayesinde Türkiye'nin kıyasla düşük genel kamu borç seviyesi tarafından destekleniyor. Hükümetin halen devam eden ekonomik uyumun sonuçlarını absorbe edebilecek biraz mali esnekliğe sahip olduğunu düşünüyoruz." ifadesine yer verildi.
Açıklamada, Türkiye'nin sınırlı denetim ve denge mekanizmasına sahip olduğu, kurumsal ortamının da zayıf olduğu ileri sürüldü.
Türkiye'de mart ayında yapılacak yerel seçimler neticelenene kadar reform ve politika adımlarının atılmasının beklenmediği belirtildi.
Açıklamada, enflasyonun bu yılın sonunda ortalama yüzde 16 ile son 15 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiği bildirildi.
Türkiye ekonomisinin 2019 yılında finansal koşulların sıkılaşması ve artan enflasyon nedeniyle yüzde 0,5 daralmasının beklendiği ifade edilen açıklamada, ekonominin 2020 yılında yüzde 3,4, 2021 ve 2022 yıllarında yüzde 3,2 büyüyeceğinin öngörüldüğü kaydedildi.
AA