Hareketleri kısıtlayan, yürümeyi, ayakta durmayı hatta oturmayı dahi zorlaştıran bel ağrıları toplumun neredeyse yüzde 80’inin şikayetçi olduğu bir durum.
Günlük hayatta sürekli oturuyor olmak ve bilgisayar başında geçen çalışma hayatı, bel ağrılarını özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanların ortak problemi haline getiriyor.
Ancak bel ağrılarının nedeni her zaman fiziksel hareketsizlik olmayabiliyor. Bazı bel ağrılarının böbrek hastalıklarının, enfeksiyonların hatta bazı tümörlerin bile habercisi olabileceğini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Coşkun Akalın, “Özellikle uzun süre geçmeyen bel ağrılarını mutlaka dikkate alın.” dedi.
BEL AĞRILARI BAŞKA HASTALIKLARIN DA İŞARETİ OLABİLİYOR
Bel ağrısının en sık nedenini omurganın mekanik sorunlarının oluşturduğunu söyleyen Dr. Akalın, “Kas-iskelet sistemi kaynaklı sorunlarda ağrının kaynağı omurgayı destekleyen kaslar, tendonlar ve ligamanlardır. Bu rahatsızlık toplumda zorlanma-incinme diye bilinmektedir.” ifadelerini kullandı. Akalın, bel ağrısına neden olan diğer bozuklukların ise omurlar arasındaki diskler veya ‘faset eklem’ denilen, omurgayı oluşturan omurların iki yanında bulunan küçük eklemlerle ilgili olduğunu anlattı.
Günümüzde birçok kişinin mustarip olduğu bel ağrısının en sık 40’lı yaşlarda görüldüğünü aktaran Dr. Akalın, fiziksel rahatsızlığın yanı sıra psikolojik açıdan da olumsuz etkilere yol açan bel ağrısının toplumda süratle yayıldığına dikkat çekti. Dr. Akalın, soğuk algınlığından sonra hekimlerin kapısının en çok bel ağrıları nedeniyle çalındığının altını çizdi. Akalın, “Öyle ki, bel ağrısından mustarip olanların oranı yüzde 80’lere ulaştı.” diye konuştu.
Bel ağrısını; bacak ağrısı ile birlikte veya bacak ağrısı olmaksızın görülen ağrı, kas gerginliği veya kas katılığı olarak tanımlayan Dr. Akalın kimi kişilerin bel ağrısını önemsemediklerini ve ‘belim ağrıyor’ deyip geçerek hata yaptıklarını belirtti. “Oysa bel ağrısı kesinlikle önemsenmelidir.” diyen Dr. Akalın bel ağrısının, basit bir kas spazmından kaynaklanabileceği gibi, kanser kaynaklı da olabileceğini vurguladı. Dr. Akalın, şunları söyledi: “Bel ağrısıyla karıştırılabilen onlarca hastalık bulunuyor. Enfeksiyon, böbrek hastalıkları, tümörler bunlardan sadece birkaçı. Bu nedenle ‘belim ağrıyor’ deyip geçmemek, bel ağrılarını önemsemek gerekiyor.”
KOŞULLAR BEL AĞRISINA DAVETİYE ÇIKARTIYOR
Bel ağrısının çoğu kimsede başladıktan birkaç ay içinde tedavi edilmese bile kendiliğinden iyileştiğini bazen ise ağrıların ya hiç geçmediğini ya da tekrar ettiğini söyleyen Dr. Coşkun Akalın, şöyle devam etti: “Şiddetli bel ağrısı çeken kimseler işe gidemez hale gelirler hatta günlük aktiviteleri bile ciddi derecede kısıtlanır. Yürümek, oturmak, yerden bir şey almak, ayakkabı bağlamak, araba kullanmak hatta düz yatakta yatmak gibi sıradan durumlar bile sorun teşkil eder.”
Bel ağrısına yol açan pek çok risk faktörü bulunduğunu dile getiren Dr. Akalın, günümüz koşullarının bel ağrısına adeta davetiye çıkarttığını; hareketsiz yaşam tarzı olanlar, bilgisayar başında uzun zaman geçirenler, fazla kilolular, zayıf bel ve karın kasına sahip olanların risk altında olduğuna işaret etti.
HAMİLELİKTE BEL AĞRISINA SIK RASTLANIYOR
Bel ağrılarının, hamilelerin 4’te 3’ünün sık karşılaştığı bir sorun olduğunu kaydeden Akalın, “Bunun en temel nedeni hamileliğin ilk 3 ayından sonra, büyüyen rahmin etkisiyle vücudun ağırlık merkezinin değişmesi ve buna bağlı olarak belde bulunan tüm kasların yükünün artması. Bunun yanında başta pelvis kemiklerinde yer alan eklemler olmak üzere tüm eklemlerde hormonların etkisiyle doğuma hazırlık yapmak üzere gevşeme meydana geliyor. Tüm bunlar anne adaylarında bel ağrısı şikayetlerinin sık yaşanmasına neden oluyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.