“İslamda eğitim ve öğretim mesuliyeti” konulu seminerde konuşan Eğitimci M. Ali Kaya, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm), bütün insanlığa gönderilen en yüce muallim olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz haftasonu Eğitimci M. Ali Kaya, “İslâmda eğitim ve öğretim mesuliyeti” konulu bir seminer verdi. Demokrat Eğitimciler Derneği tarafından Yeni Asya Vakfı’nda organize edilen seminerde, Kur’ân-ı Kerîm’in nazil olmasından kısa süre içinde bir “İslâm Medeniyeti” meydana geldiğini söyleyen Kaya, “Batı Medeniyeti de Kur’ân-ı Kerîm’den etkilenerek, günümüz medeniyetini ve maddî terakkiyatı oluşturmuştur. Bu sebeple Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) tüm insanlığın en yüce Muallimidir. Peygamberimiz de (asm) ‘Ben insanlığa muallim olarak gönderildim’ buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir” dedi.
Asrın muallimi Bediüzzaman
Peygamberlerden sonra ise insanlığa yol gösteren hak ve hakikatleri ders veren muallimlerin mücedditler olduğunu ifade eden Kaya, sözlerine şöyle devam etti, “Her müceddid kendi asrında hakikatleri insanlığa ders vererek o asrını muallimi görevini ifa etmiştir. Asrımızda da tüm insanlığa hak ve hidayet yolunda rehberlik eden, asrın problemlerine Kur’ân-ı Kerîm’den çözüm üreten, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’dir. Bu sebeple Bediüzzaman sadece Müslümanların değil tüm insanlığın Muallimidir. İnsanlık her konuda onun reçetelerine ve öğretilerine muhtaçtır.”
En değerli ibadet ilimdir
İnsanın öğrenebilir ve öğretilebilir bir varlık olduğunu söyleyen Kaya, “Yüce Allah diğer hayvanlardan farklı olarak insanı Dünyaya hiçbir şey öğretmeden ‘Öğrenmek’ için göndermiştir. İnsan Dünyaya geldiği andan itibaren öğrenmeye muhtaçtır ve bu ihtiyaç ölene kadar bitmez. Bu sebeple Peygamberimiz (asm) ‘Beşikten mezara kadar öğreniniz’ ferman etmiştir. İnsan öğrenmenin faydasını daha çok ahirette göreceği için en değerli ibadetin de ‘İlim öğrenmek’ olduğunu yine Peygamberimiz (asm) bizlere haber vermektedir” diye konuştu.
Saadetin çaresi: Kur’ân-ı Kerîm
Kaya, sözlerine şöyle devam etti, “Bediüzzaman Said Nursî, ‘Mehasini medeniyet denilen emirler, şeriatın (Kur’ân’ın) başka şekle çevrilmiş birer meselesidir’ buyurarak günümüz teknik teknoloji dahil, ahlak ve irfan, ilim ve kültürden kaynaklanan medeniyetin Kur’ân-ı Kerîm’den istifade ile ortaya çıktığını ispat etmekte ve ‘İnsanlık ancak Kur’ân-ı Kerîm’i dinlemekle sıkıntılarından kurtulup saadete kavuşabilir.’ Bu gerçekleri insanlara ders verecek olanlar da yine öğretmenlerdir. Bu sebeple Bediüzzaman ‘İmkânım olsaydı dindar bir muallime her gün on altın verirdim. Şu zamanın dindar bir muallimlerine eski zamanın velileri gibi bakıyorum’ demiştir.”
Haber: Kübra Örnek - İstanbul