06 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Türkiye'nin Nüfusu hızla yaşlanıyor

DÜNYA Yaşlanma Konseyi Başkanı Kemal Aydın, Türkiye’nin Endonezya’dan sonra dünyanın en hızlı yaşlanan ikinci ülkesi olduğunu belirterek, ‘’Şu an 6 milyon yaşlı nüfusumuz var.

Bu sayının 2020 yılında 12 milyona ulaşmasını bekliyoruz’’ dedi.

‘’Yaşlılık Bilimi Uzmanı-Gerentolog’’ Aydın, 21. yüzyılın en önemli sorununun küresel yaşlanma olduğunu söyledi. Aydın, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yaşam süresinin uzaması ve doğum oranındaki düşüş sebebiyle dünyada 60 yaş ve üzeri nüfusun oranının hızla yükseldiğine işaret ederek, ‘’Nüfus yaşlanması 21. yüzyılın en önemli demografik eğilimi olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzde nüfus yaşlanması dünya çapında küresel bir fenomen halini almıştır’’ dedi.

Türkiye’de de hızlı bir yaşlanma süreci yaşandığına dikkati çeken Kemal Aydın, şu bilgileri verdi: ‘’Türkiye Endonezya’dan sonra dünyanın en hızlı yaşlanan ikinci ülkesi.

Yani Batının 50-60 yılda yakaladığı yaşlılık oranını biz 15-20 yılda yakalamış olacağız. Bundan 5-10 yıl öncesine kadar Türkiye’deki yaşlı oranı yüzde 4’tü, ama şimdi yüzde 7.1’e çıktı. Batıda bu kadar iki katına çıkmak 30-40 yılda olmuş, bizde ise 15 yılda gerçekleşmiş. Şu an 6 milyon yaşlı nüfusumuz var bu sayının 2020 yılında 12 milyona ulaşmasını bekliyoruz. Bu Avrupa’daki 6-7 ülke nüfusundan daha fazla. Ancak Türkiye’de yaşlılara yönelik yeterli çalışma yapılmıyor. Türkiye’deki 6 milyon yaşlıdan 1 milyonunun acil bakıma ihtiyacı var.’’

Aydın, Türkiye’nin daha çok genç nüfusu ile bilindiğini, ancak hızla yaşlandığını dile getirerek, ‘’Nüfusun dengelenebilmesi için doğum oranının 2.1 olması gerekiyor ki bu da her ailede 2 çocuk olmasını gerektiriyor. Ama bu batı bölgelerinde 1.8’e indi. Doğuda ise doğum oranı fazla, bir dengesizlik söz konusu. Genç nüfusla bu denge sağlanabilir. Sağlanamazsa yaşlı nüfus çoğalıp geç nüfus azalırsa ülke ekonomisi çöker’’ diye konuştu.

YAŞLANMANIN anne karnından ölünceye kadar devam eden bir süreç olduğunu anlatan Aydın, sözlerine şöyle devam etti:

‘’Normalde bir insan ömrü 120 yıl. Yaşlılara yönelik çalışmalar yapmadığımız için bu 120 yılı biz 68-70 yaşında noktalıyoruz. Bir koordinasyon sağlayamıyoruz. Çocuklarımız alkol, uyuşturucu, sigara, düzensiz ve kalitesiz yaşamın sonucu olarak, bilinçlendirilmediği için genç yaşta yaşlanıyorlar. Yaşlanma denildiğinde gençlik akla gelmeli. Temeller nasıl atılırsa ilerisi de öyle olacaktır. Eğitimlerle ve ülke programlarıyla kaliteli bir temel atılırsa o zaman sağlıklı bir nesil, sağlıklı bir yaşlılık ve üretken bir ülke olacağız.’’ Aydın, Türkiye’de yaşlanma ile ilgili bir kurumun olmadığını belirterek, bu konuda konseylerinin çeşitli çalışmalar yürüttüğünü ifade etti. “Avrupa’da sağlıklı yaşlanma var’’ diyen Aydın, şunları kaydetti: ‘’İnsanlar 90 yaşında, ama hâlâ dinç, aktif ve hastalığı yok. Türkiye’de ise 60’ına gelen bir kişinin 5 tane kronik hastalığı var. Tansiyonu, diyabeti, kolesterolü, romatizması ve unutkanlığı var. Yaşlılık dönemi hastalık dönemi değildir. İnsanlar sağlıklı bir şekilde yaşlanıp sağlıklı bir şekilde hayatlarını devam ettirebilirler. Son nefeslerine kadar üreterek topluma faydalı olabilirler. Bunun için ulusal programlar yapılmalı. Toplumun yaşam kalitesini arttıracak bir ‘Yaşlanma Bakanlığı’ olmalı. Bunun dünyada örnekleri var. Avustralya, Kanada’da var. Bakanlığın altyapısını hazırlayacağız. Bir sonraki seçimlerde Türkiye’de yaşlanma bakanlığı kurulması için hükümete ve muhalefete öneri sunacağız. Biz bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Bakanlık sayesinde Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye’de 100 yaşını hedefleyeceğiz.’’

