Aile-Sağlık |
Zayıflama ürünlerinde ölüm riski İlÂç kapsamında olmadığı için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan ruhsatlı ve zayıflatıcı etkisi bulunduğuna ilişkin reklâmı yapılan ürünlerin, hekim bilgisi dışında kullanıldığında vücudun bazı organlarında ciddî harabiyet yaptığı ve ölüme yol açtığı öne sürüldü. Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Özgür Özel, bu tür ürünlerin hekim bilgisi dışında kullanılmasının ölüm riski taşıdığını birçok kez dile getirdiklerini ve belirterek, vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı. Vatandaşların rahatlıkla ulaşabildiği, kontrolsüz biçimde kullandığı ve ölüm saçan zayıflama kapsüllerinin Kastamonu’da bir genç kızın daha canına mal olduğunu ifade eden Özel, ‘’Herkes biliyor ki, bu kapsüller, Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde olsaydı, bugün hemen piyasadan toplatılırdı. Ama insan aynı insan, ülke aynı ülke olmasına karşın, ruhsatı Sağlık Bakanlığı’ndan değil, Tarım Bakanlığı’ndan alınan bu ürünler, can almaya devam ediyor. Soruyoruz, peki can aynı can değil mi? Bizler bitki miyiz ki adı sırf bitkisel ürün olduğu için bu ilâçların ruhsatları Tarım Bakanlığı’ndan veriliyor’’ diye konuştu. Özel, bu tür ürünlerin Tarım Bakanlığı’ndan kolayca ruhsat alabildiğini ve piyasaya hiçbir kontrol mekanizmasından geçmeden sürüldüğünü ve sonrasında da takip edilmediğini iddia ederek, ‘’Bu ürünler, acilen piyasadan çekilmeli ve ruhsatlandırması da Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmalı’’ dedi.
BİTKİSEL ÜRÜNLER DE TAKİP SİSTEMİNE ALINMALI Özel, internetten ya da elden satılan bitkisel ürünlerin en çok sahtecilik yapılan ürünler olduğunu belirterek, ‘’Ülkemizde sahte ilâcın önüne geçmek için son iki yıldır büyük girişimler ve yatırımlar yapılırken, en çok sahteciliği olduğu bilinen bu ürünleri kimse takip etmemektedir. Oysa sahtesi çok daha fazla can alan bu ölüm kapsüllerinde de sahteciliğin önlenmesi için İlâç Takip Sistemi ile izlenmelidir. Çünkü ilâçta ve bitkisel ürünlerde sahtecilik, cinayete doğrudan teşebbüs anlamı taşır’’ dedi. İnsan sağlığının hiçbir şeyden daha değerli olamayacağını dile getiren Özel, şunları kaydetti: ‘’Bir kez daha ve son kez yetkilileri uyarıyoruz; kendinizin kullanmayacağı hiçbir ürüne ruhsat vermeyin, halk sağlığını tehdit etmeyin. Kontrolsüz bir biçimde ve yine herhangi bir uzmanın gözetimi olmadan kullanılan bu ilâçların bir kez daha üzücü bir olay yaşatmaması için önerimiz, öncelikli olarak bu ürünlerin ruhsatlandırılmasının Sağlık Bakanlığı’na devredilmesidir. Aynı zamanda, sahte ilaçların önüne geçilmesi için Bakanlık tarafından uygulamaya konulan İlâç Takip Sistemi kapsamında, bu tür ürünlere de karekod uygulamasının başlatılması ve eczane dışında satılması mümkün olamayacak bir biçimde geliştirilen sistem sayesinde, bu ilâçların takibinin üreticiden tüketiciye kadar yapılmasıdır. Vatandaşlarımızı da dikkatli olmaya dâvet ediyor, hekim ve eczacı olmadan, sadece tavsiye ile bu tür ürünleri kullanmamasını ve kesinlikle internet üzerinden almamasını öneriyoruz.’’
