Radikal milliyetçi Hindu çetelerin kundakladığı bir evde 85 yaşındaki Müslüman bir kadının yanarak can verdiği bildirildi.
Hindistan’da tehlikeli tırmanış
Hindistan'da, Pakistan, Afganistan ve Bangladeş'ten gelen 6 dini gruba vatandaşlık yolunu açan ancak aynı durumdaki Müslüman göçmenleri kapsam dışı bırakacak şekilde değiştirilen "Vatandaşlık Yasası"na karşı protestolarda başkent Yeni Delhi'de 23 Şubat Pazar gününden bu yana 35 sivil hayatını kaybetti.
Hint basınındaki haberlere göre, dün Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval'in Yeni Delhi'nin kuzeydoğu bölgelerinde pazar gününden beri süren gösterilerde şiddet olaylarının yaşandığı bölgeleri ziyaret ettikten sonra "her şey yolunda" açıklaması yapmasının ardından gösteriler devam etti.
Olaylarda, bir emniyet amiri ve istihbarat görevlisinin de aralarında bulunduğu 35 kişi yaşamını yitirirken, 130'un üzerinde kişi gözaltına alındı.
Sosyal medyaya yansıyan bir görüntüde, sırtı dönük şekilde yerde yatan bir Müslüman'a onlarca kişi tarafından "Jai Shri Ram (Tanrı Ram'a selam olsun)" sloganları eşliğinde sopalarla vurulduğu görüldü.
Öte yandan, şehrin Mustafabad bölgesinde, Müslüman ailelerin bölgeden taşındıkları belirtildi.
85 yaşındaki kadın yanarak can verdi
Şiddet olaylarının devam ettiği sırada, 25 Şubat Salı günü, 85 yaşındaki bir kadının, radikal milliyetçi Hindu çeteler tarafından ateşe verilen evinde can verdiği bildirildi.
Kundaklama sırasında dışarıda bulunan yaşlı kadının oğlu Muhammed Said Salmani, annesinin, çıkan yangında öldüğünü, diğer aile üyelerinin de çatıya çıkarak hayatta kaldığını belirtti.
Salmani, evde bulunan tüm takılarının yağmalandığını dile getirdi.
Ülkede Aralık 2019'dan bu yana devam eden protestolarda 58 kişi öldü.
"Sessiz seyirciler"
Muhalefetteki Hindistan Ulusal Kongresinin (INC) Başkanı Sonia Gandi ile INC'den ülkenin eski Başbakanı Manmohan Singh, Cumhurbaşkanı Ram Nath Kovind'e şiddet olaylarıyla ilgili taleplerini içeren memorandum verdi.
Gandi, Hindistan Halk Partisi (BJP) yönetiminin ve Delhi hükümetini, yaşanan olaylar sırasındaki tutumları sebebiyle "sessiz seyirciler" olarak nitelendirdi.
Eleştiren yargıç transfer edildi
BJP'li siyasetçilerin nefret söylemlerine yönelik polisin neden Ön Bilgilendirme Raporu (FIR) oluşturmadığını soran Delhi Yüksek Mahkemesi hakimi S. Muralidhar, dün gece Pencap ve Haryana Yüksek Mahkemesine transfer edildi.
Hakimin transfer edilmesi muhalefet liderlerince eleştirildi. Hindistan Hukuk ve Adalet ile İletişim, Elektronik ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Ravi Shankar Prasad ise hakim Muralidhar'ın transferini "rutin gelişme" şeklinde niteleyerek, muhalefeti bu durumu siyasallaştırmakla suçladı.
Delhi Yüksek Mahkemesinin en yüksek üçüncü yargıçlarından hakim S. Muralidhar, dün, sosyal aktivistler Harsh Mander ve Farah Nakvi tarafından mahkemeye sunulan "acil dilekçe" sonucu yapılan duruşmada, BJP'li siyasetçiler Kapil Mishra, Anurag Thakur, Abhay Verma ve Parvesh Verma'nın nefret söylemlerine ilişkin polisin neden FIR oluşturmadığını sormuştu.
Yargıç Muralidhar, Delhi Polisinden FIR oluşturup oluşturmayacağına ilişkin ivedi cevap vermesini istemiş, "Bu ülkede 1984 benzeri başka bir olayın gerçekleşmesine izin veremeyiz." diye konuşmuştu.
Hindistan'da FIR, görevdeki polis tarafından yaşanan olayla ilgili kayıt altına alınan bilgiyi içeriyor. Polis, FIR'e dayanarak soruşturmasını başlatıyor.
ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonundan "endişeliyiz" açıklaması
ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF), Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de devam eden şiddet olayları sebebiyle "ciddi endişeli" olduğunu bildirdi.
USCIRF'ten yapılan açıklamada, Delhi Polisinin Müslümanlara yönelik saldırılara müdahale etmediği yönünde kayıtlar olduğu vurgulanırken, Hint hükümetinin vatandaşlarını koruma görevinde başarısız kaldığı belirtildi.
Ancak Hindistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada USCIRF toplumsal şiddeti siyasallaştırmakla suçlandı.
Açıklamada, yorumların "yanlış ve yanıltıcı" olduğu savunulurken, "Bu hassas zamanda sorumsuz yorumlar yapılmamasını isteriz." ifadelerine yer verildi.
İmran Han'dan dünyaya çağrı
Pakistan Başbakanı İmran Han, Twitter'dan, Hindistan'da Nazi'den ilham alan RSS (Ulusal Gönüllüler Organizasyonu) ideolojisinin ülkeyi ele geçirdiğini belirtti.
Hindistan'da 200 milyon Müslüman'ın hedef haline geldiğini kaydeden Han, "Dünya toplumu şimdi harekete geçmeli." ifadesini kullandı.
Han, azınlıkların Pakistan'ın eşit vatandaşları olduğunun altını çizerek, Pakistan'da yaşayan gayrimüslim vatandaşlara veya onların ibadet yerlerinin hedefle alınmasına yönelik eylemlere karşı Pakistan halkını uyardı ve bu kişiler hakkında kesin işlem yapılacağını bildirdi.
Müslümanlar yasa kapsamı dışında kalıyor
Hindistan'ın çeşitli eyaletlerinde 31 Aralık 2014'ten önce ülkeye giren gayrimüslim göçmenlere vatandaşlık verilmesine imkan tanıyan ancak aynı durumdaki Müslümanları kapsam dışı tutan düzenleme, 9 Aralık 2019'dan bu yana protesto ediliyor.
Yürürlüğe giren kanun kapsamında, özellikle Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'da dini baskıdan kaçan Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ve Hristiyanlar, kimliklerini ve Hindistan'da 6 yıldan uzun süredir yaşadıklarını kanıtlamaları halinde vatandaşlık elde edebilecek, aynı pozisyondaki Müslümanlar ise kapsam dışında tutulacak.
Yasa, dünyada en çok Müslüman nüfusa sahip ikinci ülke olan Hindistan'da, 200 milyon Müslüman'ı ikinci sınıf vatandaş haline getirmek ve birçoğunu vatansız bırakmak için atılan bir adım olarak değerlendiriliyor.
AA