Aile-Sağlık |
Oruç tutanlar gün içerisinde mutlaka yürümeliler ELBİSTAN Özel Yaşam Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Aslan Karaman, oruçlu kişilerin kabızlık ve metabolizma yavaşlama sorunu yaşamaması için gün içerisinde mutlaka yürümesi gerektiğini söyledi. Ramazan ayı ile birlikte alışılagelmiş beslenmenin tersine döndüğünü ifade eden Karaman, “Yanlış beslenme programı gün içinde metabolizmanın aşırı yavaşlamasına, fazla beslenme sonucunda yağlanmaya ve karaciğer enzimlerinde yükselmeye ya da yetersiz beslenme sonucunda kas erimesine, depresyona sebep olabilmektedir. Doğru beslenme programı uygulandığında ise oruç, bedenin ve mide barsak sisteminin dinlenmesine, zihnin açılmasına neden olur. Ancak oruç hiçbir zaman alternatif bir zayıflama diyeti olarak tutulmamalıdır. Metabolizmanın yavaşlamaması ve kabızlık gelişmemesi için oruçlunun gün içinde yürüyüş yapması gereklidir” dedi. Oruç açıldıktan sonra acele yemek yenmesinin zararlı olduğunu anlatan Opr. Dr. Karaman, “Oruç açıldıktan sonraki beslenme, üç (tercihen dört) öğüne dağıtılmalıdır. Hafif bir iftar açılışı, iftar, gece ara öğün ve sahur şeklinde planlı olarak sıvı ve gıda alınmalıdır. Yemek sırasında kesinlikle acele edilmemesi, gıdaların iyice çiğnenmesi son derece önemlidir. Günde üç kere alınacak ilâçlar iftar, gece ve sahur şeklinde alınmalıdır. Ana öğün yatmazdan yaklaşık 2 saat önce yenmelidir. Ramazan ayında yağlı yiyecek tüketimi reflü, hazımsızlık, kabızlık şikâyetlerini artırır. Lifli gıdaların özellikle gece ve sahurda tüketilmesi gereklidir. Gece uyku bölünecek endişesiyle sahuru atlamak ya da sadece su içip yatıldığında açlık süresi 20 saate kadar uzar. Bu durumda gün içinde enerji yetersizliği, konsantrasyon kaybına, uyuklamalara, verim düşmesine hatta kazalara neden olabilir. Tatlı olarak kan şekerini fazla yükselten ve daha sonra hipoglisemiye yol açan ağır tatlılar yerine sütlü ya da meyveli hafif tatlılar tercih edilmelidir” ifadesini kullandı. |
21.08.2010 |
İftarı hurma ve su ile açın, yemeği 10 dakika sonra yiyin RAMAZAN ayının gelmesi ile yerleşik beslenme alışkanlıklarının değiştiğini belirten OSM Ortadoğu Hastanesi diyetisyeni Gözde Çankaya, Ramazanda sağlıklı beslenmenin püf noktalarını anlattı. Diyetisyen, iftarı 2- hurma ve 1-2 bardak su ile açtıktan sonra yemeğe geçmeden 10 dakika beklenmesi gerektiğini söyledi. Yemenin farklı saatlere dağılmasını tavsiye eden diyetisyen Gözde Çankaya, iftar ile sahur arasında yenilecek ürünlerin 4 -5 öğüne yayılması gerektiğini ifade etti. Çay ve kahvenin de bir saat sonra içilmesini isteyen Çankaya, yemek sonrası çay ve kahve yerine vücudu rahatlatıp, dinlendirecek ve sindirime yardımcı olacak bitki çaylarının tercih edilmesini söyledi. Suya birden yüklenilmemesi gerektiğini anlatan Çankaya, suyun yemekle birlikte içilmemesini vurgulayarak, “Günlük su ihtiyacınızı öğün aralarına yayın, yemeklerle birlikte su içmeyin” uyarısında bulundu. |
21.08.2010 |