ÜRÜNLER, BİTKİSEL KÖKENLİ İLÂÇ DEĞİL Gazi Üniversitesi (GÜ) Medikal Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çimen Karasu da gıda bütünleyici ya da zayıflamaya yardımcı bitkisel ürünlerin içeriklerinin tam olarak bilinmediğini ve zararlı olabileceğini belirterek, bu ürünlerin içerisine bazı kimyasal bileşiklerin yüksek dozlarda katılabildiği uyarısında bulundu. Bitkisel destekleyicilerin herkes için uygun olup olmadığının bilimsel olarak tesbit edilmiş ve güvenilirliklerinin ispatlanmış olması gerektiğini ifade eden Karasu, özellikle zayıflatma amacıyla kullanılan ürünlerin iştah kesici ilaç olarak kullanılan çok sayıda etkili maddeyi içerebildiğini bildirdi. Karasu, ‘’İçerisinde ‘krom pikolinat’ gibi elementleri içeren ve zayıflatıcı iddiasıyla satılan ürünlerin ambalajlarında ya da internet sitelerinde önerilen dozlar da uluslar arası değerlerin oldukça üzerindedir. Bu çok tehlikelidir’’ diye konuştu. |
05.08.2010 |
İyi yüzme bilmeyen çocuklar hastalığa yakalanabiliyor Uzmanlar, yüzme bilmeyen çocukların bilenlere oranla daha fazla su yuttuğu için bağırsak enfeksiyonuna yakalanma riskinin daha fazla olduğunu belirtiyor. Çocukların havuz suyunu yutmamaları konusunda uyarılması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, havuz veya denizden çıkan çocuklara bol su ile banyo yaptırılması uyarısında bulunuyor. Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Nemlioğlu, çocuklarda havuz ve denizden bulaşan enfeksiyonlar hakkında bilgi verdi. Yüzme dersleri aldırarak çocuklara yüzme öğretilmesinin önemine değinen Nemlioğlu, “3 yaş altında çocuklara yüzme dersleri aldırılmaya başlanabilir. Ancak aileler, çocuğun keyif alarak yaptığı bu aktivitenin, onun gözünde ders alınarak öğrenilmesi gerekilen bir zorunluluk haline dönüşmemesine özen göstermelidir. Yüzme bilen çocukların enfeksiyon riskleri, bilmeyenlere göre daha azdır. Çünkü yüzme bilmeyen çocuklar daha fazla su yutar ve özellikle bağırsak enfeksiyonlarına daha sık yakalanır” dedi. Sağlık şartları iyi olmayan, temizliği düzenli yapılmayan havuzlarda bağırsak enfeksiyonlarına sık rastlandığını kaydeden Nemlioğlu, “Özellikle çok sayıda insanın girdiği, günlük olarak suyunun değiştirilmediği, bakımının ve bakteriyolojik analizlerinin yapılmadığı havuzlarda bağırsak enfeksiyonlarına sık rastlanmaktadır. Bunun yanı sıra çocuklar havuza girmeden önce havuz suyunu yutmamaları konusunda uyarılmalıdır” şeklinde konuştu. Uz. Dr. Nemlioğlu, havuz ve deniz suyunun zararlı etkilerinden çocukları korumak için alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı: “Çocuklara, havuz ve denizden çıktıktan sonra hemen bol su ile temiz banyo yaptırılmalıdır. Banyo sırasında cildi kuruttuğu için sabun kullanılmamalıdır. Sabun içermeyen, pH nötr yapısıyla cildin yapısına ve cildin su/yağ dengesine zarar vermeyen, suyun kurutucu etkisini nötralize eden hipoallerjenik vücut şampuanı tercih edilmelidir. Güzel kokulu, hoş renkli ürünler hemen her zaman katkı maddeleri içerdiği ve alerji yapma riski taşıdığından bebek ve çocuklar için uygun değildir. Banyo sonrasında da ter gözeneklerini kapattığı için pudra kullanılması uygun değildir. Su, deniz, havuz, sabun, güneş gibi cildin kurumasına neden olan faktörlerden kaçınmak mümkün olmadığından cildi nemlendirmek amacıyla hem bebeklerde hem de çocuklarda nemlendiriciler kullanılmalıdır. Çocukların havuz ve denize girerken kulaklarına su kaçmaması için vazelinli veya gliserinli yağlanmış pamuk tıkaçlar kullanılmalıdır. Çocuklar çıplak olarak denize veya havuza sokulmamalı, çabuk kuruyan kumaşlardan oluşan bikini veya mayo giydirmeli ve ıslak mayo ile kalmalarına izin verilmemelidir.” |
05.08.2010 |
