Hac görevini yerine getirmek için kutsal topraklara gidenler zamanlarının büyük çoğunluğunu Kabe'de ibadet ederek geçirirken, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'e -Aleyhissalatu Vesselam- ilk vahyin indirildiği Hira Mağarası'nı ziyaret etmekten de geri durmuyor.
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in -Aleyhissalatu Vesselam- yalnız kalmak ve derin tefekkür için sık sık ziyaret ettiği bilinen Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası, Kabe'nin yaklaşık 5 kilometre uzağında ve 621 metre yüksekliğe sahip.
Sarp bir yokuşu bulunan mağara, hacı adaylarının en çok zorlandıkları yerlerden biri olarak kabul ediliyor. Çoğu hacı da mağaraya çıkmak için girdiği yolculuğu yarıda bırakmak zorunda kalıyor.
Dualar ve gözyaşları bir arada...
Kabe'de rahmet sevinci
Yolculuk sabah namazı sonrası
Hacı adayları mağara ziyareti için sabah namazının ardından yolculuğa başlıyor.
Haccın farzlarından olmadığı için Suudi makamlarının yolun girişine koydukları tabelalarda ise "mağaraya dönerek namaz kılmanın" ve "ziyaretin İslamın sünnetlerinden olmadığına" vurgu yapılıyor.
Türk hacı adayları da mağaraya yoğun ilgi gösteriyor. Hacı adaylarının çoğu yanlarındaki Türk bayrakları ile Hira Mağarası'na çıkıyor.
Mağarayı ziyaret etmek ve geri dönmek ise hacı adaylarının 3 saatini alıyor.
"Yarı yoldan sonra ayaklarım açıldı"
Kutsal topraklara Almanya'dan gelen Bingöllü Hüseyin Hasanoğlu, mağarayı bir aşk ve hevesle ziyaret ettiğini belirterek, herkesin kendisine mağaraya çıkamayacağına dair sözler sarfettiğini kaydetti.
Tüm uyarılara rağmen hiçbir yorgunluk hissetmeden, büyük bir istekle mağaraya kolayca çıktığını ifade eden Hasanoğlu, "Sanki Hazreti Muhammed(asm) beni çağırıyordu, 'Sen gel, geldikçe açılırsın...' Gerçekten yarı yola geldim çok zordu. Yolu yarıladıktan sonra bir güç geldi, çok güzel ayaklarım açıldı ve yolculuğumu tamamladım." dedi.
Hasanoğlu, mağarada herkes adına dua ettiğini söyleyerek, adeta kuş gibi rahatladığını ve üstünde hiçbir ağırlık kalmadığını dile getirdi.
***
Konuyla ilgili içerikler:
Hac İbadeti Müslümanların Kongresidir
“Hacda şeytan taşlamanın hükmü nedir? Terk edildiğinde hac sahih olur mu?”
Hacda şeytan taşlamak, haccın aslî vâciplerindendir. Mâzeretsiz olarak terk edilmesi tahrîmen mekruhtur. Tamamen terk edilmesi, bir koyun veya keçi kurban etmek gibi bir cezâyı gerektiren bir cinâyettir. Eğer bir günde atılması gereken taşların yarıdan fazlası atılmış ve azı atılmamışsa, atılmayan her bir taş için sadaka vermek gerekir.
Ancak hastalık, ihtiyarlık, aşırı zayıflık, bayılma, kadınların hayız hâli… vs. gibi mâzeretlere binâen şeytan taşlama terk edilmişse veya yapılamamışsa, hiçbir cezâyı gerektirmez, haccın sıhhatine zarar vermez.
Bununla berâber, şeytan taşlamak haccın farzlarından olmadığından, mazeretsiz olarak terk edilmesi haccın sahih olmasını engellemez. Yani haccın farzları îfâ edilmişse, hac sahihtir.
Haccın farzları ve vacipleri
“Haccın farzları ve vacipleri nelerdir? İhram nedir? İhram ile niyet arasında bir fark var mıdır? İhram yasakları nelerdir?”
HACCIN farzı üçtür:
1-İhram,
2-Arafat’ta vakfe yapmak,
3-Kâbe’yi tavaf etmek.
Haccın vacipleri ise şunlardır:
1-Müzdelife’de vakfe yapmak.
2-Şeytan taşlamak.
3-Saçı tamamen kestirmek ya da kısaltmak.
4-Safa ile Merve arasında sa’y etmek.
5-Veda tavafı yapmak.
