Güncel |
35. madde hepten kaldırılsın |
CHP’nın ‘darbelere dayanak’ diye gösterilen Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmetler Kanunu’nun 35. Maddesi’nin kaldırılması önerisiyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Bazı çevreler, askeri vesayetin esas sac ayağını 1971’de son halini alan 1324 nolu kanunun oluşturduğunu belirtiyor. Bu kanuna göre ‘Genelkurmay Başkanı, Lojistik tedarik hizmetleri için, tesbit etmiş olduğu ilke, öncelik ve ana programları, bu hizmetleri yürütecek olan, Millî Savunma Bakanlığına bildirir.’ Ayrıca madde 7’de “Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı bağlı değil sorumludur” deniyor. Emekli Askerî Hâkim Ümit Kardaş, 1971 yılında Millî Savunma Kanunu’nun içinin boşaltıldığını belirterek, Genelkurmay’ın siyaset başta olmak üzere her alanda özerk hale geldiğini söyledi. Kardaş, iç hizmet kanununun 35. maddesinin ya hepten kaldırılması ya da “Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin görevi Türkiye’yi dış tehdite karşı korumaktır” şeklinde değiştirilmesi gerektiğini belirtti. “Darbe yapacak bir ordu, maddeye dayalı kalarak mı darbe yapıyor?” diye soran Kardaş, asıl askeri vesayetin nasıl ortadan kaldırılacağının önemli olduğunu ifade etti. CHP’nin teklifinin ciddiye alınmasının mümkün olmadığını kaydeden Kardaş, “Korumayı kaldırayım, kollama kalsın’ gibi şeyler gayri samimi politik davranışlardır. Başka türlü politik hesaplar” dedi. 1324 ve 1325 sayılı kanunların Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay’ın görev ve yetkilerine ilişkin kanunlar olduğunu hatırlatan Kardaş, 1971 yılında Millî Savunma Kanunu’nun içinin boşaltıldığını belirterek “Ne oldu; Genelkurmay 1971’den beri 40 yıldır zaten özerk bir kurum. Siyasi anlamda da özerk. Çünkü kimseye hesap vermiyor zaten. Kimse bunlara değinmiyor, hükümet de oralı değil zaten. Önce bu kanunları değiştirin. Genelkurmayı o zaman Millî Savunmaya bağlamış olursunuz. Başbakana karşı sorumlu olmaz. O zaman NATO toplantılarına katılamayacaksın. Çünkü diğer NATO ülkelerinin Millî Savunma Bakanları önde Genelkurmay Başkanları arkada oturuyor. Bizde öyle bir durum yok” diye konuştu. Silâhlı kuvvetlerin uygulamaları, icraatları, bütçesi, silâh alımlarının hesabını ordunun değil siyasî otoritenin vereceğini dile getiren Kardaş, şöyle devam etti: “Yani Milli Savunma Bakanı açıklamalar yapacak. Türkiye’de daha bunlar yerli yerine oturmamış. Genelkurmay Başkanı çıkıyor, istediği gibi siyaset yapıyor, yargıya gözdağı veriyor. Siz onu görevinden dahi alamıyorsunuz. Hesap veremiyor, denetlenemiyor.”
SİLÂHLI KUVVETLER AB NORMLARINA UYMALI
Emeklı Yarbay Tevfik Diker ise önemli olanın 35. maddenin değiştirilip psikolojik bir mücadeleyle darbelere karşı bir tavır içine girmek olduğunu ifade etti. Genelkurmayın Batı demokrasilerdeki yeri ile Türkiye’deki yerinin farklı olduğuna dikkat çeken Diker, olaya sadece bir tek madde olarak değil, 35, 1324 ve 1325. maddelerinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Diker, Genelkurmayın Millî Savunma Bakanlığına bağlanması gerektiğini belirtti. Çağdaş demokrasilerdeki normların uygulanması gerektiğini dile getiren Diker, CHP’nin teklifinin ise yetersiz olduğunu söyledi. Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak ve kollamak görevinin milletin olduğunu dile getiren Diker, “Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) dışardan gelecek her türlü silâhlı tehdite karşı Türkiye Cumhuriyetini ve ülkeyi korumalıdır. Demokrasi silahlı bir tehdit unsuru değil ki demokrasiye müdahale ediliyor. Silahlı tehdit unsuru olmadığı için bir müdahale gerektirmez. Demokrasi hür iradedir, millet iradesidir, ona herkesin ve her kurumun saygılı olması lazım. Millî egemenlik hiçbir şekilde Cumhuriyete, demokrasiye tehdit unsuru değildir. Eğer Türkiye Avrupa Birliği’ne (AB) üye olma konusunda samimî ise AB normlarını içine sindirmesi gerekir” dedi. Genelkurmay Başkanının “TSK AB’den yanadır” sözlerini hatırlatan Diker, o zaman AB normlarını kabul etmesi gerektiğini belirterek, karşı görüş beyan edilmesinin, Millî Savunma Bakanlığı’na bağlanmamasının bir tezat olduğunu vurguladı. |
02.08.2010 |