06.10.2010


Çocukların televizyon başında çok zaman geçirmesi obeziteyi tetikliyor

ÇOCUKLARIN beslenme tarzında ‘abur cubur’ olarak tabir edilen yüksek kalorili yiyecekleri tercih etmesi ve günü hareketsiz geçirmelerinin risk oluşturduğu bildirildi.

Uzmanlar, çocukların bu beslenme şeklinin yanında günlerinin büyük bir bölümünü televizyon ve bilgisayar başında geçirmeleri sonucu hareketsiz kalmalarının da obeziteye tetiklediğine dikkat çekiyor. Kayseri Özel Avrupa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Nureddin Vurgun, modern hayat tarzı, hareket azlığı ve abur-cubur beslenmenin alınan kaloriyi arttırdığına ve harcanan kaloriyi ise azalttığına vurgu yaptı. Vurgun, bu durumun bir sonucu olarak ise obezitenin her geçen gün tehlikeli bir boyuta doğru gittiğine dikkat çekti. Uz. Dr. Nureddin Vurgun, obezite başta diyabet olmak üzere meydana getirdiği pek çok metabolik bozukluk dolayısıyla önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna işaret etti. Vurgun, şu uyarılarda bulundu: “Genetik nedenler de obeziteye neden olurlar. Ayrıca çocukta obezite riski her iki ebeveyn obez ise yaklaşık yüzde 80, ebeveynlerden biri obez ise yüzde 40’dır. Sonuç olarak çocukluk çağındaki obezite nedenleri; beslenme fazlalığı, aktivasyon azlığı ve genetik faktörler olarak sıralanabilir.”

Obez çocuk oranının giderek arttığını da ifade eden Dr. Vurgun, “Dışarıda oyun yerine evde televizyon, bilgisayar başında vakit geçirme ve bu sırada abur-cubur tüketimi, kentlerde yeşil alan ve oyun alanlarının eksikliği, beden eğitimi derslerinin yetersiz olması ve psikososyal etken olarak da annenin çalıştığı ailelerde beslenme alışkanlığının değişmesi ve aile içi çatışmalar obezitenin tetikleyicisidir. Bundan en kolay kurtuluş yol ise, öncelikle televizyon ve bilgisayar başında geçirilen saatlerin azaltılması gereklidir. Bu sürenin günde toplam 1,5–2 saati geçmemesine özen gösterip, çocukların diyetlerinin bir sağlık kuruluşunda yaş, cins, ergenlik ve obezite derecesine göre düzenlenmesiyle, büyüme ve gelişmelerinin düzenli olarak izlenmesi gereklidir” tavsiyesinde bulundu. Kayseri / cihan

06.10.2010


Havalar soğuyor, çocuğunuzu mevsimine göre besleyin

UZMANLAR, okul çağındaki çocukların beslenmesinin özellikle zihnî fonksiyonları güçlendirmek ve dolaşım sistemini güçlendirmek açısından önem taşıdığını söyledi.

