Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Dr. Ali Muhyiddin el-Karadaği, Husilerin Yemen'de darbe girişiminde bulunarak büyük bir suç işlediklerini söyledi.
Karadaği, Irak'ın Süleymaniye kentinde kurucusu olduğu "İnsani Gelişim Üniversitesi'ndeki" ofisinde bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Yemen'de başlayan iç savaşın bir mezhepsel boyuta ulaşmaması için çaba sarf ettiklerinin aktaran Karadaği, "Husiler, halk tarafından seçilmiş olan hükümete darbe yaptı. Bu yapılan tamamen büyük bir siyasi suçtur ve hiç bir karşılığı yoktur. Bununla da yetinmediler, tüm Yemen'i kontrol etmeye kalkıştılar" dedi.
Bir ülkedeki siyasi farklılıklarını olmasının çok normal olduğunu belirten Karadaği, "Ancak farklılıkların çatışmalara malzeme yapılması ve özellikle mezhepsel bir boyut taşınması tehlikelidir. Bana göre Yemen'de meydana gelen siyasi bir çatışmadır. Hepimiz çok iyi biliyoruz Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin hükümeti resmi ve güven oyu almış bir hükümettir. Husiler dahi bu hükümete onay verdi. O ülkedeki tüm etnik unsurlar destek verdi ve seçimlerde çoğunluk oyu alarak iş başına geldi. Daha sonra Husiler, halk tarafından seçilmiş olan hükümete darbe yapmakla yetinmedi tüm Yemen'i kontrol ettiler. Körfez ülkelerinin de demokrasi ile iş başına gelen kardeşlerine yardım etmesi gayet normaldir. Biz bu konuda Husilerin geri çekilmesini ve tekrar yerlerine dönmelerini istiyoruz. Hak ve hukukları ne ise onların yanında oluruz" diye konuştu.
"İslam aleminde birlik şarttır"
Bölgedeki tüm İslami ülkelerin bir araya gelerek, kendi aralarındaki sorunların çözülmesi için diyalog içerisinde olmaları gerektiğini kaydeden Karadaği şunları söyledi:
"Ortak çıkarlar göz önünde bulundurularak, hareket edilmeli ve bunların korunması lazım. Hiç kimse tek başına tehlikeleri ortadan kaldıramaz. İslam aleminin 21. yüz yılda bu imkanlar ve zenginlikler içerisindeyken fakir olması gerçekten kabul edilemez. Diğer ülkeler ve milletler uzaya giderken bizim çatışmamız kabul edilemez."
"İslam, mezheplerden daha büyüktür"
İran'ın bölgede oynadığı role değinen Karadaği, Tahran yönetiminden her zaman tehlikeli girişimlerden uzak durmalarını istediklerini dile getirdi. İslam'ın, mezheplerden daha büyük olduğunu dolayısıyla "Şii" veya "Sünni" anlayışların ön plana çıkartılmaması gerektiğini aktaran Karadaği, "İran'dan, diğer Arap ülkeler için tehdit sayılabilecek bölgelere girmemesini veya bu konuda açıklayıcı ve net ifadeler kullanmasını talep ettik. Her zaman İran İslam Cumhuriyeti'nden, İslam birliğine destek vermesini istedik. Bu konuda yardım etmesinin önemli olduğunun altını çizdik. Bizim "Şii İslam" ve "Sünni İslam" üzerinde toplanmamız doğru değildir. Çünkü İslam, mezhepten daha büyüktür. Hem İran ve hem de Arap ülkelerinde güçlü bir siyasi irade ortaya çıkarsa, sorunların çözülmesi kolay olacaktır. Biz her iki tarafa da birleşme çağrısı yapıyoruz çünkü bölgede olan iç çatışmanın kimseye faydası yoktur" değerlendirmesinde bulundu.
"Suriye'deki olay tarih boyunca görülmedi"
Karadaği, yaklaşık 5 yıldır süren Suriye'deki iç çatışmanın faturasından başta birçok İslam ülkesinin sorumlu olduğunu söyledi. "Suriye'deki sorun ve iç çatışma büyük bir vahamettir" diyen Karadaği sözlerini şöyle noktaladı:
"Bundan tüm İslam alemi sorumludur. Tarih boyunca böyle bir durum yaşanmadı. Bu savaş beş yıldır devam ediyor. Ülkenin üçte biri yani 8 milyonu evini yurdunu terk etti. Her gün yaklaşık 500-600 kişi öldürülüyor. Bunun yanında bir çok kimyasal silahlar kullanıldı. Suriye'deki diktatör Beşşar Esed'in yüz binlerce insan öldürmesi ve hiç kimsenin ses çıkarmaması mümkün değildir. Tam tersi bir durum, Amerika, Esad ile görüşmek istiyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Esad'ın çözümün bir parçası olmasını istiyor. Eğer Müslümanlar ve Araplar bir araya gelip bu sorunları çözmez ise, kim gelip bu sorunları çözecek?"
AA