Ekonomistler, Avrupa Merkez Bankası'nın aylık 60 milyar avroluk tahvil alım programının Avro Bölgesi’nde enflasyon beklentilerini iyileştirdiği görüşünü paylaştı.
ECB Başkanı Mario Draghi, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde düzenlenen basın toplantısında devlet tahvili satın alımını da kapsayan aylık 60 milyar avroluk tahvil alım programına (parasal genişleme) 9 Mart'tan itibaren başlayacaklarını açıklamıştı. Banka bu kapsamda geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, söz konusu programın başladığını duyurdu.
Banka, aldığı bu kararla Avro Bölgesi'nde fiyat istikrarını sağlama ve talebi canlandırmayı hedefliyor. Ancak, Avro Bölgesi'ne banka tarafından toplamda 1 trilyon avrodan fazla likidite sağlanmasının bölge ülkelerinin gerçekleştirmesi beklenen yapısal reformları etkileyebileceği kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Avrupa Merkez Bankası'nın aylık 60 milyar avroluk tahvil alım programının Avro Bölgesi’nde enflasyon beklentilerini iyileştirdiğini ve yapısal reformların yapılmasını engellemeyeceğini belirtiyor. Analistler, ayrıca bölgede büyümenin yeniden ivme kazanacağını düşünüyor.
Commerzbank Kıdemli Döviz Stratejisti Peter Kinsella, şimdiye kadar bankanın politikalarının enflasyon beklentilerini istikrara kavuşturduğunu ve bu anlamda tahvil satın alım programının belli bir ölçüde başarıya ulaştığını söyledi.
Parasal genişlemenin tek para birliğinde reformları etkilemeyeceğini belirten Kinsella, "Parasal genişlemenin reformları sekteye uğratacağını düşünmüyorum. Avro Bölgesi çevre ülkeleri rekabet güçlerini artırmak için reform yapmak zorunda olduklarını biliyorlar" dedi.
"Parasal genişleme hamlesi şuana kadar iyi işledi"
DekaBank Başekonomisti Ulrich Kater de ECB’nin parasal genişleme hamlesinin şuana kadar iyi işlediğini ifade etti.
Bankanın aldığı tedbirin çok etkili olduğunu vurgulayan Kater, bu sayede faiz oranlarının düştüğünü, döviz kurunun daha düşük seviyeye geldiğini ve ekonominin yeniden canlandığını dile getirdi.
Kater, bölgedeki reformların sürdürülmesine ilişkin ise, "Bazı ülkeler zaten çok cesur reformlar gerçekleştirdi bazı ülkeler ise daha isteksiz. Bu ülkeler için ekonomik çerçevenin geliştirilmesi üzerine zaman harcamamak önemli" ifadelerini kullandı.
"Parasal genişleme büyümenin canlanmasını destekledi"
Berenberg Kıdemli Ekonomisti Christian Schulz ise parasal genişleme programının ECB'nin enflasyon hedeflerine ulaşması anlamında güçlü bir sinyal olduğunu belirterek, "Şimdiden enflasyon beklentileri istikrara kavuştu. Parasal genişleme ayrıca düşük avro kuru, düşük faiz oranları ve güven etkisi sayesinde büyümenin canlanmasını destekledi" konuştu.
Schulz, alınan tedbirin ucuz petrol ve Avro Bölgesi'ndeki yapısal ilerlemeyle birlikte ekonomideki gevşekliğin aşınmasına destek olacağını bildirdi.
ECB'nin Avro Bölgesi’nde fiyat istikrarını sağlamakla görevli olduğunu hatırlatan Schulz, bankanın bölge ülkelerini belirli ekonomik politikalara zorlamasının yanlış olduğunu dile getirdi.
"Ülkeler büyüme ve reformlar arasındaki bağı fark etti"
HSH Nordbank Avro Bölgesi ve Gelişen Piyasalar Başekonomisti Cyrus de la Rubia da parasal genişlemenin faiz oranlarının nispeten düşük seviyede tutulmasında işe yarayacağını ve faizlerin bazı alanlarda negatif seviyelere bile inebileceğini söyledi.
Parasal genişlemenin faydalarının ayrıca Avro Bölgesi'nde ihracatı destekleyecek avro kurunun düşük tutulmasında da görüleceğine işaret eden Rubia, şöyle devam etti:
"Ancak, Fransa gibi Almanya kadar ihracat yapmayan ve ihracatının çoğunluğunu Avro Bölgesi'ne gerçekleştiren ülkelerin varlığı dikkate alınmalıdır. Bu şekilde ihracat yapan ülkeler avrodaki devalüasyondan yararlanamayacaklar."
Parasal genişlemenin bölge ülkelerin gerçekleştireceği reformları sekteye uğratabileceği iddialarını da değerlendiren Rubia, sözlerini şöyle tamamladı:
"Avro Bölgesi'nde çoğu ülkenin büyüme ve reformlar arasındaki bağı fark ettiğini düşünüyorum. İtalya'da bile bir iş gücü piyasası reformu uygulamaya konuldu ve girişimciler arasında daha iyi bir iklim sağlandı. Fransa ise reformlar konusunda hala geride. Bana göre parasal genişlemenin tehlikesi daha çok reformlarla ilgili değil, sonuç olarak tüm ekonomiyi zedeleyecek yeni varlık balonlarının oluşmasıyla ilgili.
AA