Bursa Dörtçelik Çocuk Hastanesi Başhekimi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İsmail Özcan, “Havalar soğuyor, çocuklarınızı mevsimine göre besleyin. Peynir, süt, yoğurt, balık, tavuk, sığır eti, kuru baklagiller, meyve, sebze gibi gıdalar, beslenmenin temel taşlarını oluşturur” uyarısında bulundu. Bu gıdaların eksikliğinin iştah azalması, sindirim bozukluğu, baş ağrısı, ağız içi yaralar, kansızlık, uyku bozukluğu gibi sorunlara yol açabileceğini belirtti. Uzm. Dr. Özcan, “Çocukların beslenmesini mevsimlere göre düzenlemek onları hastalıklardan koruma mânâsına geliyor. Özellikle okula giden çocukların mevsimlere göre düzenlemek büyük önem taşımaktadır. Havaların dsoğumaya başladığı sonbaharda, çocukların vücut direncini arttıracak gıdaların tercih edilmesi gerekir. Bugünlerde meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeye özen gösterilmeli. Portakal, mandalina, greyfurt, limon gibi meyvelerle, taze fasulye, ıspanak, maydanoz, domates, patates, sivri biber, salatalık gibi sebzeler tercih edilmesini istiyoruz” dedi.

06.10.2010


Yetersiz uyku, yağ yakımını azaltıyor

YETERİ kadar uyumamanın vücuttaki yağ yakımını azalttığı bir kez daha ispatlandı. ABD’de yapılan araştırma, gerektiği kadar uyuyanların kilo kaybının yarısından fazlasının, az uyuyanların ise kilo kaybının yalnızca dörtte birinin yağ olduğunu gösterdi.

Araştırmacılar, yetersiz uykunun, kandaki açlık hormonu ghrelinin seviyesini artırdığını, dolayısıyla kişilerin daha çok acıkmasına sebep olduğunu vurguladı. Araştırmaya katılan 35-49 yaşındaki sağlıklı, ancak aşırı kilolu gönüllülere, aldıkları kalori miktarının azaltıldığı dengeli beslenme programı uygulandı. Program uygulanırken gönüllülerin önce 14 gün 8 buçuk, daha sonra 14 gün 5 buçuk saat uyumalarına izin verildi. Araştırma sırasında her iki 14 günlük dönemde katılımcıların kilo kaybının neredeyse aynı olduğu, ancak az uyuyanların yağdan çok kas kaybettiği belirlendi. Araştırma, Amerikan Tıp Birliği’nin dergisinde yayımlandı. Japon bilimadamları tarafından 1999’da keşfedilen ghrelin açlık halinde kanda yüksek miktarlarda bulunuyor, yemek yendiğinde azalıyor. Büyüme hormonu salgılatıcı etkisi olan ghrelin, enerji dengesi ve besin alınımının düzenlenmesinde rol oynuyor.

06.10.2010


5 saat uyumak yeterliymiş

ABD'DE yapılan yeni bir araştırma, en ideal uyku süresinin 7 saat olduğu savunan bilim adamlarını yalanlar nitelikte.

California Üniversitesinden bir grup bilim adamının 14 yıl süren araştırmasının sonuçları gösteriyor ki, rüyalar diyarında sadece 5 ila 6,5 saat geçirmek sağlıklı bir hayat için yeterli. 450 kadın üzerinde yapılan araştırmada, katılımcılara sadece uyku alışkanlıklarıyla ilgili sorular yöneltmekle yetinmeyen bilim adamları, bu kişileri, kalp ritmleri vasıtasıyla uykularında da izledi. Araştırmanın sonunda şaşırtıcı veriler elde eden bilim adamları, 5 ila 6,5 saat uyuyan kadınların büyük oranda daha uzun ömürlü olduğunu gözlemledi. Daha önce yapılan bir araştırmada, en ideal uyku süresinin 7 saat olduğu belirtilerek, bundan fazla ya da az uyumanın kalp hastalıklarına yakalanma riskini arttırdığı ve hayat süresini kısalttığı öne sürülmüştü.

06.10.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.