Birleşmiş Milletlerin dünya çocukları için çalışan kurumu UNICEF’in  web sayfasında Suriye ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu komşu ülkelerdeki 9 milyon çocuğu kapsayan UNICEF destekli yardım programlarının ciddî kaynak yetersizliği dolayısıyla kesilmenin eşiğine geldiği belirtildi. Bu konudaki bir yazıya yer veren UNICEF´in, bu yıl Suriye ve Lübnan, Ürdün, Türkiye, Irak ve Mısır olmak üzere komşu ülkelerde yapacağı acil yardım çalışmaları için 1.4 milyar dolar yardım çağrısında bulunurken bu paranın yüzde 25´inden az bölümü karşılanabildiği vurgulandı.

‘’Ufukta çözüm görünmüyor’’

UNICEF´in web sayfasında Suriye´deki savaşın 7’nci yılına girdiği, ufukta bir çözümün görünmediği belirtilirken, “Suriye´deki savaş, 2´nci Dünya Savaşı´ndan bu yana yaşanan en büyük insanî krize ve yerinden edilme sorununa yol açmıştır. Suriye´de yaklaşık 6 milyon çocuk yardıma muhtaç durumdayken 2.5 milyon çocuk da başka ülkelerde mülteci olarak yaşamaktadır. Suriyeli bütün mültecilerin yüzde 80´i, halihazırda çok sayıda ihtiyaç sahibi insanın yaşadığı komşu ülkelerde bulunmaktadır. UNICEF´e yeni kaynak aktarılmaması, Suriyeli çocuklar ve ev sahibi topluluklar için kritik öneme sahip ve hayat kurtarıcı kimi faaliyetlerin durması gibi ciddî bir risk doğurmaktadır.” denildi.

‘’Bir kuşak tümüyle kaybedilebilir’’

UNICEF’in Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Geert Cappelaere’ de konuya ilişkin yazısında uluslar arası yardım kuruluşunun tarihindeki en büyük insanî yardım girişimlerinden biri olarak Suriye’deki krize müdahale ettiği günden bu yana en ciddî kaynak yetersizliğiyle karşı karşıya bulunduğunu açıklarken, “Suriye ve gerekse komşu ülkelerde insanî ihtiyaçlar her gün artarken mültecilere kapılarını açan ülkelerin üzerindeki baskı da bu ülkeleri giderek daha güç durumda bırakıyor” dedi. Cappeleare “Finansal kaynaklar tükenirken Suriye ve komşu ülkelerdeki aileler uluslar arası yardımlara giderek daha bağımlı hale gelmektedir. Kaynak yetersizlikleri bu insanları, hayatta kalabilmek için çocuk işçiliği, savaşan taraflara katılma ve erken evlilik gibi uç ve tehlikeli yollara zorlayacaktır. Bir kuşağın tümüyle kaybedilmesini önleme adına sağlanan ilerleme tersine dönebilir” dedi.

AA