Türkiye nüfusu kadar ABD’li obez ABD’de yapılan bir araştırma, ülke nüfusunun yüzde 26,7’sini oluşturan 72 milyondan fazla Amerikalı yetişkinin obez olduğunu ortaya çıkardı. Birleşik Devletler Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) raporuna göre, obezite ABD için büyük bir genel sağlık tehlikesi haline geldi. CDC, obezitenin 2007-2009 yılları arasında yüzde 2 oranında arttığını da bildirdi. CDC Başkanı Dr. Thomas Frieden yaptığı açıklamada, ABD’de obezitenin giderek daha kötü bir hal aldığını vurgulayarak, sorunu çözmek için yoğun, kapsamlı ve devamlı çaba göstermek zorunda olduklarını söyledi. Frieden, bunu yapmamaları durumunda daha fazla insanın obeziteyle ilgili hastalıklara yakalanacağını ve öleceğini ifade etti. CDC’nin araştırmasında 400 bin kişinin boyunu, ağırlığını ve diğer şeylerini inceleyen Davranışsal Risk Faktörü İzleme Sistemi’nin verilerini kullandığı belirtilerek, ABD’de eyaletlerden 9’unda insanların yüzde 30’unun obez olduğu tesbit edildi. CDC, 2000 yılında hiçbir eyalette obez olanların oranının yüzde 30 ya da daha üstünde olmadığını vurguladı. |
05.08.2010 |
Prostat teşhisinde yeni bir yöntem Almanya’nin Heidelberg Ulusal Tümör Hastalıkları Merkezi (NCT) ilk kez prostat kanserinde nokta tesbit yapabilen yeni ultrasonik yöntem geliştirdi. Heidelberg Üniversitesi Üroloji Kliniği Tıbbi Direktörü Profesör Dr. Markus Hohenfellner, dünyada ilk kez yeni bir Prostat-Biyopsi Sistemi’ni kullanıma soktuklarını açıkladı. Prostat Kanserini tanımada kullanılan ve prostat için en iyi fotoğrafları veren Yüksek Magnetik Rezonans Görüntüleme (H-MRT) sistemi ile yeni bir ultrasonik tekniğin birleştirilmesiyle oluşturulan yeni cihaz ile doktorların belirli yerlerden noktasal hassasiyetle doku örnekleri alabildiği açıklandı. Yeni yöntemin noktasal tesbitin yanında diğer önemli bir avantajının da içeriden değil de yüzeyinden örnek alınabilmesine imkan sağlanması olduğu belirtildi. Prostatın üç boyutlu resmini çeken ve kanserli bölgeleri net olarak belirleyen yeni sistem tümörlerdeki türleri de net olarak tesbit edebiliyor. |
05.08.2010 |
Altınözü’nde kuduz karantinası Hatay’in Altınözü ilçesinde 4 ineği ısırdıktan sonra ölen 2 köpeğin kuduz olduğunun belirlenmesi üzerine Tepehan Köyünün karantina altına alındığı bildirildi. Yetkililerden alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Tepehan Köyünde bir vatandaşın ahırına giren 2 köpeğin 4 ineği ısırdıktan sonra ölmeleri üzerine ilçe Tarım Müdürlüğü yetkilileri, hayvanlardan alınan numuneleri Adana Tarım İl Müdürlüğü Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ndeki laboratuvara gönderdi. Yapılan incelemede köpeklerin kuduz olduğunun anlaşılması üzerine köyde karantina uygulaması başlatıldı. Isırılan 4 inek itlaf edilirken, köydeki hayvanlara kuduz aşısı yapıldı. Karantina uygulaması dolayısıyla köye hayvan giriş ve çıkışlarının yasaklandığı belirtildi. |
05.08.2010 |
Karaciğer kanserine eğilimli gen bulundu Çınlı bilim adamlarının, karaciğer kanserine eğilimli geni keşfettiği bildirildi. Halkın Günlüğü gazetesinin haberine göre, Çin Askeri Tıp Akademisi tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, kendi alanında uluslar arası otoritelerden biri olarak kabul edilen “Nature Genetics” adlı dergide yayımlandı. Araştırma ekibinin lideri Cou Gangçiao, bu buluşun, hem karaciğer kanserinin gelişimi sırasında organizmada meydana gelen değişimlerin analizine yardımcı olacağını hem de kansere yakalanma ihtimalini, zamanında tedbir alınmasını, bireysel tedavi ve yeni ilâç tedavilerinin izlenmesine yönelik kuramsal temeller ve biyolojik hedef oluşturulmasını sağlayacağını belirtti. Çin, yılda 30 binden fazla yeni vak'ayla dünyada yüksek oranda karaciğer kanserinin görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor. |
05.08.2010 |