İhram, sözlükte, kendini mahrum etmek, haram kılmak, hürmet edilen zamana ve mekâna girmek, saygı duymak manalarına gelir. Terim olarak ise ihram, hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, normal zamanlarda mübah olan fiil ve davranışları hac ve umre süresince kendi nefsine haram kılmak demektir. Hacda ihram, namazda başlama tekbiri mesabesindedir. Bilindiği gibi, namazda başlama tekbiri farzdır.
Niyet ve telbiye, ihramın rükünleridir. Bir kimse niyet etmeden ve telbiye getirmeden yalnız beyaz giysi giymekle ihrama girmiş olmaz.
Niyet, ihram giyilirken hac veya umre yapmaya karar vermekten ibarettir. Niyeti dil ile teyid etmek müstehaptır.
Telbiye ise, namazdaki başlama tekbirine denk olarak söylenilen şu sözlerdir: “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke Lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülke. Lâ şerike lek.” (Manası: Allah’ım! Davetine sözümle ve özümle koşup geldim! Emrin başımın tacı! Emret Allah’ım! Senin emrine başımı ve gönlümü koydum! Davetine tekrar tekrar icabet ettim! Senin benzerin, şerikin ve ortağın yoktur! Allah’ım, bütün varlığımla sana yöneldim! Muhakkak ki hamd de, nimet de, mülk de yalnız Sana mahsustur! Senin ortağın ve şerikin yoktur!)
Mîkat sınırında hac veya umreye niyet esnasında erkekler yün, keten veya pamuktan beyaz renkli giysi (ihramlık) giyerler. Bu giysi, birisi belden aşağıya sarılan izar, diğeri omuzlardan itibaren vücudun üst kısmını örten ridâdan ibarettir ki, hac ibadetinin başladığının alâmetidir. Kadınlar normal giysileriyle hac yaparlar. Ancak kadınların elbiselerinin de, erkeklerinki gibi beyaz olması daha efdaldir.
İbn-i Ömer (ra) bildirmiştir: Bir kimse Resûlullah’a (asm) sordu:
“İhrama giren kişi giyecek cinsinden ne giyer?”
Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm):
“Gömlekleri, başlıkları, şalvarları (pantolonları veya dikişli uzun donları), bornozları, ayağı kapatan ayakkabıları giymeyiniz. Ancak nalın bulamayan kişi, ayakkabıların üst kısımlarını kesmek şartıyla ayakkabı giyebilir” buyurdu.1
Ya’la ibn-i Ümeyye (ra) bildirmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) Ci’râne’de iken huzuruna bir kimse geldi. Ben de Hz. Peygamber’in (asm) yanında idim. O kimsenin üzerinde vücuduna göre biçilip parçalardan dikilmiş bir cübbe vardı. Kendisi de bol koku sürünmüştü. Peygamber Efendimiz’e (asm) dedi ki:
“Ben üzerimde bu elbise bulunduğu ve vücudumda da güzel koku süründüğüm halde umre niyetiyle ihrama girdim.”
Peygamber Efendimiz (asm) ona:
“Sen hac ederken ne yapardın?” buyurdu. Adam:
“Kendimden bu elbiseleri çıkarır ve vücudumdaki bu kokuyu da yıkardım” dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm):
“Haccında yapmakta olduğun aynı şeyleri umrende de yap!”2
İhrama giren kişi için normal zamanlarda haram olmayan giyim-kuşam, cinsel hayat ve avlanmayla ilgili haramlar söz konusudur. Bu yasakların çiğnenmesi, yasağın çeşidine göre değişen şekillerde cezayı gerektirir.
İhramlı bir erkek diğer zamanlarda giyilmesi olağan olan dikişli ve örgülü biçimde gömlek, pardesü, palto, pantolon, başa örtü… vs. gibi elbiseleri bir gün süresince giyerse, bu giyime ceza olarak bir koyun veya keçi kurban etmesi kendisine vacip olur. Eğer bir günden az bir zaman içinde giyerse, bir fitre miktarı sadaka vermesi gerekir.
Dipnotlar:
1- Müslim, Hac, 1
2- Müslim, Hac, 7
***
Okumak için tıklayınız:
Önemli uyarılar: ''İnternet üzerinden kurbanlık alırken kurban olmayın''
Kurban soruları
Kimler kurban yükümlüsü değildir?
Kurban Bayramı ile ilgili merak edilen önemli sorular ve cevapları...
AA