Britanya’nın saygın gazetelerinden Guardian’da yer alan bir analizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yolunda ilerlediği belirtildi.
BBC Türkçe’nin aktardığına göre Simon Tisdall imzalı yazıda, “Erdoğan’ın Putin tarzı bir süper başkanlığı hedeflediği” belirtildi.
Tisdall özetle şöyle yazdı: “Neo-İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurucusu ve lideri Erdoğan, 2003 yılında başbakan olmasından sonra Türkiye’yi giderek artan ölçüde otoriter bir tarzda yönetti. Ağustosta cumhurbaşkanı olduğundan beri de yürütme gücünü artırmak için manevralar yapıyor.”
Strateji Putin’in, 2000’den beri görevde kalmasını sağlayan, devlet başkanlığından başbakanlığa yön değiştirip sonra yeniden devlet başkanlığına dönme stratejisine benziyor. Pakistan’da Pervez Müşerref de benzer bir numara çevirmişti.
Erdoğan, muhalif sokak protestolarına ve bağımsız gazeteciliğe karşı yasaklamalarla anılmasını umursamıyor.
Bunu yerine, 7 Haziran’daki genel seçimlere AKP’ye (mecliste) ezici çoğunluğu vermesi için işçi sınıfı ve kırsal kesimden dindar seçmenlere bel bağlıyor. Teoride, istediği anayasal değişiklikler bunun ardından kabul ettirilebilir.
Kriz çıkabilir
Bu nedenle Arınç’ın Erdoğan’a ‘hükümetin Kürt politikasına burnunu sokmayı durdurması söylemesi’ şaşırtıcı.
Öcalan’ın 21 Mart’taki olumlu açıklamasından sonra Kürt barış sürecinin ilerletileceğine dair umutlar bu atışmayla göçertildi. Ancak iktidar kavgasının neden olduğu hasar asla bu meseleyle sınırlı değil. Erdoğan’la (Davutoğlu arasında) ekonomi politikası, istihbarat servisinin liderliği ve iç güvenlik yasası üzerinden tartışma yaşandı.
Davutoğlu’nun otoritesi ve güvenilirliği giderek aşınıyor. Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki gerilim cumhurbaşkanlığı yetkilerin genişletilmesi üzerinden kriz noktasına ulaşabilir.
ABD ve ABD’de soru işareti
Türk seçmenler ile Ankara’nın Suriye ve terörizm üzerine işbirliğinden kaygılı müttefikleri ABD ve AB ülkeleri için (Türkiye’yi) kimin yönettiğiyle ilgili bir soru işareti mevcut.