Keneler, ithal ‘kene kartı’ ile çıkartılacak ISPARTA Sağlık İl Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan ‘kene kartı’ uygulamasını yaygınlaştırıyor. Yurt dışından ithal edilen ve kene çıkartmaya yarayan kartlar, aile hekimleri aracılığı ile vatandaşlara ücretsiz dağıtılıyor. Kart sayesinde vücuda yapışan keneler kolaylıkla çıkartılırken, vatandaşın keneleri elle ya da bazı maddeler dökerek çıkartmak gibi yöntemlerin önüne de geçilmiş oluyor. Isparta Sağlık İl Müdürlüğü, Büyük Hacılar Köyü’nde uygulamayı anlatarak vatandaşa kart dağıttı. Sağlık İl Müdürü Dr. Süleyman Önal, en az 4 eve bir kene kartı düşecek şekilde uygulamayı yaygınlaştırmayı düşündüklerini kaydetti. Önal, “Kene kart ile kenenin ağız kısmını ince aralıklara sıkıştırıp sonra bir cımbız vari çekme hareketi yapılarak kene çıkartılabilmektedir. Kenenin büyüklüğüne göre vücutta yapıştığı yere göre değişik çıkartma bölmeleri var olup, bu bölmeleri kenenin ağız kısmına sıkıştırarak mandal gibi bir cımbız edasıyla çekip çıkartacaklar, böylece keneyle temastan da kaçınılmış olacaktır.” dedi. Süleyman Önal, 2010 yılının ilk yedi ayında 389 kene tutunmasına karşın hastalık tesbit edilmediğini belirterek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı ile mücadelede kenenin vakit kaybedilmeden vücuttan uzaklaştırılmasının önemli olduğunu, bunun için kenenin bir an önce çıkarılması gerektiğini hatırlattı. |
21.08.2010 |
Bebeğe ek sıvı ve besin verilmesi annenin sütünü azaltır BEBEĞİN vücut ve ruh sağlığı için en uygun besinin anne sütü olduğuna dikkat çeken uzmanlar, her annenin sütünün kendi bebeği için en uygun bileşim olduğunu söylüyor. Aile hekimi Dr. Levent Balcı, emzirmenin doğumdan hemen sonra başlatılması gerektiğini ve sık emzirme ile süt yapımının kolaylaştığını kaydetti. Erken emzirme ile annede doğum sonu kanamaların çabuk kesildiğini anlatan Dr. Balcı, sağlıklı her annenin bebeği için yeterli süt üretebileceğini vurguladı. Dr. Balcı şöyle devam etti: “Memelerde şişme ve iltihaplanma olmaz, lohusalık kolaylaşır. Anne sütü ile beslenen bebeğin D vitamini ve flor dışında hiçbir ek sıvıya, ek besine, vitamine ihtiyacı yoktur. Bebeği ek sıvı ya da besinlerin verilmesi, annenin süt yapımını azaltır. İlk 6 ayda yalnız anne sütü ile beslenen bebekler sağlıklı büyür ve gelişir. Başta ishal olmak üzere mikroplu hastalıklara yakalanmazlar, bebeklik döneminden sonra da daha az hastalanırlar.” Annenin bebeğini emzirmesiyle anne-bebek ilişkisinin güçlendiğini dile getiren Dr. Levent Balcı, emzirmenin annenin bebeğini benimsemesi, bebeğin sağlıklı bir kişilik kazanmasını kolaylaştıracağını kaydetti. |
21.08.2010 |
Nemlendiriciniz güneş koruyucu özellikte olsun AMERİKAN Hastanesi Dermatoloji Bölümü Dr. Ayfer Aydın, bütün canlılar için hayat enerjisi olan güneş ozon tabakasının incelmesiyle birlikte ne yazık ki artık bir tehlike unsuru haline geldiğini belirterek, sadece deniz ya da havuz kenarında güneşlenirken değil, günün her saatinde güneşten korunmamızın büyük bir önem taşıdığını söyledi. Dr. Aydın, “Özellikle güneşe, yaz, kış direkt maruz kalan yüzümüze kullandığımız nemlendiricilerin güneşten koruma özelliği olması önemlidir” dedi. Dr. Ayfer Aydın, “Araba kullanırken, sabah evden çıktığımızda, yürüyüş yaparken maruz kaldığımız güneş ışınları cilde ne kadar zararlıdır?” sorusuna ise şöyle cevap verdi: “Bizler güneşten korunmayı sadece tatil ve denizle sınırlandırıyoruz. Oysa günlük yaşamımızda farkında olmadan maruz kaldığımız güneş ışınları da aynı ölçüde zararlıdır. Gün içinde maruz kaldığımız hasarın yıllar içinde oluşturacağı etkiyi total olarak düşündüğümüzde çok anlamlıdır. Dolayısıyla; özellikle güneşe direkt maruz kalan yüz, boyun, ense, eller ve kollara evden çıkmadan önce güneş koruyucu uygulanması; hem derimizin genç kalması, hem de ileride oluşabilecek deri kanseri riskini azaltmak açısından büyük önem taşır.” |
21.08.2010 |