Zayıflık ya da şişmanlık doğmadan beyne işleniyor Ayni şekilde beslenen iki kişiden biri git gide kilo alırken diğerinin formunu korumasının sebebini araştıran Amerikalı bilim adamları, bebeğin kilolu olup olmayacağının daha doğmadan önce gelişmekte olan beyninde belirlendiğini ortaya koydu. İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, ABD’deki Yale Üniversitesi Tıp Fakültesinden bir grup bilim adamı, fareler üzerinde yaptıkları testlerde, yüksek kalorili bir beslenme programının ardından obezleşen hayvanların beyinlerinin beslenme merkezinin zaten farklı olduğunu gözlemledi. Doyma noktasına ulaşıldığında işaret vermesi gereken nöronların bu gruptaki farelerde çok daha “tembel” olduğunu, çünkü diğer hücreler tarafından baskılandığını gören bilim adamları, çok kalori almalarına karşın zayıf kalan grupta ise bu nöronların çok aktif olduğunu tesbit etti. Araştırmanın, şişmanlarla zayıflar arasındaki farkın insanın iradesinden çok gelişimi sırasında beyinde oluşan bağlantılar olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen bilim adamlarına göre, elde edilen veriler, bazı insanların fazla kilolarından kurtulmak için niye daha çok çabalaması gerektiği konusunu da açıklığa kavuşturuyor. |
05.08.2010 |
30 yaşında beşiz dünyaya getirdi ABD’nın Houston şehrinde 30 yaşındaki Veronica Mayorga Real, hepsi sağlıklı beşiz dünyaya getirdi. Houston’daki bir hastanede iki ameliyathanede Cumartesi günü 23 doktorun yardımıyla yaptırılan doğumda dünyaya gelen 3’ü kız, 2’si erkek bebeklere Aaron, Priscilla, Matilde, Joel ve Isaac adları verildi. Doktor Ursula Nawab, kiloları 1,3 kilogramla 1,8 kilogram arasında olan çocukların doğumdan sonra oksijen desteğine ihtiyaç duyduklarını, 29 haftalıkken doğan bebeklerden 2’sinin halihazırda kendi kendilerine nefes alabildiklerini, bebeklerin 6 ya da 8 hafta daha hastanede kalacaklarını söyledi. Dünyada yaklaşık 100 kadar beşiz olduğu bildiriliyor. |
05.08.2010 |
Sivas’ta Kırım Kongo şüpheli ölüm Sivas’in Doğanşar ilçesinde Arife K. (17), ailesi tarafından evlerinde ölü bulundu. Genç kızın cesedi, Cumhuriyet savcısının ve olay yeri inceleme ekiplerinin incelemesinin ardından Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Morguna kaldırıldı. Burada yapılan otopside, genç kızın cesedinden numuneler alındı. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığına yakalanarak vefat ettiğinden şüphelenilen genç kızın, bir süre önce üzerinde bulduğu keneyi koparıp attığı belirtildi. Genç kızın kesin ölüm sebebinin numunelerin incelenmesinin ardından netleşeceği bildirildi. |
05.08.2010 |
Ağustos sıcağında kar yeme keyfi Sivas’In Suşehri ilçesindeki 3050 metre rakımlı Kösedağ’ın zirvesine düzenlenen geziye katılan grup, Ağustos sıcağında kar yemenin keyfini çıkardı. Kösedağ Eğitim Kültür ve Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin düzenlendiği geziye katılanlar, 3050 metre rakımlı Kösedağ’ın zirvesinde bulunan Köse Süleyman Türbesini ziyaret ederek dua okudu. Katılımcılar, zirvesi karla kaplı Kösedağ’da Ağustos sıcağında kar yiyerek sıcak havada serinledi. Suşehri Kösedağ Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Canpolat, düzenledikleri geziye katılan herkese teşekkür ederek, ‘’İlçemizin doğal güzelliklerini tanıtmak ve en önemlisi 1243 yılında gerçekleşen Kösedağ Savaşının yapıldığı alanı hemşehrilerimize tanıtmak ve Köse Süleyman Hazretlerinin kabrini ziyaret etmek amacıyla böyle bir sosyal etkinliği tertip etmiş bulunmaktayız’’ dedi. Suşehri Belediye Meclis Üyesi Cevat Şenol ise Ağustos ayında karla buluşmanın kendilerine büyük haz verdiğini ifade ederek, ‘’Bu güzelliği bizlere yaşatan dernek yetkililerine sonsuz teşekkür ediyoruz. Ağustos sıcağında kar yemek herkese nasip olmaz’’ diye konuştu. |
05.08.2010 |